Venezuela’dan güzel bir haber bekliyoruz. Gelmiyor. Bolivarcı Cumhuriyet’in sosyalist reisi -Hugo Chavez’in halefi- “Darbeye kalkışan olursa yakarım; öyle yakarım ki, Erdoğan’ın darbecileri yakışı çocuk oyunu gibi kalır” diye gürlüyor gürlemesine de, emperyalist komploların Venezuela’yı sürüklediği sefaletle baş edemiyor bir türlü. Bir yardım operasyonu çeksek diyorum oraya. Operasyonun adı “Nogales Bey’e Vefa” olsun.
Kim mi Nogales Bey?
Arjantinli Müslüman dostum Shamsudin (Bildiğiniz Şemseddin) Ricardo Horacio Elia anlatıyor…
***
Rafael De Nogales Mandez, 14 Ekim 1877 tarihinde Venezuela’nın Taçira şehrinde dünyaya geldi.
18 yaşındayken kaybettiği ebeveyninden kendisine yüklü bir miras kaldı.
Sahip olduğu servetle gününü gün etmek yerine, askerlik mesleğini tahsil etmek için Avrupa’ya gitti.
Almanya ve Belçika’da muhtelif harp akademilerinde okudu. 1898 yılında İspanya ordusuna katılarak Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı savaştı.
Ağır bir yara aldığı İspanya-ABD harbinde önce teğmen, sonra yüzbaşı rütbesine yükseldi.
Harpten sonra dünyayı dolaştı; Küba, Haiti, Fas, Tunus, Mısır, Eritre, Cibuti, Yemen, Afganistan, Endonezya, Güney Afrika, Angola ve Arjantin’i gezdi.
Birinci Cihan Harbi’nin başladığı Ağustos 1914’te önce Belçika sonra Fransız ordusuna yazılmak için teşebbüste bulundu. Fakat Venezuela vatandaşlığından çıkması istendiği için bu ordulara katılmaktan vazgeçti.
Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girdiği günlerde Sofya’da tarihçi olarak bilinen General Savoff ile tanışması, hayatında bir dönüm noktası oldu.
Savoff, Rafael De Nogales Mendez’e “Biliyorsun, Fransızlar ve İngilizler Latin Amerika halklarının düşmanıdır. Asya ve Afrika’nın yoksul halklarını eziyorlar. Onlar için ne diye savaşacaksın? Sana Türk ordusunda savaşmak yakışır; onlar senin kardeşlerindir” dedi.
Osmanlı bayrağı altında savaşmak için Venezuela vatandaşlığından çıkması gerekmediğini öğrenen Mendez, General Savoff’un tavsiyesi üzerine, soğuk bir kış sabahı, Sultan 5. Mehmed’in ordusuna katılmak üzere Sofya’dan İstanbul’a hareket etti.
Osmanlı başkentinde Harbiye Nâzırı Enver Paşa ile görüştü.
Venezuelalı subayı çok seven Enver Paşa, ona tugay komutanlığı görevini tevdi ederek, emrine bir Arnavut yaver verdi.
Üzerinde Türk üniformasıyla Kafkas cephesine gideceği zaman, Haydarpaşa Garı’nın müdürü tarafından sıcak bir şekilde “Merhaba Nogales Bey” diye karşılandı ve o günden sonra hep “Nogales Bey” diye anıldı.
Nogales Bey’in pek çok kahramanlıklarından bir tanesi, Ermeni komutan Aram’ın 30 bin kişilik birliğini 12 bin Türk askeri ile bozguna uğratmasıdır.
Türkiye-İran hududundaki Kotür Dağı mevkiinde iki Rus birliğini durdurması da kayda değer.
Hilalin Altında Dört Yıl adlı hatıratında (Buenos Aires 1924) Ermeni çetelerinin “sivil ve savunmasız Türkleri gördükleri her yerde hunharca katlettiklerini” yazan Nogales Bey’e göre, Osmanlı ordusu, bazı iddiaların aksine, sivil Ermenilere saldırmamış ve hatta Ermeni askerlere karşı da savaşmamıştı; çünkü Rus ordusuna katılan Ermenilerin Rus olarak görülmesi gerekirdi.
Doğu Anadolu’dan sonra Irak ve Filistin cephelerine geçen ve Gazze müdafaasında önemli rol oynayan Nogales Bey, Türk ordusundan terhis edildiği 1918 yılı sonunda Avrupa üzerinden Venezuela’ya döndü.
Kudüslü bir Müslüman, Nogales Bey’e şöyle demişti: “Sen bir Müslüman gibi hareket ediyorsun. Bu senin köklerinden, damarlarındaki kandan geliyor; Endülüs’ten, Gırnata’dan, Kurtuba’dan geliyor.”
Nogales Bey, İspanya’da asırlar boyunca yaşayan Müslümanlardan geriye kalan ve bugün Meksika’dan Arjantin’e, Küba’dan Peru’ya kadar neredeyse bütün Güney ve Orta Amerika ülkelerinde hâlâ canlılığını koruyan kültürel ve ilmi miras için şükran borcunu ödemiş bir Latin Amerikalıdır.
Selahattin’in ordusunda Arslan Yürekli Rişar’a karşı savaşan bir Hristiyan’dı o.
Hilalin altında savaşmayı öyle benimsemişti ki, Osmanlı ordusunun mağlubiyetini ömrünün sonuna kadar hazmedemedi.
Ölümünden kısa bir süre önce bir dostuna yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Bir gün İslam Âlemi uyanacak ve bütün kolonyalist güçleri topraklarından sürecek!”
Nogales Bey, 10 Temmuz 1937’de Panama’da öldü.
karargazete