HDP eşbaşkanı Demirtaş bir analoji yaptı ki evlere şenlik. Bir taraftan teşbihte hata olmaz türü sözlerle aslında birazdan söyleyeceğinin iyi bir benzetme olmadığının farkında olduğunun itirafını yapıyordu, diğer taraftan da yapacağı benzetmedeki ısrarını sürdürüyordu. Biraz eveledi, biraz geveledi, sonunda baklayı ağzından çıkarttı. Kâbe ve Kudüs üzerinden siyasi mesajını verdi. Yahudiler Kudüs’e ibadete gidermiş, duada kıyam edermiş, Müslümanlar Kâbe’yi tavaf edermiş, öyleyse 1 Mayıs’ta da Taksim meydanında işçiler tavaf mı yaparmış, hayır, ibadet mi edermiş hayır ama; Demirtaş’a göre işçiler yürürmüş. Bu nasıl bir mantıktır anlamak mümkün değil...
Hayır, konuya ifade özgürlüğü açısından yaklaşır fikir beyan edersiniz bu olur. Konuya protesto hürriyeti açısından yaklaşır düşüncenizi bildirirsiniz bu da olur. Siyasi otorite de size kendi bakış açısından güvenlik-özgürlük bağlamında veya bir başka şekilde cevabını iletir. Bunların hepsi olur, olur da bu iş HDP eşbaşkanının dediği gibi hiç olmaz, böyle de ifade edilmez. Bir taraftan bir özgürlük talebinde bulunacaksınız diğer taraftan da dini hassasiyetlere dikkat etmeyecek cümleler sarf edeceksin, işte bu olmaz. Bu size faydadan çok zarar getirir. Kürtlerle Türkler kardeştir derken araya başka bir nifak sokar. En azından eşbaşkanın aile fotoğrafında sanırım, gözüme çarpan başörtülü akrabalar tepki verir. Taksim, Kâbe değildir!!! Haşa sümme haşa!
Ne dediğini bilmeyen bir HDP’li Demirtaş mı, hayır. CHP lideri Kılıçdaroğlu’na ne demeli. Genel Başkan seçim çalışmasında İmam Hatiplerden bahsediyor. Bizi İmam Hatip düşmanı olmakla suçluyorlar diyor. İmam Hatipleri kapatacaksınız diyorlar diyor. Eeeee mi dememiz gerekiyor... Bilemiyorum. Acaba CHP lideri Kılıçdaroğlu ile biz Türkiye insanları aynı ülkede mi yaşıyoruz. İnanın bazen insan bundan bile şüphe eder hale geliyor. CHP liderinin okuduğu cumhuriyet tarihi ile bizim okuduğumuz farklı mı diye bile düşünür oluyor. Haydi bizler, ne düşünürsek düşünelim, nihayet sivil toplumun birer ferdi olarak söylediklerimiz ancak kendimizi bağlar. Ya, bir parti liderininkiler? Onlar da sadece onu mu bağlar? Ayol bu zat, Türkiye’nin liderliğini bana verin diyor. Bir taraftan oy verin gitsinler diye alkışlıyor, diğer taraftan komik daha doğrusu trajikomik ifadelerle kendi tarihinden bihaber olduğunun sinyallerini veriyor.
Sayın Kılıçdaroğlu bilemiyorsa veya hatırlayamıyorsa biz hatırlatalım, evet efendim, gururla mensubu olduğu partisi bu ülkede İmam Hatiplere en büyük darbeyi vuran zihniyetin sahibidir. CHP iktidarı değil midir ki bu ülkede camileri ahıra çeviren, Kur’an öğrenimini yasaklayan, İstiklal Mahkemelerinde dindarları bir bir sallandıran, önce asıp sonra sebebini uyduran, kılıfı bile minareyi çaldıktan sonra hazırlama cür’etinde bulunan, onyıllarca İslam konusunda astığı astık, kestiği kestik olan....
Kılıçdaroğlu bizi üç yaşında çocuk zannediyor. Cümleyi eksik kurunca kanacağız sanıyor. “Hiç olur mu İmam Hatipleri açan biziz” diyor. Doğrudur. Eyvallah. Açan da yine tek partili rejimin tek varisi CHP’dir elbette. CHP, İHL’leri açmasına açmıştır da neden açmak zorunda kalmıştır. İşte burada başladığımız noktaya geri dönüyor ve CHP’nin yüzüne utanılası gerçeği vuruyoruz: İslam’a ilişkin bütün kurum ve kişileri yok etmiştir de ondan. Sonra da açmıştır. Kılıçdaroğlu doğru ve fakat eksik söylüyor.
yeniakit