Seyyid Hasan Nasrallah'ın Aşura günleri dolayısıyla yaptığı konuşmanın Gazze ile ilgili bölümünün tam metnini sunuyoruz.
BÖLGEMİZİN GELECEĞİ DİRENEN KAHRAMANLARIN GELECEĞİDİR, KOYUNLARIN GELECEĞİ DEĞİL
Önceki gecelerde olduğu gibi, önce Gazze'deki gelişmeler hakkında biraz konuştuktan sonra bu geceki mevzumuza devam ederiz.
İsrail kendini soktuğu çıkmazdan çıkmak için ateşkes ilan edip Suikastla şehit ettiği Ahmet El Cabiri'den önceki konumuna gelmek istiyor ancak Filistin direnişi bu durumu reddettiği ve direniş liderlerinin hepsinin ifade ettiği gibi kendi şartlarını öne sürerek bunu reddediyorlar.
Buna karşılık İsrail cephesinden baktığımızda İsrail'in hedef listesi ya bitti veya sona doğru ulaştı aynen Lübnan'da Temmuz harbinin dördüncü veya beşinci gününde olduğu gibi ne kadar hedeflerinden bahsederse bahsetsin liste sona erdi. Şimdi aynı hedefler ikinci, üçüncü kez vuruluyor aynen Lübnan'daki gibi hatırlıyor musunuz? Burada birtakım hedeflerle binalar vardı bir, iki üç, dört kez vuruldu belirlenen hedefler sona ermesine rağmen Gazze'den hala füzeler Siyonist gasıp İsrail'in kalbini hedef almaya devam ediyor İsraillinin önünde başka hangi alternatifler var?
İsrail'in cinayetkâr doğasına geri dönüşü buradan başladı. İsrail dünyaya belirlediği noktasal hedefleri vurduğunu ve sivillere yanaşmadığını söyledi. Ancak dün itibariyle bombalamanın_ açık ve net bir şekilde_ daha fazla çocuk, kadın ve yaşlı sivilleri öldürdüğü anlaşıldı.
Bu askeri operasyonun hedefine ulaşmada başarısızlığa uğradığını ve Siyonist rejimin doğasını gösterir ve İsrail'in bu tarz katliamlara ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösterir. Bütün bunlar direnişe onun taraftarlarına ve direnişi destekleyen halkına ve onun belirlediği şartlardan vazgeçmesi içindir. Yani en doğal hakkınızdan ve belirlediğiniz şartlardan vazgeçmeniz için gerekirse çocuklarınızı, kadınlarınızı keser evlerinizi başınıza yıkarız.
Ancak 2008 yılı Gazze tecrübesi ve Lübnan tecrübesinin aynısı. Allaha hamdolsun direniş, direnişçiler, direnişin liderleri kendilerine dayatılmak istenen merhaleyi atlattılar. Bu merhalede baskıyı arttırmak için devletleri, hatta dost hükümetleri, kadınları, çocukları ve toplu katliam yaparak ki bu onların her zamanki üslubu bu baskıyı oluşturmak istediler ama her zamankinden daha fazla durum aleyhlerine dönerek hedeflerini gerçekleştiremediler.
Arap birliğinin tutumu önemliydi geçtiğimiz gece ben buradan yine konuşurken Arap dışişleri bakanları toplanmıştı ve dedik ki acele davranıp sonuç hakkında karar vermeyelim ve Arap dışişlerinden çıkacak sonuç bildirgesini görelim. Hassaten Gazze'ye saldırı başladıktan sonra Arap dünyasında Arap uydu televizyonlarında siyasiler arasında, sivil toplum kuruluşları arasında ve halk arasında tartışmalar başladı. Acaba Arap âleminde Arap devrimleri ve bahardan sonra bir şey değişti mi veya değişmedi mi? Bu hususta birden fazla görüş var.
Ancak Arap birliği toplantısındaki en son toplantıda alınan karara baktığımızda 2008 Gazze katliamında alınan kararla tıpkısının aynısı olduğunu görürüz. Kınama, eleştiri ve uluslararası çağrıda bulunmak ve yeni iki madde daha eklenmiş bakın bir göz atalım.
Birincisinin uluslararası çağrı yapılarak İsrail'le her türlü normalleşmenin durdurulması gerektiği yani daha önceki kazanıma vurgu yapılmış. Çünkü şimdi İsrail'le nerde normalleşme var? Kim İsrail'le ilişkileri normalleştiriyor? Şimdi ilişkiler dondurulmuş. Zaten bu karar daha önce Arap ülkeleri tarafından alınmıştı ve bu karara uymayan ülkeler mevcut bunların uymalarına çağrıda bulunmuşlar.
İkincisi Gazze'de İsrail'in başlattığı bütün bu saldırılar sonucunda en son Beyrut'ta Barış görüşmelerini başlatacak bir komite toplanması teklif edildi. Arap ülkelerinin barış görüşmelerini tekrar canlandırmak ve her açıdan işlevsel hale getirmek için tekrar toplanma.
Arap âleminde Arap baharından sonra alınan kararlar bunlar, biz bundan daha fazla bir şey bekliyor muyduk?
Hayır. Bunun fazlasını ümit ederdik ve ümit etmeye devam ediyoruz ancak mesele ta başından belliydi. Bu gün Arap ülkelerinin Gazze'nin yanında durmasını ona destek vermesini, Gazze'yi desteklemesini Siyonist düşmanla Gazze arasında arabuluculuk yapmasını değil Gazze'ye silah vermesini beklerdik.
Açık olan Arap ülkelerinin birçoğu ''Kızılay'' gibi çalışmak istiyor sadece ilaç ve ambulans ve yaralıları, hastaları ve Hasta haneleri ve insani ihtiyaçları yani ne? Yani Kızılay, yani siyasi bir karar yok siyasi bir rejim yok siyasi bir irade yok siyasi bir liderlik yok sadece Kızılay veya cenaze taşıyan ve taziye işleri yapan Kızılay.
Araplardan beklenen Gerçek ve ciddi bir duruş, ancak Araplar nerde ve Gazze'yi savunacak bu duruş nerde?
Durakladım ve bazı tereddütler geçirdim, gerçekten üzerinde durulması gereken bir durum. Ben bunu sadece eleştiri, kınama ve hayret uyandırmak için söylemiyorum. Bunun hepsinde Filistinlilere savaşın devam ettiği şu saatlerde ibret var aynı zamanda biz Lübnanlılar içinde.
Tabi biz bu dersleri 1982'den beri öğrendik, Arap ülkelerinin derslerini ezberledik ve 2006 da ezberledik dolayısıyla herhangi bir ümitsizliğe düşmedik çünkü hiçbir zaman ümitlenmedik ve hayal kırıklığına uğramadık çünkü onlardan bir beklentimiz yoktu, ilk günleri hatırlar mısınız? Savaşın ilk günlerinde konuştuğumda bana Arap ülkelerinden ne istersin diye sorulduğunda? Hiçbir şey dedim sadece bir şey istiyorum yakamızdan düşsünler. Gelecekte de biz Arap ülkelerinden bir şey istemiyoruz sadece yakamızdan düşsünler.
Onlar Lübnan'da ve Suriye'de fesat yapıp suç işliyorlar, Gazze ve Filistin'de fesat çıkardıkları gibi ve Arap ülkelerinden bir dış işleri ve körfez ülkelerinin dış işlerinden biri şahit.
Diyorlar ki; Filistinlilere yapacağımızın fazlasının sözünü vermeyelim bu insaflı ve gerçekçi. Yani Filistinlilerin beklentilerini büyütmeyin çünkü sonunda hayal kırıklığına uğrayacaklar.
Yapacağımız kadarının sözünü verelim ve Filistinlilere sözü verilen yardımlar verilmedi ve Gazze'deki kardeşlerimize uygulanan ambargoya bazı Arap ülkelerinin ortak olduğunu söylediler, bu güzel bir itiraf.
Bazı Arapların ambargo uygulamasına rağmen kendini dayatan bazı sorular soracağım Bu Arapların kim olduğu anlaşılıyor. Bu silahlar Gazze'ye nasıl ulaştı? Fecr 5 füzesi nasıl ulaştı? Grad füzeleri Gazze'ye nasıl ulaştı? Anti-tank füzeleri Gazze'ye nasıl ulaştı? Kornet ve diğerleri? Uçaksavar füzeleri nasıl ulaştı? Kim gönderdi ve kim ulaştırdı?
Bugün üzerinde durulmasını gerektiren bir gün, bugün bu soruların sorulmasının gerekli olduğu bir gün. Bize ilaçları gönderen ve yardım gönderen ülkeden önce Gazze'nin ayakları üzerinde durmasını kim sağladı. Allahtan sonra, kendine güvenmesini, savaşmasını, sürprizler üretmesini ve Tel Aviv'i, Kudüs'ü vurmasını ve uçaklara, savaş gemilere füze atıp İsrail tanklarını yok etmesini kim sağladı?
Araplar Gazze'ye ambargo uyguladıklarını itiraf ediyorlar. Bu durumda hiçbir tevazu 'ya gerek kalmadan İran İslam cumhuriyetinin rolünü ve Suriye'nin rolünün yeniden açıklığa kavuşturmak lazım.
Ben herkese şunu söylüyorum kim yaratılana şükretmesini bilmez ise yaratana şükretmeyi de bilmez. Şükürle nimet daim olur. "Eğer şükrederseniz and olsun arttırırım" Cenabı Allah Kuran'da insanların çok azının şükrettiğini söyler.
Araplar bugün Gazze'ye ambargo yaptıklarını itiraf ediyorlar. Her alanda gerek denizden, karadan ve havadan ambargoyu Filistin halkına uyguladıklarını itiraf ediyorlar. Bu duruma hikmetli bir karar ve sağlıklı bir siyasi işleyiş ile Para, İlaç, birazcık ta siyasi bir duruş lazım.
Gerçek meydan okuma, gerçek Araplık, gerçek Müslümanlık bütün Arap ülkelerinin Gazze'ye yarından tezi yok bugün silah gönderecek cesarete sahip olması lazım.
İsrailli Gazze'nin füzelerinin bitmesini bekliyor, hatırlarsınız 1996 Gazap Üzümleri operasyonunda o zamanlar Katyuşa füzeleri vardı. Fecr 3 ve Fecr 5 henüz yoktu ve savaş on altı gün devam etti. Savaşın sonunda Shimon Peres ne diyordu; Bizim güvencemiz Direnişin füze stoklarının bitmesidir.
Bugün İsrailliler, Filistinlilerin füze stoklarının bitmesinin beklentisi içerisinde. Şu anki en büyük görev sınırları açıp Filistin direnişine mümkün olan en fazla füzeyi ulaştırmak, çünkü İsrail bitmesini bekliyor.
Nerde para gönderip, silah satın alarak Suriye'deki muhalif savaşçılara gemilerle silah gönderen Araplar? Bunlar Gazze'ye bir mermi dahi göndermeye cesaret edemezler. Niye? Çünkü orda İsrail var çünkü orda ABD var çünkü CIA onları sorgular. İşte bunların meydan okuması budur.
Sonra bu bakandan susulması mümkün olmayan bir ifade sadır oldu, bunu istediği yerde konuşabileceğini söyledi, o da Araplar artık koyun oldu dedi.
Yok, canım eğer siz koyun olduysanız sizi ilgilendirir, ancak Filistin'de, Lübnan'da ve birçok Arap ülkesinde panterler, Aslanlar ve kahramanlar var. Herkes kendi adına konuşsun, kendini koyun gören varsa kendine desin ancak Arapların çoğuna koyun demeye hakkı yok.
Arap İsrail savaşının atmış iki yıllık tarihi boyunca uluslararası ve resmi Arap ülkelerinin komploları sonucu Arap hükümetlerinin Filistin ve Lübnan ve işgal altındaki topraklara sırt çevirmelerine rağmen halkların direnmeye ve şehit vermeye devam ettiklerini söyledi. Zaferler kazandığını, keşifler yaptığını Filistin, Kudüs ve Filistin davası sürekli kalbinde, şuurunda ve vicdanında kalmaya devam ettiğini ve devam edeceğini söyledi.
Bölgenin geleceği bu, bölgemizin geleceği direnen ve sebat eden çocukların geleceği koyunların geleceği değil.
Bazı Suriye muhalefeti lider kadrosundan ve Arap ülkeleri liderlerinden bazıları İsrail'in Gazze'ye saldırısının asıl amacının Hamasın İran, Suriye ve Hizbullah ekseninden çıkmış olmasından dolayı cezalandırıldığını söylüyorlar.
Neyse bu günlerde çok şeyler söyleniyor, ben sizlere şunu söylemek istedim İran'daki İslam cumhuriyeti, beraberinde Suriye ve Hizbullah Gazze'den, Gazze halkından ve Gazze şeridinden vaz geçmeyecekler, geçmiş yıllarda nasıl onlarla beraber olduysak şimdide beraber yanlarında olmaya devam edeceğiz. Her ne kadar sınırlı bir takım siyasi farklı düşüncelerimiz olsa da biz burada ilahi, İslami, insani, ahlaki millî ve vatani sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.
İşin gerçeği, bu mücadelede gerçek mücadele herkesi birbirinin yanında durmaya ve ayrılmamaya mecbur etmek lazım.
kudüshaber