Tevhidhaber / Özel
Lübnan İslami Direniş Hareketi Hizbullah'ın Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah Filistin'in Başkenti Kudüs'ün Araplar ve Müslümanlar tarafından ilan edilmesi konulu bir forumda konuşma yaptı.
Rahman Rahim Olan Allah'ın Adıyla
Melun şeytanın şerrinden Allah'a sığınırız. Hamd Alemlerin rabbi olan Allah'a, salat ve selam Peygamberimiz ve Peygamberlerin sonuncusu Ebu Kasım Muhammed Bin Abdullah'a, onun temiz ve pak ehline, seçilmiş ashabına ve bütün Peygamberlere olsun. Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu.
Ben Kudüs'ün geleceği, mevcut gerçekleri, sorunları ve sorumluluğumuz hakkında konuşma yapacağım.
Birincisi, mevcut gerçekliği içinde: Pek çok açıdan Kudüs bugün dünyanın benzersiz bir bölgesidir, başka hiçbir benzeri yoktur demek, o kutsal topraktır. Kutsal bir şehirdir ve Kentin etrafı berketli ve mübarektir. Bu ilahi dinlerin getirdiği bir Sünnetullahdır.
Bu nedenle benim inanıcm ve benim kültürüm milyarlarca insanın zihninde mevcuttur, dünyada kutsallık bakımından Kudüs gibi bir şehir yoktur.
Diğer taraftan, yıllardır uyguladığı işgal politaksıyla Kutsal toprakları bunaltan ve hiçbir ilgisi olmadığı halde, Kudüs'ü dünyada sözde Yahudi halkının sonsuza kadar Başkenti olarak belirlenmesi için terörist ve ırkçı çabalar mevcut.
Kudüs'ün, ırkçı siyonist varlık tarafından ebedi başkent ilan edilmesi, Arap ve Müslümanlara karşı düşmanca ve ırkçı bir ayrım teşkil ediyor.
Kudüs kenti bir Yahudileştirme kampanyasıyla karşı karşıya, Kudüs kentinde bulunan İslami ve Hıristiyan değerleri aşağılanıyor, çiğneniyor, yıkılıyor ve tahrip ediliyor.
Kudüs, geleceği ve kaderiyle ilgili ciddi bir saldırıyla karşı karşıya.
Kudüs Meselesi'nin dünyada eşsiz olma gerçeği karşısında, gerçek bir meydan okuma kimliği ve geleceği bu kutsal kentin kaderi ile iniltilidir.
İkincisi: sorumluluk ve Seçenekleri:
Ben, Her Filistinli'nin, Arapların, Müslümanların ve Hristiyanların bu saldırılar karşısında milli, ahlaki ve dini sorumlulukla hareket etmeleri gerektiğine inanıyorum.
Üçüncüsü: Ben özellikle sorumluluğun ve dini imanınızın temeli üzerinde olduğunu vurgulamak isterim.
Kardeşler, Biz, Kıyamete ve Kıyamet gününe iman eder, ve biz ahiretteki kıyamet günü iki çeşit sorgu olduğuna inanıyoruz.
Bireylerin ulusların ve grupların hesabı, ve bireysel olacağı gibi hep birlikte, ulusça ve milletçe de hesap verebileceğimiz hesap: bu meydan okuma karşısında Kudüs ve Filistin için ne yaptın ?
Siyonist varlık, Filistin Devleti ve özellikle Kudüs bölgesinin işgal sorumluluğundadır. Ancak çağdaş nesillerin, ülkemizin, bu nesillerin hepsi, değişik ölçülerde sorumludur. Ve Kıyamet gününde Kudüs'ün hesabı ayrı olarak sorulacaktır.
Kudüs, Tarih boyunca, son yüzyılda olduğu gibi her zaman önemli bir odak noktasıydı.
Kudüs, asırlar boyunca Ortadoğu'daki savaşların merkeziydi ve bundan sonra da böyle olacak.
Biz, çoğumuz 1967 neslinden sonra olduğumuz için Kudüs'ün işgaline ve kaybına karşı sorumluluk almaya ortak değiliz. Ancak bizler kesinlikle bugüne kadar bu toprakları işgalden kurtarmadığımız için sorumluyuz. Her bir birey, her bir topluluk, her bir örgüt, her bir parti, herhangi bir millet, kısacası herkes Kıyamet günü Kudüs'ün özgürlüğe kavuşması için ne yaptığına bir cevap verebilmek için hazırlansın.
Sevgili Kardeşlerim, Kudüs'ü, İşgal devletinin pislik ve saldırılarından kurtarmak en başa almamız gereken bir görevimizdir. Kudüs'ün özgürleştirilmesi zor bir iştir, bunun için bu özgürlüğü elde edebilmek için her yol aranmalıdır.