Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Lübnan'da hükümetin kurulması ve Suriye'deki olaylar dahil olmak üzere bölgedeki gelişmeleri ele aldığı bir konuşma yaptı.
Hasan Nasrallah, Suriye'de meydana gelen olaylarla ilgili olarak, Arap ve Müslüman halkların direnişine karşı sempati duyuyor, onları destekleyoruz, Ama Gazze'de ki direnişe karşı kurulan komplolar olduğu gibi, bazen olumsuz ve kötü olayların olduğunu da belirtti. Tıpkı Lübnan'da olduğu gibi Direnişin imajını kirletmek için milyonlarca dolar harcanındığını belirtti.
"Suriye lideri Beşşar Esad, şu ana kadar silahlı gerillalara karşı iki genel af ilan etti, reformlar yapacağını söyledi, ancak yine de Batıyı ve muhalefeti ikna edemiyor. Ancak Bahreyn'de muhalefet, tek bir bıçak bile taşımamasına rağmen yargılanarak ceza aldı, onlarca kişi katledildi, binlerce kişi yaralandı." dedi.
Suriye halkına bölgedeki gelişmeleri iyi izlemeleri ve ona göre tavır almaları çağrısı yapan Nasrallah, Suriye'de meydana gelecek bir rejim değişikliğinin İsrail ve ABD'nin çıkarlarına hizmet edeceğini savundu.
Hizbullah içindeki casuslar CİA'ya çalışıyordu
Hizbullah Genel Sekreteri Necib Mikati'nin başbakanlığında kurulan hükümetin hiçbir yabancı müdahale olmadan tamamen Lübnanlıların iradesiyle kurulmuş bir hükümet olduğunu söyledi.
Mikati hükümetinin kurulmasında İran ve Suriye'nin müdahalesinin olduğu yönündeki iddiaları temelsiz olarak niteleyen Seyyid Hasan Nasrullah, bu tür suçlamaların Lübnan'ın düşmanlarının kin ve husumetinin büyüklüğünü gösterdiğini belirtti ve İran ve Suriye'nin Lübnan'da halka dayalı bir hükümetin kurulmasını istediğini söyledi.
Batılılar ve Suudiler tarafından desteklenen 14 Mart ittifakının yeni kurulan hükümetin bir Hizbullah hükümeti olduğuna ilişkin iddialarını da reddeden Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Mikati kabinesinde Hizbullah'ın yalnızca iki bakanının bulunduğunu hatırlatarak bu hükümetin bir ulusal birlik hükümeti olduğunu vurguladı.
14 Martçıların yeni hükümeti bir Hizbullah hükümeti olarak isimlendirmesinin bir iç fitne ve ihtilaf çıkarmaya yönelik olduğunu belirten Seyyid Nasrullah, "onlar Hizbullah'ın Şii bir parti olarak hükümeti ele geçirdiğini söyleyerek diğer grup ve kesimleri kışkırtmaya çalışmaktadır" dedi.
İsrail İstihbaratı Hizbullah'a Sızamaz
Bazı medya organlarında Hizbullah içerisindeki bazı İsrail ajanlarının tutuklandığına ilişkin haberlerin abartılarak ve büyütülerek verildiğini belirten Seyyid Nasrullah, "Yıllar önce Hizbullah'ın güvenli olduğu, Hizbullah içerisinde İsrail ajanlarının bulunmadığı söylendi. Biz, güçlü bir karşı istihbarata sahibiz. Bizim üç Sünni kardeşimiz de İsrail için casusluk yapmakla suçlandı. Biz araştırdık ve onların suçsuz olduğu sonucuna vardık" dedi.
Hizbullah İçinde Batılılar İçin Casusluk Yapan Üç Kişi Tutuklandı
İsraillilerin Hizbullah'a nüfuz etmekten umudunu kesince CIA'ya başvurduğunu belirten Nasrullah, "Yakalanan casuslar, İsrail casusları değil. Yakalanan üç casustan ikisi Amerikan istihbaratına bağlı, üçüncüsü ile ilgili olarak da Mossad'a mı, CIA'ya mı yoksa Avrupalılara mı çalıştığının belirlenmesi konusundaki soruşturma sürüyor" diye konuştu.
Hizbullah'ın istihbarat servisinin iki ayrı noktada ABD Büyükelçilindeki istihbarat subaylarıyla temas kurulduğunu tespit ettiğini belirten Seyyid Hasan Nasrullah, ailelerinin saygınlığının korunması için bu kişilerin isimlerini açıklamayacağını söyledi ve "Yalnızca isimlerinin baş harflerini vermekle yetineceğim, CIA ile irtibatlı olan iki casustan "E. B." Beş ay önce CIA hesabına çalışmaya başlamış, ikinci casus olan "M. H." ise ABD için casusluğa birinciden önce başlamış" dedi.
Üçüncü casusun isminin "M. A." Olduğunu belirten Seyyid Hasan Nasrullah, bu şahsın yabancılarla irtibatının ispat edildiğini ancak hangi servisle bağlantılı olduğu konusundaki araştırmanın sürdüğünü söyledi.
Bazı Arap medyasında Hizbullah içindeki casusların sayısının 100 kişi olduğuna ilişkin abartılı haberlerin yer aldığını hatırlatan ve bu haberlerin doğru olmadığını belirten Seyyid Nasrullah, casusların sadece üç tane olduğunu vurguladı ve sayının fazla olması durumunda da bunu açık yüreklilikle açıklamaktan çekinmeyeceğini ifade etti.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, "Casuslar arasında hiçbir din alimi bulunmamaktadır. Onlardan hiçbiri ne güvenliksel bakımdan ne de pratik bakımdan benim yakın çevremde yer almamıştır. Onlardan hiçbirinin hassas güvenlik merkezleriyle herhangi bir ilişkisi yoktur. Hiçbiri Direniş'in güvenlik ve askeri altyapısına ilişkin bilgiye sahip değildir. Yine onlardan hiçbirinin İmad Muğniye veya Refik hariri terörüyle herhangi bir ilişkisi söz konusu değildir" dedi.
İsrail'in Hizbullah'a istihbarat alanında nüfuz edebilmekten aciz olduğunu yineleyen Seyyid Hasan Nasrullah, Amerika'nın bu konudaki başarısının da ABD istihbarat subaylarının Lübnan'da diplomatik dokunulmazlığa sahip olmasından kaynaklandığını söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Hizbullah istihbarat servisinin CIA'nın kendilerine yönelik tüm adımlarını beş ay geçmeden tamamen ortaya çıkardığını belirterek bunun Direniş'e güven ve caydırıcılık bakımından önemli bir kazanım sağladığına işaret ederek tüm Lübnanlılardan sanıkların ailelerine karşı hoşgörülü olmalarını istedi.
Hizbullah lideri Nasrallah, İsrail'in geçen hafta yaptığı savunma tatbikatının, İsrail'in kendi topraklarını füzelerden koruyamayacağının önemli bir göstergesi olduğunu da söyledi.
tevhidhaber / ajanslar