Hizbullah tarafından düzenlenen mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, Hizbullah'a yönelik tehdit ve saldrırı döneminin ebediyyen kapandığını söyledi.
Nasrullah konuşmasında Uluslar arası Hariri Mahkemesi'nin açıklayacağı iddianamede Hizbullah'ın hedeflenmesine dikkat çekerek Lübnan kritik bir süreçten geçtiğini ve bu krizin aşılması için sergilenen çabaları desteklediklerini belirtti.
Hariri Mahkemesi'nin Lübnan ve direniş için tehlikeli bir boyut kazandığını belirten Nasrullah konuşmasında şunları söyledi:
"Hizbullah'a yönelik suçlamaları Hizbullah'ın ortadan kaldırılması için iyi bir fırsat olarak görenler var, düşman yada Lübnan'daki birtakım hasımlar. Bu suçlamaları ve yansımamalarını Lübnan'ın güvenliğine yönelik bir tehdit olarak görüyoruz. Bu cihetle Lübnan'da adalet ve istikrarın sağlanması için Suriye ile Suudi Arabistan arasındaki görüşmelerin başarılı geçmesini istiyoruz. Bunun yanısıra, İran, Türkiye, Katar ve diğerlerine de çağrıda bulunarak bu krizin aşılması için yardımcı olmalarını istiyoruz. Bu noktada büyük bir ümit vardır."
Hizbullah'a yönelik suçlama ve tehditlerden korkmadıklarını vurgulayan Nasrullah konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kuşkusuz ki, her geçen zaman sorumluca ve bilgece hareket etmemizi gerektiren hassas bir sürece girmekteyiz. Birçok gazeteci Hizbullah'ın bu mahkemeden korktuğunu yazıp durmakta. Bunlar yanlış hesap ve düşünceler. Lübnan'ndaki bu direnişin eşi benzeri yok. Özgüven, güç, kebiliyet, dinamizm noktasında hiç bu düzeyde olmamıştık. Bu iddianame bizi etkilemeyecek. Size 1996'yı hatırlatırım. Dünyanın tüm zalim ve zorbaları Hamas ve Filistin İslami cihad'ın şehadet operasyonlarından İsrail'i korumak için Şerm el Şeyh'te toplanıp güvenlik bakanları ve istihbarat şeflerinden oluşan bir masa kurmuşlar, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin "terör örgütü" olduğunu ilan etmişler ve Bu üç hareketi ezebilmenin peşine düşmüşlerdi. Bunun için çok büyük çaplı bir psikolojik savaş yürüttüler. Ama bunlar bir daha bir araya gelemediler. İsrail bu uluslar arası suçlamaları Lübnan'a saldırıp Hizbullah'ı ezebilmek için kullanmaya kalktı. Öyle ki Şimon Peres tekrar başbakanlık koltuğuna oturabilsin. Peki sonuç ne oldu?
Biz İsrail'in Gazab Üzümleri saldırısı sırasında gösterdiğimiz direnişte olduğu üzere aynı ruh ve kararlılıkla bu psikolojik savaşla da yüzleşmeye varız, ki o zaman kazanmıştık ve Lübnan zafer elde etmişti. Bugün Uluslar arası Mahkeme üzerinden yeni bir İsrail saldırısı hesabı yapanlara diyebilirim ki, bu uluslar arası mahkeme Şerm el Şeyh'ten daha da tantanalı değil. Ayrıca biz de dünden bu yana bugün en güçlü noktadayız. Kimse bize baskı uygulayamaz. Ne iddianname öncesinde ne de sonrasında. Derler ki zaman geri işlemez. Biz de aynısını söylüyoruz zaten; bizi tehdit ettiğiniz, varlığımızı ve onurumuzu hedef alabildiğiniz zaman artık ebediyyen geçmiştir."
velfecr