Nasrullah'ın konuşmasının tam metni

Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın 2009 Lübnan Genel Seçimlerini değerlendirdiği konuşması.

Ben bu gece genelden başlayıp özelle devam edecek bir konuşma yapacağım. Sonra iki genel meseleyle konuşmama son vereceğim. Tabiiki konuşmamın konusu parlamento seçimleri ve sonuçları olacak.

İlk olarak; bütün eğilimleri, siyasi güçleri, grupları ve her kesimiyle Lübnan halkını bu büyük ulusal ve önemli işi yerine getirdikleri için kutluyorum. Burada halkın bütün bölgelerde ve bütün gruplardan seçimlere katılım oranına değinmek gerekiyor. Bu katılım bize, vatan meseleleri, vatan ve halkın geleceği ile ilgili konularda yüksek bir sorumluluk duygusu olduğunu gösteriyor. Bu değinilmesi gereken çok büyük ve olumlu bir noktadır. Bu noktanın vurgulanması gerekir çünkü en nihayetinde bu bizim Lübnan halkı olarak bu fırsatı değerlendirdiğimizi ve siyasi meseleler karşısında bir araç olarak seçime başvurabildiğimizi açıkça göstermektedir.

İkinci olarak; bütün bakanlıklara, idari, siyasi, hukuki ve güvenlik makamlarına özellikle Lübnan ordusu ve güvenlik güçlerine bir günde seçimleri gerçekleştirmek gibi büyük bir engelle karşı karşıyayken bu işi yürüttükleri, güvenlik, istikrar ve barışı muhafaza ettikleri, Lübnanlılara oylarını kullanıp görüşlerini ifade etme fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum. Hatalar yapılması ve söylentiler çıkmasına rağmen -bu konu daha sonra değerlendirmeye alınacaktır- bu işi gerçekleştirdiler. Fakat bu çok büyük bir görevdi. Ve biz bu görevin büyük bir sorumlulukla üstesinden gelindiğini düşünüyoruz.

Üçüncü olarak; ister muhalefet ister hükümet güçlerinden olsun seçimi kazanan herkesi tebrik etmek istiyorum. Farklı seçim çevrelerinden herkesin artık sorumluluk sahibi olduklarını bilmeleri gerekmektedir. Bu, insanların onlara verdiği bir emanettir. Halkın emaneti. Bu ülkenin geleceğinin emaneti. Bu çevrelerin hepsinin bu sorumluluk düzeyinde olması gerekir.

Dördüncü olarak; biz içişleri bakanlığınca ilan edilen sonuçları kabul ediyoruz. Tabi burada adayların, ellerinde sunabilecekleri veriler ya da anayasaya itiraz sunmalarını gerektirecek bir durum varsa bu haklarını korumaktadırlar. Bu ayrıntı kısmına girmektedir. Fakat biz resmi olarak ilan edilen sonuçları demokratik ve hoşnut bir ruhla kabul ediyoruz. Rakip grubun, yani hükümet güçleri grubunun meclis koltuklarının çoğunluğunu almasını da kabul ediyoruz. Ancak muhalefet de bazı koltukları kaybedip bazılarını kazanarak toplamda parlamentodaki eski konumunu muhafaza etmiştir.

Tabii biz parlamento çoğunluğu sonuçlarını kabul ediyoruz. Siz de biliyorsunuz ki ben daha önceki toplantılarda Lübnan'da meclis ile halk çoğunluğu arasında fark olduğunu söylemiştim. Meclis çoğunluğu halk çoğunluğu olabilir de olmayabilirde. Her halükarda biz meclis çoğunluğunu kabul ediyoruz. Halk çoğunluğuna gelince araştırma merkezleri ve yapılan sayımlar rakamlardaki gerilemeyi açıkça gösteriyor. Zannediyorum ki hepimiz seçim sandıklarına gitme taraftarıyız. Yine meclis çoğunluğunun belirlenmesinde seçim sandıkları ve oylara başvuruyoruz. Bu bize halk çoğunluğunu da göstermektedir. Toplamda oyların çoğunluğunu diğer grup almışsa ben onların halk çoğunluğunu temsil ettiklerini de kabul ediyorum.

Biz, -seçim sürecinde olan olaylar ve kullanılan araçlar hakkında yapacağımız değerlendirmeler hariç- bu sonuçlara rıza gösteriyoruz. Seçim süresince daha sonra kokusu çıkacak olan harcanan büyük meblağlar, seçim kampanyası sürerken mezhebi ve hatta etnik unsurların kışkırtılması, özellikle bazı daire ve gruplarda kamuoyunu korkutma amaçlı yapılan suçlamalar ve söylenen yalanlar, açıkça yapılan dış müdahaleler gibi konularda diğer gruplar gibi bizim de değerlendirmelerimiz var. Ben burada bu konuya girmek istemiyorum. Sadece çok kısa da olsa buna işaret etmek istedim. Bu konu bizim sonuçları kabulümüzü etkilemeyecek.

Gerçekler Gün Yüzüne Çıktı

Ben bu bağlamda –mademki sonuçlardan ve bu sonuçları kabul ettiğimizden bahsediyoruz- seçim kampanyasında gündeme getirilen büyük yalanlardan ikisinin boşa çıktığına işaret etmek istiyorum zira bu konunun özellikle bizimle, muhalefet ve Hizbullah'la ilgisi var. Bu yüzden bu iki noktadan sorumlu olduğumu hissediyor ve onlara dikkat çekiyorum.

Birinci nokta ve birinci yalan, bir ay boyunca muhalefetin seçimlerin yapılmasını istemediği, seçimlerin yapılmasını engellemek için siyasi ve güven ortamını sabote etmek istediği, daha sonra oylama sırasında seçimleri kaybedeceğini anlarsa ortamı ve seçim sandıklarını sabote edeceği ya da sonuçlar açıklandığında muhalefetin bu sonuçları kabul etmeyeceği, meclis seçimleri hakkında itirazda bulunup yasal olmadığını iddia edeceği ve bunun sonucunda ülkeyi siyaset, halk ve güvenlik alanında krize sürükleyeceği yönünde yapılan siyasi söylemdir.

Bugün pazartesi. Ben sizin hizmetinizdeyim. Konuşuyorum. Sonuçlar belli oldu. Bu sonuçlarla ilgilenmemiz de normal. Bu, seçim kampanyaları süresinde söylenenlerin yalan olduğunu ispatlayan birinci durumdur. Bugün normal, çok tabii bir seçim günüydü, çok güvenli ve istikrarlı bir ortamda seçimler yapıldı, seçim sandıklarına olan ilgi büyüktü, oy sayımı yapılırken ve sonuçlar açıklanırken de hiçbir sorun yaşanmadı. Herkesin bu konuya saygılı olduğu açıktı. "Seçimler bitti oy sayımından sonra sonuçları açıklayacağız" derken iç işleri bakanını dinliyordum. (buradan da ona özel selamlarımı iletiyorum) Bu ilk nokta ve şimdi seçim kampanyası döneminde bunun kullanılıp düşmüş en büyük yalan olduğunu söyleyebiliriz.

İkinci yalan ise; birincisinden daha büyüktür ve kampanyalar süresince çok kullanılmıştır. Tabii ben, noktaları kaydetmek için değil ilerde gelecek aşamaları aydınlatması için böyle konuşuyorum. Geçmişi geleceği aydınlatmak için kullanırız. Bir ay boyunca yapılan konuşmalar, açıklama ve görüşmelerde direnişin elinde silah varken seçimin nasıl yapılacağı gündeme getirildi. Bu seçimlerin şeffaf olmadığı, insanlara baskı yapıldığı ve kendilerini ifade edemeyecekleri anlamı taşıyordu. En nihayetinde bu silah varlığıyla bir baskı oluşturuyordu ve insanlara razı olmadıkları alternatifleri dayatacaktı. Aynı şekilde bu sözler diğer grubun çoğu lideri tarafından sarf edildi. Makaleler yazıldı, uzun soluklu, kapsamlı görüşmeler yapıldı.

Eğer muhalefet meclis çoğunluğunu kazansaydı seçimler direniş silahının gölgesinde yapıldığından bu sözler yeniden gündeme gelecek ve bu seçimlerin şeffaf olmadığı ileri sürülecekti. Şimdi hükümet güçleri çoğunluğu kazandığı için hiç kimse kalkıp ta bu konuyu gündeme getirmiyor. Ben bu konuyu hatırlatıyorum. Çünkü sonuçlar ilan edildikten sonra bu büyük yalan boşa gitti. Lübnan'daki seçimler 1982'den bu yana olmayan direniş silahının, silah deposunun gölgesinde yapıldı. Hiçbir şey olmadı, insanlar rahatça oy kullandılar, kimseye baskı ya da dayatma yapılmadı ve bugün de sonuçlar açıklandı.

Direnişin Silahı Baskı Aracı Değildir

En önemli çıkarımlardan biri bu silahın siyasi realiteyi dayatmamasıdır. En önemli siyasi başarı parlamento seçimleridir. Zira meclisin Lübnan sistemindeki yerini bilinmektedir. Başkanın seçilmesi, –aynı şekilde başkana sadakat eksikliği yalanından da kurtulduk- hükümetin, kanunların, genel denge ve sözleşmelerin oluşturulması meclis kanalıyla yürütülmektedir. Eğer ulusal ve iç siyasi fayda nedir diye sorulursa parlamento seçimleridir deriz. İnsanlar rahatça oylarını kullandılar, ne bu silahın varlığının ne de fonksiyonunun bir etkisi olduğu görülmedi. Bu bizim sürekli olarak silahın siyasi realiteyi dayatmadığı, insanları yönetime getirmek ya da uzaklaştırmak için kullanılmadığı, direniş ve vatanı savunma dışında bir görevi olmadığı yönünde söylediğimiz sözleri doğruluyor.

Burada seçim faaliyetinde cereyan eden olayların, bütün suçlayanların önünde silahın kullanıldığı alanın güvenilir olduğunu kanıtladığının altını çizmek istiyorum. Bu konuyu Lübnanlıların devlet, halk, siyasi ve güvenlik güçleri olarak güvenlik, istikrar, sivil barış, seçim, basın rekabetini koruma güçlerini ispat ettiklerini söyleyerek kapatmak istiyorum. Bu muhafaza etmemiz gereken bir haldir. Biz daima seçim sandıklarına gidelim diyorduk. Temmuz savaşından bu yana devam eden muhalefet hikayesi seçime gitme yönündeydi.

Beşinci olarak; muhalefet liderleri, kadrosu, akımlar, partiler ve Lübnan ulusal muhalefet kitlesine selam ve en derin saygılarımı sunmak istiyorum. Bütün bu değerli arkadaşlara şunu söylüyorum: hep birlikte şerefli ulusal bir hedef belirledik. Bu hedef, kanuni, siyasi, ekonomik, toplumsal, yaşamsal ve finansal, her alanda büyük reform projesini hayata geçirmekti. Bu yüzden Lübnan ulusal muhalefetinde yönetimi ele geçirmek için değil bu reform projesine hizmet etmek için muhalefet olarak meclis çoğunluğunu elde etmeye çalıştık. Lübnan ulusal muhalefetinde bu savaşa girmek için elimizden gelen gayreti gösterdik. Varlık savaşıyla -bu tabir Mişel Avn'a ait- herkesle mücadele ettik. Çünkü bu seçimlere müdahale etmeye çalışmayan kimse kalmadı. Muhalefet kitlesi büyük bir samimiyet ve istekle bu büyük ulusal savaşa girdi.

Sorumluluktan Kaçmak Yok

Şu halde meclis çoğunluğu konumuna güvenerek istediğimiz reform projesine hizmet edemeyeceğiz. Ama bu ulusal bir güç olarak, ister hükümet içinde siyasi, halk ve meclis muhalefeti olsun ister hükümet dışında olsun başka makamlar aracılığıyla bu projeye hizmet etmek görevimiz. Bu alternatifler tartışmaya açıktır. Ama gerçekleştirmeye çalıştığımız bu proje karşısındaki sorumluluğumuz her halükarda devam edecek. Ben bugün sözümü yineliyor, bütün muhalefet liderlerini sözlerini yinelemeye ve muhalefete birçok alanda liderlik veren bu büyük halk gruplarına bağlı kalmaya çağırıyorum. Muhalefetle birlikte bunca zaman bu acılara katlanmış, bunun için çalışmış, bu projeye iman etmiş bu halk gruplarına reform projesine hizmet edeceğimizi söyleyelim. Bu sorumluluk bitmez ya da üzerimizden kalkmaz. Parlamento seçimleri ehemmiyetine rağmen, bu şerefli amaçları gerçekleştirmek için girilen uzun, ulusal, siyasi mücadele yolunda bir duraktan başka bir şey değildir.

Biz muhalefet olarak çok yakında adımlarımızı, seyir hattımızı ve ileriki aşamalarla ilişkili metodumuzu belirlemek için istişare edeceğiz. Gelecek dönemde meclis ve hükümet başkanı seçilecek, hükümet kurulacak. Muhalefet güçleri olarak bu durumlarda nasıl davranacağız. Ben şimdi hiçbir şey için kesin hüküm vermek istemiyorum çünkü bu istişare, inceleme ve ulusal muhalefet güçleri arasında anlaşmayla çıkacak bir hükümdür. İnşallah ileriki günlerde bu yapılacaktır.

Bizim İçin Her Bölge Önemliydi

Bütün kalbimle ve Hizbullah liderliğindeki bütün kardeşlerim adına özel olarak direniş kitlesine daha özelde ise Hizbullah taraftarlarına teşekkür ve saygılarımı sunuyorum. Burada özellikle seçimler kapsamında dayandığımız tasnife değinmek istiyorum. Seçim yarışının olmadığı alanlar vardı. Ama biz Baalbek ve güney bölgeleri gibi onları da ateş hattında kabul ettik. Dahiye ise hem ateş hattı üzerindeydi hem de orada bir galibiyet savaşı sürmekteydi. Ancak rekabetin olmadığı bölgelerde de insanları, özellikle direniş konusunda seçimlerini ifade etmek için yoğun olarak seçim sandıklarına gitmeye çağırdık. Çünkü Temmuz savaşında sürgün, evlerin yıkılması ve kan dökülmesinin bedelini onlar ödedi. Onların görüşlerini ve seçimlerini ifade etmelerini istedik. Güney bölgesi ve Baalbek'de rekabet olmamasına rağmen yüzdelik oranın yüksek olduğunu hatta çok çetin yarışın olduğu bazı bölgelerin oranını geçtiğini gördük. Tabi bu bölgelerdeki yoğun halk katılımı takdire şayan. Bu kesinlikle bir sürpriz değil insanların kanaati, rağbeti ve iradesidir.

Seçim yarışının olduğu bölgelerde yani Batı Bekaa bölgesi, Rashaya Orta Bekaa, Lübnan dağları, kuzey ve Beyrut'ta yarışa katılan halka saygılarımı sunmak istiyorum. Bizim oralarda canla başla çalışan kardeşlerimiz, halkımız ve üssümüz var. En özel teşekkürlerimi, aylardır bütün bölgelerde büyük bir özveriyle bu büyük halk katılımının oluşmasını sağlamak için çalışan seçim kurumlarına sunuyorum. Şii koltuğunun olduğu ya da olmadığı, Hizbullah'ın adayının olduğu ya da olmadığı bölgelerde bu onun tabii hakkıydı. Çünkü biz muhalefetin bütün olarak tek bir savaşa girdiği ve var olma hakkımızın olduğu temeli üzerinden hareket ettik. Bizim Kuzey Matn'da, Kasrawan ve Cübeyl'de seçme hakkını kullanmak isteyen seçmenimiz var.

Buradan bazı mezhebi ve etnik söylemleri kınamak istiyorum. Bir yerde belirli bir mezhebi çoğunluk varsa diğerleri bu çoğunluğu silecek zannediliyor. Gerçekte de çoğu yerde olan şey bu. Birçok yerde seçeneklere ve azınlıklara son verildi. Her Lübnanlı bir mezhebe ya da gruba bağlıdır. Seçmen listelerinde adı olan kişinin seçme hakkı vardır. Hatta bu onun görevidir. Bu ulusal bir görevdir. Bu görevden vazgeçerse ulusal sorumluluğundan vazgeçmiş olur. Ben buradan Direnişe Vefa Bloğu'ndaki bütün adaylarımızı kutluyorum çünkü onların hepsi aday oldukları bölgelerde oy çoğunluğuyla kazandı.

Seçimlerden Çıkan Mesaj Ne?

İki genel noktayla konuşmama son vereceğim. İlk noktanın insanlarla, referanduma benzer bu büyük kucaklamayla alakası var. İnsanlar bütün dünyaya direniş seçeneğinin silahlı bir parti seçeneği olmadığı, çete ya da insanlara zorla dayatılan bir seçenek olmadığı mesajını verdiler. Kimse insanları buna zorlamadı. Özellikle de yarışın olmadığı bölgelerde evlerini bırakıp özellikle de mevcut sorunlar ve engellerin gölgesinde bu yoğunlukta seçim sandıklarına koşmaları için bir baskı uygulamadı. Bu insanlar sandıklara koştuklarında dünyaya bir mesaj verdiler:direniş seçeneği özellikle de düşmanla yüz yüze olan, tehdit dairesi içinde ve tehlike altında olan bölgelerdeki bir halk seçeneğidir. Nitekim direniş seçeneği bu insanların iradeleri, kültürleri, eğilimleri, bilinçleri ve hayatlarının ifadesidir ve bu iradeye saygı gösterilmelidir.

İkinci mesaj, direniş konusunun tartışılan bir silah parçası değil, halk iradesinin ifadesi olduğudur. Diyalog masasında bu noktayı tartışıyoruz. Bu masada insanların bilinci, iradeleri ve özellikle de tehdit altında yaşayanların seçenekleri de tartışılmalıdır.

Özellikle bu noktada ben bazı açıklamalar ve ileriki dönem için bu konuda duyulan endişeleri ifade eden tartışmalar duydum. Ben her halükarda endişeye gerek olmadığını söylüyorum. Direniş konusu bir halk seçeneği ve halk kucaklaması olduğu müddetçe hiç kimsenin endişelenmesini gerek yoktur. Çünkü hiç kimse halkın iradesinin önünde duramaz. Bu sözler seçimden önce de doğrulanmıştı şimdi de doğrulandı. Bu konu sakin bir diyalog ve objektif bir tartışmaya bırakıldı. Doğru yolun bu olduğuna inanıyorum. Bütün tarafların buna bağlılıklarını göstermeleri gerekir. Bu sebeple bu konuyu ne şimdi ne de ilerleyen zamanlarda endişe ve çekişme havasına büründürmemek gerekir.

Fırsat Kaçmadı

Konuşmamı bitirmek istediğim son noktada, Lübnanlılara bu ulusal ve büyük görevden sonra adil ve güçlü bir devlet kurma fırsatının hala var olduğunu söylüyorum. Biz ekonomik, toplumsal, siyasi ve idari alanda Lübnanlıların karşılaştığı büyük engeller olduğunu biliyoruz. Hepimizin ülkenin kurtarılması, geliştirilmesi, sorunlarının çözülmesi, şanının yüceltilmesi, egemenliğinin, bağımsızlığının, saygınlık ve hürriyetinin korunmasının yardımlaşma ve omuz omuza vermekle mümkün olacağı kanaatine varmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu fırsat hala var. Bu, seçim sandıklarının halk desteğine sahip olduğunu kanıtladığı ya da seçimi kazanmamış olsalar bile kendi bölgelerindeki insanlar üzerinde ağırlıkları olduğunun ortaya çıktığı bütün siyasi güçleri ilgilendirmektedir. Fakat bu büyük oranda bütün güç ve tarafların iradesine bağlıdır. Fakat esas olarak bunun bu seçimlerde oy çoğunluğunu alanlarla alakalı olduğunu düşünüyorum. Bunlar nasıl davranacaklar? Gerçek programları nelerdir? Seçimlerden önce söylenenleri bir kenara bırakalım. Seçimlerden sonra şimdi bize gerçek programınızın ne olduğunu söyleyin. İstediğiniz proje nedir? Bu programı bütün Lübnanlılar bilmelidir çünkü bu onların ülkelerinin geleceğidir. Bu grubun öncelikleri nelerdir? Hangi mantıkla hareket edecekler? Nasıl bir ruhla kamu işleriyle ilgilenecekler? Geçen senelerin tecrübelerinden özellikle de son 4 senenin tecrübelerinden yararlanacak mı? Önceliklerin sıralanmasında hata edilecek mi ya da doğru bir şekilde mi düzenlenecek?

Parlamento seçimlerini oy çoğunluğuyla kazanan grubun gelecek dönemde nasıl tavır sergileyeceğinin, parlamentodaki konumunu, siyasi ve halk bazındaki konumunu korumuş ulusal muhalefet güçlerine nasıl davranacağının birinci derecede önemli olduğunu düşünüyorum. Bu çoğunluk ülkenin geleceğinden sorumludur. Kesinlikle bu alanı terk edemez. Gelecek dönemde ise Lübnanlılara karşı açık davranmalı ve kesinlikle kapalı bir şey kalmamalıdır. Çünkü şeffaflık, açıklık ve dürüstlük sorun ve anlaşmazlıkları çözme ve diyaloga kapı açmada en önemli unsurdur.

Dürüstlük Üzerine Kurulu Bir Cumhuriyet Bina Edelim.

Otorite, yalan, suçlama, korku ve endişeyle bağlantılı realiteler kurmaya yeter artık diyelim. Seçim kampanyası döneminde söylenen her şeyi zikretmek istemedim. Bu konuyu kapattık. İlerleyen günler bugün olduğu gibi seçim döneminde üzerinde oynanan iki büyük yalan olduğunu kanıtlayacak. Kampanya döneminde söylenenleri göz ardı edelim. Buyurun, dürüstlük, şeffaflık ve netlik temelinde buluşalım. Birbirimize karşı muhalifler ve hükümet güçleri olarak açık davranalım. Ancak böyle bir ülke inşa edebilir, onu koruyabilir, geliştirip uzun süredir yaşadığı krizden çıkarabiliriz.

Biz yeni bir aşama ve durumla karşı karşıyayız. Geçen dönem boyunca yoğun çabalar harcayan herkese Allah esenlik versin. Bu bir duraktır. Bütün sonuçları ve etkileriyle bununla ilişkiye geçelim. Geçmişten ders alalım, olumsuzlukları, yanlışları, açıkları, zayıf ve güç noktalarını okuyalım. Bu, bizim halkımız, ülkemiz özellikle de bu ülkeyi özgürleştirmek ve onu savunmak için fedakarlıklarda bulunmuş, canını vermişlere karşı borcumuzdur. Bu durağın bizim kararlılığımızı ve direnişe devam etme irademizi artırması gerekir. Böylece en değerli arkadaşlarımızın onu kurtarmak için kanlarını akıttıkları ülkemizi koruyabilir, savunabilir ve ileriye götürebiliriz.


* Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın 2009 Lübnan Genel Seçimlerini değerlendirdiği, 09.06.2009 tarihli bu konuşması, Gülşen Topçu tarafından tercüme edilmiştir.
 
isra haber
 
 

Lübnan Haberleri

Beyrut'un merkezine hava saldırısı: 29 can kaybı
Direniş Operasyonlarını Sürdürüyor! İşte Son Gelişmeler
Direnişten Yeni Hamle Hizbullah, İlk Defa Kullandığını Açıkladı!
Beyrut'ta sivil binaya siyonist saldırı
ABD İstihbaratından İtiraf: Hedeflerine Ulaşamıyor!