Ne olacak bu Sisi’nin hali..

Abdurrahman Dilipak

Ah Sisi ah! O da kendine mesajlar geldiğini, ilahi bir misyonu olduğunu düşünmeye başladı.. Siyaset eğer meşru zemininden çıkarsa, bir İlah’lık ve Rab’lik müessesine dönüşür. Kutsal devlet, kutsal kıral ve kutsal rejim oraya çıkar.. “Dava” o kadar büyür ki, insancıklar zavallı, küçücük, önemsiz şeyler haline gelir..

Sisi kendinden önceki ilim ve hikmet sahibi insanların bilgilerinden faydalanarak, onları filitre ederek, ilahi bir disiplin çerçevesinde Mısır halkına hizmet için kendini feda ettiğini, eğer naçiz bedeni bir değer ifade edecekse onu feda etmekten de sakınmayacağını söylemiş.. Sisi’nin bugünü Evren’in son günlerine benziyor. Alay konusu oldu adam.. Biraz da yalnız. Bir saray darbesi ile görevden uzaklaştırılması uzak bir ihtimal değil..

Sisi gidici. Çok sürmez. Mısır ordusuna da bir günah keçisi, bir kurban gerek.. Yerine yeni bir uşak bulacaklardır..

Mısır ordusu Mısır’da her şeydir.. Ordu hayatın bütün alanlarına hakimdir.. Ekonomi onların kontrolündedir.. Kültür, sanat, siyaset, yasama, yürütme, yargı, her şey ordunun kontrolündedir.. Mısır ordusu dindardır, milliyetçidir.. Mısır halkı için en iyi ve en doğru olanını o bilir ve onu yapar.. Kutsaldır.. Mısır halkına sosyalizm gerekiyorsa sosyalizmi, liberalizm gerekiyorsa liberalizmi, din gerekiyorsa dinin çerçevesini çizecek ve uygulayacak olan odur!

“Mısır’sız savaş ya da Arap Birliği, Suriye’siz barış olmaz” mesela.. Mısır Arap dünyasının liderliğine oynarken, yanına Suriye ve Irak’ı da almıştı. Bugün Arap dünyasını sermaye olarak Körfez ülkelerinin lideri Suudiler ve ordusu ile nüfusu, jeo politik, jeo stratejik konumu, insan kaynakları ile Mısır temsil eder..

Mısır ordusu şuna inandırılmış, İsrail’i ağzına almayacaksın. Kudüs’ten söz etmeyeceksin.. İsrail ile başedilemez. Bu bütün Avrupa ve ABD’yi karşına almak demektir. Bu da bir maceradır.. İsrail’in sınırlarını daha da genişletmesi için ona fırsat vermektir.. Aslolan İsrail’i bulunduğu yerde tutmaktır. İsrail’e karşı savaşta Arap ülkeleri her zaman Mısır’ı yalnız bıraktılar.. Türkiye batıya yakın olmalıdır. Böylece İslam dünyası ve Arap dünyası ile ilgili liderlik iddiasından vazgeçer ve maceracı bir politika izlemiş. Arap ve İslam dünyasının batıdaki  işgüderi olur.. Kafa bu.. Din şahsidir. Siyaset örfidir.. Müslümanların ulul emre itaati gereklidir.. Ezher rejim için dini bir koruma kalkanı olacaktır..

Araplar asırlık bir baskı rejiminin altında günübirlik yaşayan bir halka dönüşmüştür.. Dini grublar ve sivil toplum gelişmemiştir.. Uzun soluklu, multi disipliner işlere yabancıdırlar.. 

‘Araplar bir defa ittifak ettiler, bir daha ittifak etmemek üzere’ diye meşhur bir söz vardır.. Muhaliftirler..

Suriye konusu bugün için Mısır’dan daha önemli. Mısır’ın geleceği biraz da Suriye’nin geleceği ile ilgili.. Filistin’in, Ürdün’ün, Lübnan’ın ve tabii İsrail’in geleceği de.. Temel gerçek şu Sycos-Picot ve Belfaur çöktü.

Erdoğan’ın ABD ziyaretinde ortaya çıkan bir gerçek var. ABD PYD ile ilişkisini yeniden gözden geçiriyor. Irak ve Suriye’nin geleceğini de yeniden düşünecek ve tabii Gülen’in durumunu da.. Ilımlı İslam çöktü, radikal İslam, keskin bir sirke gibi küpüne zarar veriyor. Bumerang dönüp sahibini vuruyor.

Suriye’de yeni bir Bosna; ABD, İngiltere ve Fransa için felaket olacak. Afganistan’da Rusların başına gelen bu bölgede bu ülkelerin de başına gelir. Korktuklarına gelir, kaçtıkların şeye doğru koşmuş olan, kazanmayı hayal ettikleri İslam dünyasını karşılarına almış olurlar..

Can’ı aklamaya, savunmaya çalıştıkça daha da batacaklar.. Can yazdıklarını ispatlayabilecek mi, kendine bu bilgileri vereni açıklayabilecek mi, bilgilerin doğruluğundan emin mi, bilgiyi aldığı kişiye o bilgiyi kim, niçin verdi.. Olay Can’ın dışında daha birçok kişinin canını yakacak.. Can’ı savunmak çok kolay değil. Ne AYM ne de AİHM.. Dokunan yanar..

Batı ya da beyaz Türkler, yerli işbirlikçiler, trojanlara sorarlar sonra; başkalarının gözünde çöp ararken, yandaş / Can’daşlarınızın, sponsorlarınızın gözündeki merteği niçin görmüyorsunuz diye.. İran orda. Hizbullah orda, PYD-PKK orada. ABD, İngiltere, Fransa, İsrail orda. Vatikan orda, orada olmayan kim kaldı ki.. Ruslar orada. Generalleri ile askerleri, silahları ile orada.. Ama Türkiye orada olmasın.. MİT’in 2 TIR malzeme göndermesini bile deşifre edeceksiniz. Savcı, hakim, aydınlar/akademisyen, media, sizden yana olmayan herkesi hain ilan edeceksiniz. Yok ya! Köpekleri sokağa salıp, taşları toprağa bağlayacansınız, bunun adı demokrasi filan olacak öyle mi! Taraf gazetesi, MİT elemanını deşifre edecek, bunun adı gazetecilik olacak. Hainleri kahraman, kahramanları hain ilan edeceksin, bu milletin, inanç, tarih ve kültürüne, geleneğine karşı topyekûn bir savaş başlatacaksınız, sonra da elinizi kolunuzu sallayarak, güle oynaya yolunuza devam edeceksiniz.. Hayır.. Cellatlarımızı alkışlamayacağız.. Hainleri kahraman, kahramanları hain ilan edenlerin kirli oyununa alet etmeyeceğiz.

Can’ı gördük, ona destek verenleri de.. Hâlâ ısrarla ve inatla savunanları da tanıyacağız.. Bu şekilde bu tartışma topluma maloldu. İçeri girselerdi bu tartışma bu kadar derinleşmez ve canalıcı bir hal almazdı. O ve ona yardım edenler birbirlerine zarar veriyorlar.. Bu süreçte bir toplumsal bilinç de oluşuyor, insanlar kim kimdir görüyor..

Hadi durmayın Esedçilik yapmaya devam. Esed ve MOSSAD sizin için dua ediyorlar. Sisi’nin umudusunuz.. Paralelle kol kola girin.. Yeni Gezi hayalleri kurmaya devam edin.. Durmak yok, yola devam.. Ha! Bu arada bizden birilerine göre de Fuller “iyi adamdır” ha. Tek çözüm de, “Fuller Projeksiyonu”. Gülen olmasa da, bu konuda Gülen’in yerine bu projenin taşeronluğuna talip aramızda biri sürü adam var. Kimi Gülen’i eleştirmeye başladı bile. Kimi dağılan kuzuları kendileri toplamaya çalışıyorlar. Kimi projenin revize edilerek yola devam edilmesi gerektiğini savunuyor. Onlar da biliyor Gülen’siz yola devam zor. Adama manevi bir misyon tayin ettiler.. Gülen’le de imkansız.. Bakalım ne olacak. Sisi, Esed ve Gülen için karar günleri.. Selâm ve dua ile..

yeniakit