Eser Karakaş - Star
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve hukuk
Dünkü gazetelere göz atarken Beşiktaş Adliyesi'ne ifade vermek için çağrılan albayların tümünün, Kurmay Albay Dursun Çiçek de dahil olmak üzere, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı kurmay albaylar olduğunu görüyoruz.
Bu durum insanın aklında soru işaretleri oluşturuyor ve hafızanızda da 2006 Ağustos'unda Tuzla Deniz Harp Okulu'nun 2006-2007 senesi açılış töreninde dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahasanoğlu'nun yaptığı konuşma canlanıyor.
Bu konuşma metninin tümüne internet üzerinden ulaşabilirsiniz.
2007 Ağustos'unda emekli olan Oramiral Yener Karahasanoğlu emekliliğinden bir sene önce yaptığı resmi konuşmasında, açılış dersinde kelimenin tam anlamıyla korkunç şeyler söylüyor.
Konuşmasından bir alıntıyı o tarihli Milliyet gazetesinden aynen aktarıyorum:
'Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, kimi iç ve dış mihrakların Türk
Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak için iş birliği halinde saldırılarını yoğunlaştırdıklarını belirterek, 'Sonlarını kendileri hazırlayan bu zavallılara biz sadece acıyoruz. Bu mihraklar, ya onlar bu ülkeyi terk edecekler ya da Anadolu denizinde boğulacaklardır' dedi. '
Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak derken Oramiral Karahanoğlu ne demek istiyor gerçekten bilemiyorum; mesela bendeniz de YAŞ kararlarının yargı denetimine açılmasını, TSK'nın Devlet Denetleme Kurulu yetki alanına girmesini, darbeciliğe soyunan askerlerin sivil yargıda yargılanmasını, çok özel gizlilik arzeden konular dışında TSK'nın tüm harcamaları ve mal varlığının, Savunma Sanayi Destekleme Fonu harcamaları da dahil Sayıştay denetimine tabi olmasını, MGK'nın bir danışma organı niteliğine dönüşmesini, Genelkurmay'ın MSB'ye bağlanmasını, devlet protokolünün gözden geçirilmesini isteyenlerden biriyim.
Bu demokratik yurttaş taleplerim nedeniyle Oramiral Karahanoğlu beni de TSK'yı yıpratmak isteyen iç ya da dış mihrakların bir parçası sayar mı acaba?
Sayarsa, durum çok kötü demektir zira ya ülkesini terk etmek zorunda kalacak ya da Anadolu denizinde boğulacak sonunu kendisi hazırlayan bir zavallıyım demektir.
Bu bir vehim değil, koskoca bir Oramiral'in resmi bir konuşması, hatta Deniz Harp Okulu 2006-2007 açılış dersi.
Subay adaylarına yapılan bu açılış dersinde laiklik var, AB eleştirisi var, türkçe ezan meselesi var, atatürkçülük var, iç ve dış düşmanlar var ama ne yok biliyor musunuz, denizcilik yok, gerçek askerlik yok, Preveze yok, dünya deniz ticaretinin geldiği nokta yok, en yakın denizin bin kilometre olduğu Strasbourg nehir limanının ticaret hacminin İstanbul limanından fazla olması yok, kabotaj sorunları yok vs.
Olması gerekenler yok, ne kadar korkunç, hukuk dışı, gençlere düşmanlık aşılayan şey varsa onlar var, görüşlerine katılmadığı yurttaşların ülkeden kaçmak zorunda bırakılmaları var (bunlar daha şanslı), yine görüşlerine katılmadığı yurttaşların Anadolu denizinde boğulmaları var, bir askeri darbe söylemi var, öldürmek, asmak, kesmek var.
Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, bu ifadeler normal bir orduda, bir ders yılı açılış konuşmasında olabilir mi?
Olursa ne olur diye düşünmeyin, Karahasanoğlu emekli olur, yetiştirdiği kurmay albaylar da Beşiktaş adliyesinde darbe girişimi ifadesi verirler.
Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ bu konuşmanın yapıldığı günlerde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanıyor; bugün TSK içinde hukuk dışı bir davranışı barındırmam diyen Sayın Başbuğ acaba yurttaşları ülkeden kaçırma, Anadolu denizinde boğma eksenli bu konuşma hakkında ne düşünüyor?
Daha da önemlisi bu hukuk dışı tehditler karşısında Sayın Başbuğ'un ısrarla üzerinde durduğu bağımsız askeri yargı o tarihte acaba ne gibi bir girişimde bulunuyor?
Bağımsız askeri savcılar bir suç duyurusu yapıyorlar mı?
Bu tehditlere soruşturma açamayan bir kurumun hukuka bağlılığı meselesi çok tartışılır.