Ramazan'ın son Cuma akşamı Mekke'de, Kâbe-i Şerif'e birkaç metre mesafede, Iraklı Sünni ve Şii din adamlarının katıldığı bir toplantıda, Irak'ta mezhep çatışmalarına son verilmesi ve akan kanın durması temennileri arasında Mekke Belgesi imzalandı.
İKÖ'nün öncülük ettiği bu girişimin siyasi değil dini içerikli olduğu söylense de, ilan edilen Mekke Belgesi hem dini, hem de siyasi bir bakış açısı yansıtıyordu.
Mübarek bir ayda ve kutsal topraklarda, Müslümanların birliğini hedefleyen böylesi bir girişim -geç de olsa- olumlu bir adım"
Ama Irak'ın ve Iraklıların derdine deva olma şansı sıfıra yakın derecede az"
Çünkü Irak'taki sorun, dini değil siyasi"
Sorunun temel kaynağı işgal" Ve belgede bu konuya neredeyse hiç değinilmemiş!.
Sadece, nasıl olacağı belirtilmeden "işgalin sona ermesi için hep birlikte çalışmaya" işaret ediliyor, o kadar"
Oysa Irak'ta mezhep çatışmalarının baş sorumlusu işgal güçleridir. Yer yer bilfiil bu çatışmaları körükledikleri de tespit edilmiştir.
İşgal güçleri Irak'ı terkederse, iç savaş falan çıkmayacaktır ve durum bugünkünden daha kötü olmayacaktır.
Çünkü bugün kirli bir savaş sürmektedir. Bir kesim işgal güçlerine karşı direnişle meşgul olurken, diğer bir kesim hesap görmekte ve yangından mal kaçırmaktadır.
İşgal güçlerinin aradan çekilmesiyle bozulan dengeler yeniden yerli yerine oturacak, kimsenin kimseyi tasfiye edemeyeceği anlaşılacaktır. Amerikan işgali nedeniyle Irak'a müdahale edemeyen bazı komşu ülkeler de, işgalin sona ermesiyle Irak içi ve bölgesel dengeleri yeniden oluşturma imkanı bulacaklardır.
Amerikan askerinin Irak'ı terketmesiyle birlikte Bağdat sokakları, Washington'la hesabı olanların hesaplaşma alanı olmaktan çıkacaktır.
Dilerseniz şimdi de, on maddeden oluşan Mekke Belgesi'nde yer alan bazı maddelere hep birlikte bir göz atalım:
"İki mezhep (Sünnilik ve Şiilik) arasında görülen anlaşmazlık, nerede görülürse görülsün, bakış açısı ve yorumlama farklılığıdır. İmanın asıllarında ve İslam'ın rükünlerinde bir anlaşmazlık değildir."
Bu değerlendirme, bilimsel ve gerçeği yansıtan bir değerlendirme değildir. Her iki mezhebin mensupları da çok iyi bilmektedir ki, iki mezhep arasında "imanın asılları ve İslam'ın rükünleri" ile ilgili bazı konularda köklü anlaşmazlıklar vardır. Yeri olmadığı için bunların ayrıntılarına girmeyeceğim. Sorunu yok saymak ve görmezden gelmek, maalesef gerçekte onu ortadan kaldırmıyor.
"Sünni ve Şii Müslümanlar, Irak'ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak ve halkının özgür iradesinin gerçekleşmesini sağlamak için birlikte hareket etmelidirler. Askeri, ekonomik ve siyasi güçlerinin inşasına katkıda bulunmalı, işgalin sona ermesi ve Irak'ın Arap, İslam ve insan kültür ve uygarlığındaki rolünü yeniden kazanması için çalışmalıdırlar."
Irak'ın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü" Halkın özgür iradesi" Bunlar dini literatürden daha çok siyasi literatürün kavramlarındandır.
Irak'ın toprak bütünlüğüne vurgu yapan bu 10. madde, federasyon ve hatta Irak'tan bağımsızlık isteyenlerin, Barzani ve El-Hekim ailelerinin hiç hoşuna gitmeyecektir.
Son olarak bu maddede Irak'ın Arap, İslam ve insan kültür ve uygarlığındaki rolünden bahsedilirken, tek kelimeyle de olsa Kürt kimliğine değinilmemiştir.
Dolayısıyla, artık Arap dünyasının bir parçası olmak istemeyen Kürtlerin bu belgeyi kabul etmeleri mümkün değildir.
Kısacası; sorunun ana kaynağına çözüm bulunmadıkça, daha önceki iyi niyetli girişimler gibi Mekke Belgesi de bir süre sonra tarih olup gidecektir.
§§§§
Değerli okuyucularımın Ramazan bayramını kutlar, sıhhat ve afiyette daha nice bayramlara kavuşmalarını dilerim.
saafonline.com