Peygamberimizin döneminde Bizans ile İran arasında bir savaş olmuştu. Bu savaşta Bizans mağlup olunca, Müslümanlar çok üzüldü. Çünkü Bizans kitap ehli olmasına rağmen, İran Mecusi idi. Rabbimiz Rum Suresini indirmiş ve yakın bir zamanda Bizans’ın galip geleceğini müjdelemiş ve Müslümanlar bu habere çok sevinmişlerdi. (Bakınız Rum Suresi:2-5)
Yine önümüzdeki imtihan, dünya Müslüman kardeşlerimizin tamamını ilgilendiren bir imtihandır. İmtihan kaybedilirse milyarca Müslüman üzülecek, milyarlarca insan ise sevinecektir.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim 42)
1916 yılının Edebiyat öğretmeni Hasan el Benna, Mısır’ın zalim yönetimine karşı bir avuç Müslümanla tavrını koymuş, daha sonra Seyyid Kutuplar, Halid İslamboliler, Mursiler, Firavun mantığına karşı sürekli mücadele etmişlerdir. Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Mursi ve 106 Müslüman önder, Sisi yönetimi tarafından idama mahkûm edilmişti. Yedi Haziran’ı dört gözle bekleyen bu yiğit Müslümanların üzülmesini kim ister ki?
22 Mayıs 2015 Cuma günü, Saat 13-14 arasında Sudan Hartum’da Üsame bin Ladin’in yaptırdığı Şehid Mescidi’nde dinlediğim cuma hutbesinin özetini sunuyorum sizlere. Mescid-i Şehid Camii’nde İsam Beşir isimli imamın bir saatlik Cuma hutbesinden Türkçe’ye tercüme ettiğimiz bazı bölümlerini, Afrikalı bir âlimin Türkiye’ye bakış açısını özetlemesi için paylaşmak istiyorum: “Nerede İslam halifesi Abdülhamid? Nerede Osmanlı İmparatorluğu? Neden yıkıldı Osmanlı ve hilafet neden düştü? Yetmiş İslam ülkesinin bugün halifesi bulunmamaktadır. Çünkü Abdülhamid İsrail’in Filistin’de devlet kurmasına izin vermedi. Bundan dolayı Osmanlı paramparça edildi. Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu, hüküm sürdüğü topraklarda bugün kırk dokuz farklı devlet kuruldu. Koca Osmanlı sadece Anadolu’da kaldı. Bununla da yetinilmedi. Yapılan inkılâplarla Anadolu’daki Türkler; İslam’dan, kültürlerinden ve Arap Müslümanlarından uzaklaştırıldılar. Başörtüsü yasaklandı, ezanlar Türkçe okutuldu. Recep Tayyip Erdoğan yaklaşık on yıldır bu zararları telafi etmek için çalışıyor. Daha birkaç sene öncesine kadar Türkiye’de kamu alanında başörtüsü yasaktı. Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkardığı kanunla iki yıl öncesinde başörtüsü serbest bırakıldı. Mursi bugün nerede? Yirmi milyon kişinin oy kullanıp seçtiği Mursi neden hapiste? Çünkü dün Abdülhamid İsrail için bir tehditti; bugün Mursi aynı şekilde İsrail için bir tehdittir. Mursi’yi yıkmak için elbette Türkiye’deki Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu partiyi dışlamak istiyorlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Müslümanlara, Mescid-i Aksa’da namaz kılmayı tavsiye etmiştir. O yüzden Filistin davası sadece Filistinlilerin değil, bütün Müslümanların davasıdır. Bu bakımdan 7 Haziran Türkiye’deki Müslümanların tarihi süreçteki en büyük imtihanı olacaktır.”
Ve şimdi sırada, Yusuf Karadavi’nin mesajında. Senelerce Türkiyeli Müslüman gençliğin zevkle eserlerini okuduğu güzel insan şöyle diyor:Çok sevdiğim ve beni seven yüce Türkiye halkına sesleniyorum. Türkiye halkı son yıllarda farklı alanlarda kalkınmayı beraberinde getiren büyük bir sınav verdi ve başardı. Bu yoldaki başarının, İslam ümmetine hayırlar getirmesini umuyorum.
Ülkesinin ve halkının yararı doğrultusunda, doğru bildiği kimseye oy vermek, dini bir farizadır. Kur’an bize bu yönde talimat vermiştir. Oy kullanma noktasında, kalbinin sesini dinlemeyerek ve Allah’tan korkmadan seçimlerde ehil olmayan kişilere oy kullanmak, tanıklık etmek Allah’ın verdiği yetkiye ihanet etmektir. İktidarda olan mevcut hükümet, özgürlük arayışı içerisinde olan halkını İslami ve tarihi değerleriyle buluşturdu. Ekonomi ve kültür alanında gelişmeler göstererek, komşu ülkeleriyle kurduğu ilişkileri geliştirdi ve böylece Türkiye’yi son yıllarda dünyada önemli bir noktaya taşıdı. Tüm dünyadaki Müslümanlar, kendilerini savunan güçlü bir ses olmasından ötürü duyduğu mutluluğu dile getirmelidir…”
Şu acı gerçeği bir daha hatırlatıyor ve imtihan edileceğimiz 7 Haziran Pazar gününde icra edilecek vazife ile ve vicdanlarınızla sizi baş başa bırakıyoruz. Elbette akıbet muttakilerindir.
Laik, kitap ve sünnete aykırı birtakım kanun ve kuralların da cebri olarak uygulandığı bir ülkede yaşayan müminler, elbette mecbur kalmadıkça İslam’a aykırı kuralları uygulamayacaklardır. Mecbur kaldıkları durumlarda ise İslam’ın kurallarını terk ettikleri ve başkalarını bunların yerine koydukları için değil, mecbur kaldıkları için uygulayacaklardır. Burada mecbur kalmaktan maksat, uygulamadıkları takdirde zarara uğramak, sıkıntıya düşmek, başka inanç ve hayat tarzı sahipleri karşısında zayıf düşmek, zaman içinde erimek, bozulmak, yok olmaktır. Bugünkü oy vermeler, laik sistemi onaylamak ve Daru’n Nedveyi meşrulaştırmak anlamına gelir, demek, kolumuzdaki saatin akrep ve yelkovanını şehir meydanındaki saate monte etmek gibi yanlıştır ve abestir. Daru’n Nedve, ilkel bir toplumda, 40’ını aşmış birtakım elitlerin oluşturduğu oligarşik bir yapıdır. Halkın seçimi söz konusu değildir ve bundan dolayı da kamu hukuku tecelli etmemektedir( Hayrettin Karaman).
Her şeye rağmen, biz Müslümanlar seferle sorumluyuz. Zafer Rabbimize aittir. 7 Haziran gününün İslam âleminde ve ülkemizde hayırlara vesile olmasını diler, cümlenize selam ve hürmetler sunarım.
yeniakit