“Nefret dolu bakış”larda sembolleşen Paralel ruh yapısı!

Hasan Karakaya

Daha önce de yazmıştım... 

“Elâlem otel kapatır, pavyon kapatır, biz mahkeme kapattık” demiştim ya, yine öyle oldu...

Dün Yazı İşleri Müdürümüz ve yazarımız Ali İhsan Karahasanoğlu ile birlikte “Bakırköy Adliyesi’nde” idik... 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “duruşma salonu”nun kapısındaki “liste”de, sadece “Akit” vardı.

Anlayacağınız;

Dün “duruşması” yapılan “11 dâvâ”nın “sanık”ları, sadece “Akit mensupları”ydı..

Bir dâvâdan, diğerine girdik çıktık... Yaklaşık “3 saat” boyunca “sadece biz yargılandık.”

Hayır, “şikâyetçi” değiliz...

DÜŞMANA BAKAR GİBİ!

Yalnız, bir görüntü; beni fazlasıyla üzdü ve canımın sıkılmasına yol açtı.

Duruşma salonunda bir “hanım” vardı... “Başörtülü”ydü... İlk önce kim olduğunu anlayamamış, hatta, büyük bir “saflık”la; “Akit lehinde tanıklık”  yapmak üzere geldiğini filân düşünmüştüm...

Çok safız ya!..

Yüzüne bakınca, bir “terslik” olduğunu farkettim... Çünkü bu “başörtülü” hanım; bizlere“dostça” değil, “düşmanca” bakıyordu... Gözlerinden, adeta “kin ve öfke” fışkırıyordu...“Sevimli” değil, “agresif ve itici”ydi!..

“Allah, Allah” dedim;

Yayın hayatına atıldığı ilk günden beri “başörtüsü”nün mücadelesini veren, “başörtülülerin haklarını savunan” bir gazetenin mensuplarına karşı “düşmanca” bakan bu “başörtülü hanım”ın derdi neydi?..

Niye “düşmanca” bakıyordu?..

Niye “öfkeli”ydi?..

Niye “agresif”ti?..

Oysa ben, “başörtülü bir hanım” gördüğümde, ona “kardeşim” veya “ablam” gözüyle bakar, kendimi onlara “yakın” hisseder, sahiplenirim...

Öyle ya;

Hiçbir şeyim olmasalar bile, nihayetinde “din kardeşlerim”dir!..

Ama, bu hanım; bir “ağabey”ine değil, “düşman”ına bakar gibi bakıyordu bizlere!.. Suratından“nefret” fışkırıyordu!..

İfademi verip dışarı çıktıktan sonra, Yazı İşleri Müdürümüz Ali İhsan Karahasanoğlu kardeşime sordum; “Bu hanım kim ve bize niye düşmanca bakıyordu?”

Ali İhsan kardeşim dedi ki;

“Cemaatci bir öğretmen!”

Meğer, bir okulda “Müdür Yardımcısı” iken; “Paralel’in propagandası”nı yaptığı için onun“aleyhinde” haber yapmışız!.. Haber üzerine de “Müdür Yardımcılığı” görevinden alınmış!..

Bizden “dâvâcı” olmuş...

Onun için gelmiş mahkemeye...

Tamam, şimdi anlaşıldı...

“öfke”nin, o “agresif”liğin, o “itici”liğin, o “düşmanca bakış”ın sebebi şimdi anlaşıldı.

Her şey bir yana da;

“bakış”ları hiç unutamam!..

Doğrusunu söylemek gerekirse;

“Başörtülü bir hanım”a hiç de yakışmayan bir “öfke”ydi, gördüğüm...

Bu tablo; “Paralel Yapı”nın, düne kadar “kardeş” olanları, birbirlerine nasıl “düşman” ettiğinin en canlı örneğidir.

Neredeeen, nereye?..

Vah Müslümanlar vah!

Gerçekten çok üzüldüm...

ÜSKÜDAR’DA CAMİ DÜŞMANLIĞI!

“Kendilerinden olmayan” insanlara “düşmanca” bakan, keşke sadece o “başörtülü” hanım olsaydı!..

Dünkü Akit’te de okuduğunuz gibi; Zaman ve Bugün gazeteleri de, “Cemaat” mensuplarının“nereden nereye” geldiğini, çarpıcı şekilde gözler önüne seriyordu...

Düşünebiliyor musunuz;

Düne kadar “dini bir cemaat” olduklarını iddia eden, “himmet” toplayan, “Kurban ve Peygamber Kurbanı” diyerek gariban Müslümanlara “pamuk eller cebe” diyen “Dini Cemaat”(!)in gazeteleri Zaman ve Bugün, dini hassasiyetleri bir yana bırakıp, tıpkı “Geziciler”gibi, bir anda “çevreci” oluverdi!..

Olayı biliyorsunuz...

Üsküdar Belediyesi, Validebağ Korusu’nun “tamamen beton” kısmında bir “cami” yapmak ister...

Yapılmak istenen “cami”ye;

“Saniyede beş bebek, Prima ile bezleniyor. Günde 60 bin kişi bizim şampuanlarla yıkanıyor. Günde 2.5 milyon kişi İpana ile dişlerini fırçalıyor. Saatte 10 ton çamaşır bizim ürünlerle temizleniyor!” diyen, yani “kimyasal ağırlıklı temizlik malzemeleri” üretip pazarlayarak “çevreyi katleden” bir “ABD şirketi”nin Türkiye temsilcisi olan Hayrünnisa Aligil adlı bir kadın ve etrafına topladığı birkaç “Gezici” karşı çıkar... Giderler “cami” yapılacak alana, burada; “Cami istemiyoruz!” diye gösteri yapıp, höykürürler!..

Bu “protesto”yu organize eden kim?.. Adı Hayrünnisa Aligil!.. Peki, kim bu kadın?.. Sattıkları“kimyasal ürün”lerle, hem “çevre”yi, hem de “insan”ları zehirleyen “Amerikan şirketi”nin Türkiye temsilcisi!..

Şu işe bakın; hem “çevre”yi zehirliyorlar, “yeşil”i öldürüyorlar, hem de “yeşilcilik” taslıyorlar!..

Demek ki;

Mesele “çevre” ve “yeşil alan” değil, mesele “cami” düşmanlığı!..

PARALEL’DEN CAMİYE KÖSTEK!

İşte,  “cami düşmanı” bu “Gezici güruh”un protesto gösterisine “en büyük destek” kimden geldi biliyor musunuz?..

Zaman ve Bugün’den!..

“Cami alanında gösteri” yapan güruha; Zaman ve Bugün gazeteleri tarafından “Validebağ Korusu’na şafak baskını!.. Halk, Validebağ Korusu’na koştu!.. Şafak baskını!”başlıklı haberle destek verildi, iyi mi?..

Söyleyin Allah aşkına;

Zaman ve Bugün’ün bu haberleri, “çevreye destek” için midir, yoksa “camiye köstek” için midir?..

O gösterinin; “cami düşmanları” tarafından organize edildiğini bile bile bu başlıkları attılar ya, pes!.. Sırf “AK Parti’ye muhalefet” etmek için, sonunda “cami düşmanları”na da çanak tuttular ya, pes!..

Acırım, acırım da;

“Cemaat tabanı”na acırım!..

Nereden başladılar, niçin başladılar, 40 yıl sonra bugün nereye savruldular, anlasınlar artık!..

37. MADDE TOPLANTISI

Cemaat tabanı, bundan sonra da “gözlerini kapatmaya, kulaklarını tıkamaya” devam eder mi, etmez mi bilmem ama, “Cemaat’in üst katmanları”nda var olan “çeteleşme” faaliyetleri büyük bir “gizlilik” içinde hızla devam ediyor!..

Hâlâ “devlete sızma, bürokrasiyi ele geçirme” çabası içindeler!..

Haa, bu arada;

“Tuzluk Partisi” kurma yönündeki faaliyetlerini hiç saymıyorum... Kursunlar “parti”lerini, alsınlar boylarının ölçüsünü!.. Bu arada, millet de “kaç okka” olduklarını anlar!..

Benim bahsettiğim faaliyetler, “gizli” olanları... Bugünkü Akit’in manşetinde, Murat Alan imzalı haberde de okuyacağınız gibi; “Paralelci Abi”ler, “Şikago’da gizli toplantı” yapmışlar!..

Haberin özü şu:

“17-25 Aralık darbe operasyonları sonrası Emniyet ve Yargı içindeki uzantıları önemli ölçüde tasfiye edilen paralel örgütün şeytani planı deşifre oldu... Bürokrasi içerisine sızmış hücre elemanları vasıtasıyla operasyonel düzenleme ve değişiklikle ilgili anlık bilgi sahibi olup buna göre pozisyon belirleyen Paralel Çete’nin; ABD’de dar kapsamlı bir yeniden yapılanma toplantısı yaptığı tespit edildi. İç Güvenlik Reform Paketi’nde, mülki idarecilerin il emniyet müdürü olabilmesinin önünü açan bir düzenleme üzerinde çalışıldığı bilgisini edinen ve planlamasını buna göre yapma kararı alan örgütün, toplantıda ilgili düzenlemenin lehlerine kullanılmasında mutabık kaldığı öğrenildi... Türkiye’den de 3 ismin katıldığı toplantıda, yeni İç Güvenlik Reform Paketi’nde yer alması beklenilen maddelerin masaya yatırıldığı, sızdırılan taslakta yer alan 37. maddenin 1. fıkrasına ilişkin düzenleme üzerinde yoğunlaşıldığı kaydedildi. Büyük bölümü merkezde olan yüzlerce vali, vali yardımcısı ve kaymakamın kripto paralelci olduğu, ilgili madde ile bu valilerin il emniyet müdürlüklerirne atanmasının sağlanacağı öne sürüldü.”

EFKAN BEY NE YAPACAK?

İşte bu haber üzerinde; “Paralel ile mücadelede samimiyet ve kararlılığından” zerrece şüphe etmediğim, hatta bu mücadeleden dolayı “Paralel Çete’nin en baş hedeflerinden biri” haline geldiğini iyi bildiğim İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın hassasiyetle duracağına inanıyorum...

Sayın Efkan Âlâ’nın, “Paralel çeteleşme”yi yaygınlaştıracak “37. madde” üzerinde “yeni bir durum değerlendirmesi” yapacağını,“samimi niyetini yeniden gözden geçireceğini” umuyorum!..

Aksi halde; Paralel’le mücadelede“telâfisi imkânsız” gedikler açılabilir!..

Zira, “pusuda” bekliyorlar!..

PARALELCİ ŞUBE MÜDÜRÜ!

Söz Efkan Âlâ’dan açılmışken, kendisine “samimi bir uyarı”da daha bulunmak istiyorum.

Hani, Murat Alan’ın haberinde “Kripto Valiler”den söz ediliyor ya, işte onlardan biri hakkında, küçük bir anekdot aktarmak istiyorum...

Bahsettiğim “Kripto Paralelci”, daha önce “Ordu”da “Vali Yardımcısı”olarak görev yapıyordu...

Bu zat, daha sonra, her nasıl olmuşsa olmuş, “İçişleri Bakanlığı Atama Şube Müdürlüğü”ne atanmış!.. Halen bu görevde!.. Dolayısıyla, “polis atamaları”nı o zat yapıyor!..

İşte bu zat;

Geçenlerde, “bir yakını”na para göndermiş!.. “25-30 bin lira”civarındaki para adrese ulaştıktan sonra, yakınına telefon etmiş;

“Aldığınız paraya hiç dokunmadan, götürün Bank Asya’ya yatırın!”

Niye “yakını vasıtasıyla” yatırıyor parayı?.. Çünkü, doğrudan “kendisi” yatırsa, deşifre olabilir, açığa çıkabilir!..

Sayın Efkan Alâ’nın bu olayı araştıracağından ve gerekeni yapacağından şüphem yok!..

Ama benim asıl demek istediğim; bu tür “Kripto Paralel”lerin çok olduğuna dikkat çekmek!..

Sayın Bakan’ın “37. madde ısrarı”nı çok yi anlıyorum ama bu yasanın “Kripto Paralel’lerin kadrolaşması”nı hızlandırmasından ve “Paralel’le mücadeleye el Fatiha” dedirtmesinden korkuyorum!..

Yaparlar mı, yaparlar!..

Dün, mahkeme salonunda gördüğüm “başörtülü” hanımın “nefret dolu bakış”larını gördükten sonra; bunların her şeyi yapabileceğini bir defa daha anladım!..

“Sevgi” değil, “nefret” dolular!..

******************************************************************

Bırakın “kedi biti”ni, siz asıl “insan biti”ne bakın!

Okurlarım sürekli “telefon” edip, “mail” gönderiyor... Diyorlar ki; “Kur’an-ı Kerim’i çiğneyen ve bunu internette paylaşma cür’eti gösteren Gülbeyaz Atik isimli kadına haddini bildiren bir yazı yazmayacak mısın?”

Ne yazayım?.. “Allah belâsını versin!” desem, fayda eder mi?.. Kadın bir “ateist”; kadın,“Allah’a inanmıyor” ki; başına gelecek “belâ”nın farkına varsın!..

Twitter hesabındaki adı “Kedi Biti” imiş!.. Bu ülkenin, “bitlerle mücadele”yi bitirdiğini sanıyordum... Eskiden, “bitli saç”lar gazla yıkanır, “bitli ev”ler ilâçlanır, “bitli elbise”ler ise“ateş”e atılıp, yakılırdı!.. Ama görüyorum ki; şimdi de “Kedi Biti” peydah olmuş!..

“Bit” bitliğini, “it” itliğini elbette yapacak!.. “Kedi bitleri” de; “insan”lara, onların “kutsallarına, kitaplarına ve inançlarına” bulaştığında, “ilaçlama ekipleri” herhalde devreye girecektir!..

Siz; “Kur’an düşmanlığı” yapan Gülbeyaz Atik gibi “kedi bitleri”ni bırakın da, “Validebağ Korusu’nda yapılacak camiye düşmanlık” eden “güruh”a yayınlarıyla destek veren“Müslümanlık iddiasındaki Abi’ler”in çıkardığı “gazetelere” bakın!..

“Kedi Biti” ile mücadele kolay!.. 

Zor olanı, “insan biti” ile mücadele!..

Zira; 

Bir “kanser tümörü” gibi bütün bedeni sarmışlar!

yeniakit