-Sıfır sorun yok.
-Soft Power (yumuşak güç) yok.
-İran'la ilişkiler sorunlu ve sorun azalmıyor, artıyor.
-Suriye ile kankavari ilişkiler gitti, yerine en başat karşıtlığı Türkiye'nin sergilediği bir "Esed'siz Suriye" profili aldı.
-Irak'ta merkezi yönetimle ilişkiler, "düşman ülke" diye nitelenecek bir karşıtlığa dönüştü.
-Türkiye, ısrarla mezhebi ve etnik farklılaşmadan uzak bir çizgi üzerinde yürümek isterken, mezhep farklılaşmasının tarafı gibi bir kamplaşma içine sürüklendi. Türkiye, Suudi Arabistan, Katar bir yanda, İran, Bağdat, Şam bir yanda gibi bir görüntü oluştu.
-Küresel odakların tavrı da karmakarışık.
Çin ve Rusya, Esed'i kolluyor, İran'la yan yana düşüyor gözüküyor.
Amerika, Avrupa, İsrail, Esed'e ve öteki bloklaşmaya karşıymış gibi dursa da, Esed'siz ve İslamcılar'ın şekillendireceği bir Suriye'ye oynamakta da tereddüt, hatta karşıtlık içinde ikircikli bir tavır sergiliyor. O yüzden, "Acaba Amerika ve İsrail ile İran'ın Suriye politikaları ne kadar farklı" sorusu, çok anlamsız gözükmüyor.
Türkiye'nin inisiyatifi var mı?
Bunların tamamı, Türkiye'nin seçerek geliştirdiği durum değil.
AK Parti'nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Taraf'taki mülakatında, çok çarpıcı değerlendirmeler yapıyor ve öz olarak "Ortadoğu'daki kaygan zemin"e işaret ediyor.
Çin gezisi sırasında Sayın Başbakan'a sormuştum:
"-Suriye'nin bu hale geleceğini öngörmüş müydünüz" diye...
Irak'ı, el bebek gül bebek oluşturduğumuzu düşünüyorduk ama Bağdat'la ilişkiler hiç hesaplanamayan bir noktaya geldi. Şimdi ya Maliki'nin de -tıpkı Esed gibi- devrilmesi gerekiyor ya da Irak'ta, Sünni ve Kürt koalisyonunun oluşturduğu ayrı bir coğrafi yapılanma içine girilmesi...
Bu muydu hesaplanan Irak için?
Kesinlikle bu değildi. Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünü olmazsa olmaz görmüştü.
Ya Suriye de bölünme noktasına doğru giderse?
Bölünmüş bir Irak ve bölünmüş bir Suriye Türkiye için ne demektir, daha genel anlamda Ortadoğu için ne demektir?
Kaygan zemin uyarısı
Diyor ki Yaşar Yakış:
"Esed rejiminin yerine konacak yönetim hazırlanmadan Esed giderse Suriye bölünür. Irak da bölünürse, o zaman Kürtler'in birleşmeleri doğaldır."
Türkiye'nin de öngördüğü bu mudur?
Türkiye'nin Barzani ile, Haşimi ile birliktelikte öngördüğü gelecek nedir?
Yaşar Yakış diyor ki:
"Arap ülkelerinde en uzun görev yapmış bir diplomat olarak şunu söylüyorum. Ortadoğu kaygan bir zemindir. Arap Baharı bölgeyi daha da kaygan hale getirdi. Bir şey yaparken ayağınızın kayma ihtimali arttı. Devlet politikaları açısından ince ayar daha önemli hâle geldi. Suriye stratejik önemi nedeniyle öteki ülkelere nazaran Türkiye için çok daha kaygan bir zemin. Ayrıca Türkiye Araplar'la birlikte hareket etse de, Arap'ın Arap'a yaptığı unutulur da Türk'ün Arap'a yaptığı unutulmaz. Suriyeliler Arap kardeşlerini affeder ama Türkiye'yi affetmez!"
Ben, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın, barış içinde bir Ortadoğu için çırpındığına inanıyorum. Türkiye'nin ilgilenmemesi de söz konusu olamaz. Ama zor ve bir yığın çıkarın mücadele ettiği bir coğrafya ile iç içe olduğumuz da bir gerçek.
Buna bir de, birlikte politika üretmeyi planladığınız odakların çeşitli hesaplarla ataleti tercih etmesini eklerseniz, ateş topu elinizde kalıyor.
...
Burada Türkiye'nin zorluğu ortada. Peki İran neyi planlıyor? İran, "Irak'ta ve Suriye'de, "Şii hakimiyeti" gerçekleşir, biz de muradımıza ereriz" gibi mi bakıyor olan bitene? Bence büyük yanılgı. Çünkü bu coğrafyada kartların daha pek çok kere karılacağı kesin. İran'ın Türkiye'nin dostluğunu arayacağı da...
bugün