Neşeli Müslümanlar ışık saçıyor

Hakan Albayrak

Müslüman olan Güney Koreli meşhur Youtuber Jay Kim (Şimdi Davud Kim), Ankara Ekspresi’ne verdiği mülakatta, Endonezya ve Tunus ziyaretlerinde tanıdığı Müslümanların güleryüzünden etkilendiğini ve hidayet sürecinin öyle başladığını anlatmıştı.

 

Hatırlayalım:

 

İki ülkede de fark ettiğim ilk şey insanların sürekli gülümsemesi ve çok kibar olmasıydı. Kore’den çok farklıydı. Biz tanımadığımız insanlara genelde gülümsemeyiz, ama bu ülkelerde beni gören herkes gülümseyerek selam veriyor ve benimle konuşuyordu. O zaman ‘Demek ki Müslümanlar medyada gösterilenden farklı’ diye düşünmeye başladım. Sonrasında ‘Biraz araştırma yapsam iyi olur’ diye de düşündüm… İlk başlarda İslam’la alakalı sadece kültür, yemek, adet gibi şeyleri merak ediyordum. Ne yapacağımı bilmediğim ve sürekli hayatın anlamıyla ilgili sorular sorduğum bir dönemdi. Kim olduğum, nerden gelip nereye gittiğimle ilgili sorular. Bu sorularıma cevap bulamadığım için bunalıyordum… Müslümanlarla muhatap oldukça ‘Bu insanlarda bende olmayan bir şey var’, ‘Bu insanlar neden bu kadar mutlu?’ gibi şeyler düşünüp yavaş yavaş İslam’la ilgili de derin düşünmeye başladım…

 

Kısacası, medyanın etkisiyle Müslümanları öcü zanneden Jay Kim Endonezya ve Tunus’ta tanıştığı Müslümanların yüzlerinde açan güller karşısında önce neye uğradığını şaşırdı, sonra o güllerin peşine takıldı, kendi mutsuzluğu ile yüzleşti ve İslam’a giden yola girdi…

 

1 milyondan fazla takipçisi olan Davud Kim kardeşimiz, Youtube kanalında artık daha ziyade İslam ile alâkalı programlar yapıyor. İslam dairesine güleryüz kapısından girdiği için olsa gerek, gayet neşeli programlar bunlar.

 

2 Mayıs’taki programında başka bir Koreli mühtediyi ağırladı. Dört yıldır Müslüman olan 24 yaşındaki üniversite öğrencisi Zehra’yı (Eski ismini bilmiyoruz. Söylemiyor.)

 

Zehra’ya ilk soru: “Nasılsın?”

 

Zehra’nın cevabı: “Çok açım.”

 

E oruç tabii…

 

Tatlı tatlı gülüyorlar ve sonra lafı hiç uzatmadan konuya giriyorlar:

 

Davud Kim, Zehra’ya, İslam’la nasıl tanıştığını soruyor.  

 

Zehra anlatıyor:

 

Yabancılara gönüllü olarak Korece öğretiyordum. Pakistanlı bir kızla arkadaş olduk. O zamanlar bir sürü mevzudan dolayı stresliydim. Ama bu arkadaş sürekli gülümsüyordu. Hep gülümsüyordu, hep mutluydu. Parası ve doğru dürüst yiyeceği olmasa da hep mutluydu. Durmadan gülümsüyordu. Suratımı ekşiterek sordum: ‘Baksana, sen niye böyle mutlusun?’ Bir Koreli olarak anlayamıyordum yani. Biz parayı, sınav sonuçlarını filan çok dert ederiz. Elinde avucunda hiçbir şey yokken o nasıl böyle mutlu olabiliyordu? Nedenini sorunca, “Kur’an’ı oku” dedi. Aynen böyle dedi; direkt. Başka bir dinin kitabı olduğu için başlarda pek ilham verici gelmedi, ama okudukça etkilendim ve sonra öyle bir an geldi ki “Bu hakikat” dedim ve şaşırtıcı bir şekilde inanmaya başladım. Buna “Allah’ın rehberliği” diyorum. Allah beni doğru yola sevk etti. İşte böyle iman ettim. Mucize gibi bir şey. Pakistanlı arkadaşım bana “Kur’an’ı oku”dan başka hiçbir şey dememişti. Ben de okudum ve Kur’an kalbime işledi.

 

Yine güleryüze; tevekkülden mütevellit mutluluğa ve neşeye; “pozitif enerji” derler ya, işte ona dayanan bir hidayet hikâyesi.

 

“Müslüman = güleryüz” ne güzel bir imajdır Yâ Rabbî!

 

Böyle olalım.

 

Bu dünyanın derdi bitmez; kendimizi koyuvermeyelim, şükür ve tevekkülü kuşanalım, mümkün mertebe muhabbet ehli olalım ve insanlara gülümseyelim arkadaşlar.

 

Allahu ekber ve lillahi'l hamd.