Bizim geleneğimizde “Kimera”ya benzer bir mahluktan söz edilir. Bu “Nesnas” ya da “Nasnas” denen mahluk. Mesela Osmanlı’da ayetlerde ve hadislerde kız çocuklarla ilgili müjdelerden yola çıkarak, “kız annesi kadına kötü davranan kişi” için “Vesvese veren Şeytanla dostluk kuran mahluk” anlamında “Nesnâs-ı enîsü’l-vesvâs” denir. Nesnas bir başka anlamda da “Maymunlaşan insan” ya da “insanı taklit eden maymun” anlamına gelir ki, Kur’an kaynağında bu cumartesi yasağını ihlal ettiği için “aşağılık maymunlara dönüştürülen Beni İsrailoğullarından ebter bir topluluk”a gönderme yapılır. Tereddi sonucu özüne yabancılaşan mahlukların soyunun kesileceğine dair de burada bir işaret vardır.
Şüphesiz ki, insan kendi türünün ilk örneğidir ve diğer türler için de olduğu gibi tekamülü kendi içinde olmuştur. Maden, bitkiler ve hayvanlar arasında da bu anlamda yaratılıştan kaynaklanan nisbi olarak benzerlik ve yakınlıklara dayalı bir hiyerarşi vardır. İnsan, ruh, akıl, nefs ve can olarak 4 asli cevherden oluşur. Ruh, akıl ve nefs olarak farklıdır, can olarak saçımız bitkiye ya da kanımız diğer hayvanların kanına şeklen benzese de ayniyet ifade etmez. İnsan kanında, kemiğinde demir de var kalsiyum da ve daha birçok mineral. Su var, vitamin, hormon, enzim daha birçok şey var, havadan sudan, topraktan, bitkiden, hayvandan. Şimdi birileri bunu dönüştürmek istiyor.
Bazı alimler yarı insan yarı hayvan bir mahluktan da söz ederler. Bazıları ise Darvin’in hayvanlar arasında insana geçiş formu olarak ifade ettiği Orangutan / Goril cinsi maymunlar için de “Nesnas” adını kullananlar olmuştur. Batıda hayvandan insana geçiş formu olarak tanımlanan mahluk, İslam’da insandan hayvana dönüşen mahluklar için kullanılmaktadır.
Bakın, Kurban Bayramına günler kala, AK Parti tarafından “Hayvan hakları” ile ilgili bir yasa tasarısının imzaya açılması dikkat çekici. İşin bir çevreci yanı var, yok değil. Bill Gates konuyu büyük baş hayvan çiftliklerine getirip meseleyi iklim değişikliği ile de ilişkilendiriyor. Elbette işin dini, ahlaki, vijdani bir boyutu da var. Ama birileri her zaman olduğu gibi, altın tas içinde sunduğu bala ağu katıyor. Bir yandan “Hayvan hakları” derken, öte yandan “Sentetik et”i dayatıyor. Gıda olarak bitki ve hayvanlar üzerinden TransHumanizm’e yol aralıyorlar. İşte bizimkilerin görmedikleri, görmek istemedikleri hadise bu. Oysa adamlar bunu davul çalarak yapıyorlar.
“Hayvan hakları yasası” deyince kulağa hoş geliyor. Daha önce de kadın hakları diye geldiler, ama içinden LGBT, Feminizm çıktı. Bu şekilde fasıl açmış oluyorlar. Sizi sisteme akredite ediyorlar. Bu işler hep böyledir. Ağuyu altın tas içre sunarlar. Darbeciler demokrasi davulu çalarak geliyorlar ya bu iş de öyle. Mesela ilk bakışta Neuralink ile hayvan hakları arasında bir ilişki kuramazsınız. 5G ile Starlink ve Chip arasında birilerinin ilişki kuramadığı, bunların farklı ve rakip sistemler olduğunu sanması gibi. Zaten bu kafaya biz 5G ile CoVID ilişkisini de anlatamadık. Çünkü adamlar anlamak istemiyor.
Elon Musk ve Bill Gates Chip teknolojisi üzerinde çalışıyorlar, bunu herkes biliyor. “Nesnelerarası iletişim” diye bir şeyden söz ediyorlar. Yani Chiplenmiş insan, Chiplenmiş hayvan ve bilgisayar. 5G üzerinden global network’e bağlandığınızda insan ve hayvan, bilgisayar gibi bir nesne’ye dönüşüyor. Hatta eşitleniyor. İnsan artık, DİN, AHLAK ve GELENEKten bağımsız bir BİREY’dir. Onun bir cinsiyeti de yoktur artık. Çünkü herkesin nüfus cüzdanına yazdıkları gibi o bir GENDER’dir. Cinsiyeti, yönelimi, deneyimleri ile kendi tercihidir ve değiştirilebilir.
Millet “atama” bekliyor, “istihdam” sözleri veriliyor, “işsizlik”ten yakınılıyor, ama kimse insansızlaştırılmaya çalışılan bu dünyanın derin gerçeğini görmek istemiyor. CoVID ya da 5G’nin bu süreçteki rolünü sorgulama gereği duymuyor sanki.
Eğitim yok ki öğretmen, okul olsun. Beyne kayıt yapıyor ve silebiliyorsunuz. Öğrenmenize gerek yok ki, network’ten o bilgiyi zihin kontrolü ile alıyorsunuz. İnsansız otomobiller başladı, bizim şoförlerin bu konuda ne yapacaklarını dert edinen bir oda, sendika, koop., bilim adamı, politikacı gördünüz mü, duydunuz mu! O maskeler bunların 5 duyusunu kapattı sanırım, görmüyorlar, duymuyorlar ve gidişatın yarın kendileri için neleri hazırladığını hissetmiyorlar bile. Maske, mesafe, musluk, aşı, HES kodu gidiyoruz. Bunların tedbir ve tedavisi aslında CoVID’den daha tehlikeli, en azından aynı zincirin halkaları hükmünde. Utanç verici bir durum bu! Aşağılık birtakım adamlar da insanların kanları, gözyaşları üzerinden kendilerine gelecek üretme çabasındalar. Allah onları iki cihanda da zelil etsin. Edecektir de. Vay onların haline! Bunlara CoVID ile İstanbul sözleşmesi, LGBT arasındaki bağı anlatamadık, hayvan hakları ile bağını nasıl anlatacağız?!. Ya biz şizofreniz, ya da bunlar akılsız, kör ve sağır!
Hatırlayın Elon Musk, maymunuyla bilgisayarda oyun oynadığını söylüyordu değil mi? Kimera neydi, Genomicler nasıl canlılardı. Ölümsüz “Üstün insan”ı üretmek için diğer canlıların üstün özellikli genlerini implant edeceklerdi ya, artık insan-hayvan ayırımının yavaş yavaş kaldırılması gerek. Bu yönde ilk adımı atıyorlar. Bunun 2. Adımı, 3. Adımı gelecek. CEDAW’ı hatırlayın, sonra İstanbul sözleşmesi, sonra Lanzarote ve bu süreçte daha birçok EK Protokol.
Onun için Hayvan Hakları Yasası, Kyato sonrası Paris İklim Konferansı, bütün bunlar Great Reset’e giden yolların parke taşları. Bu projeye alet olanlar ise kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşıyorlar. Ahir zamanla ilgili Resulullahın bir KELER uyarısı var. Bu DSÖ’cüler, bu FDA’cılar, KELER deliğinden girseler sanki o uyarıdaki gibi Bill’in adamları ve onların peşinden de milyonlarca insan aynı deliğe yönelecekler. Bill inananlarına diyor ki, “chip takacağız alzaymır hastaları, genetik hastalıklarının etkilerini sonlandıracağız. Hatta genetik kopyanızı alacağız, DNA zincirinizi ve hafızanızı kopyalayacağız ve sizi ölümsüzleştireceğiz. Zayıf yanlarınızı gen implantı ile daha güçlü hale getireceğiz. Evet size yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad ediyorlar. Siz çalışmayacaksınız, Humanoidler çalışacak. Tanrıyı modelliyoruz ve Onun yarattığından daha mükemmel bir şey yapacağız” diyor sanki, anlattıklarıyla! Ben de diyorum ki, bu “biz ıslah edicileriz” diyenler, “bozguncuların ta kendileri”. Onlar melek maskeli Şeytanlar. Cennet reklamı ile Cehennemi pazarlıyorlar! Hayat diye ölümü pazarladıkları gibi. Kendi seçtikleri dışında insansız bir dünya tasarlıyorlar. The Economist “sentetik biyolojinin vaadi” manşetini 2019’da yani “yeryüzü cenneti”ni kapak yapmış. Time ya da bu derginin kapaklarında verdikleri mesajlara bakıyor musunuz. Siber diktatörlüğe koşar adım gidiyoruz. Ya da dergi adıyla birlikte “Broadbandits / The surging cyberthreat from spies and crooks”, “Tech’s big dust-up”, Everything’ under control, Big government, liberty and the virus” yazın bakalım ne göreceksiniz.
Akıllı ev, akıllı şehirlerinizi bir el, patlatılmaya hazır bir bombaya dönüştürüyor, farkında değil birileri. Ferd olarak insan, aile, toplum, bir şehir halkı ya da ülke halkı ya da global köyün sakinlerinden herhangi bir topluluk artık hedefte. Dikkat! Büyük gözaltındasınız, şarkılar söyleyerek gittiğiniz yerde sizi geri dönüşü olmayan gözyaşları bekliyor olabilir. Fe eyne tezhebu! Bu gidiş nereye! Dikkat, dua ile belanızı istemeyin.
Selâm ve dua ile.