CHP, bir defa daha kurultaya gidiyor.
Şimdiden 4 aday var, ama bir değişiklik beklenmiyor. CHP feodal bir sistemle yönetilir. Genel Başkan ölmedikçe ya da kendi gitmedikçe onu yerinden oynatmak pek mümkün değildir..
36. Olağan Genel Kurulda CHP Genel Başkanlığına aday olanlar:Yalova milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, eski CHP İstanbul Ümraniye İlçe Başkanı Alparslan Çabuk.
Kongre gününe kadar başkaları da aday olabilir..
Ö. Öymen’in bir tesbiti var: “CHP’ye musallat olmuş bir hastalık var: Genel Başkan kaç genel ve yerel seçim kaybederse kaybetsin, CHP Genel Başkanlık koltuğunda oturmaya devam eder.” Bakın Baykal’ın gönderilip Kılıçdaroğlu’nun ge(tiri)lmesi, okyanus ötesinden servis edilen bir kasetle gerçekleştirildi. CHP’de her şey ters orantılıdır ve irrasyoneldir.. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi, güçsüzlüğü ve sosyolojik bir tabana sahip olmamasıdır. Ama işbaşında kalması, Kılıçdaroğlu’nun yerine kim gelirse gelsin, partide daha önemli bir rol üstlenir. Onun için diğerleri başkasının gelmesindense Kılıçdaroğlu’nun orada durmasına razı olmaktadırlar. Kılıçdaroğlu’nun gücü güçsüzlüğündedir.
“CHP niye hırçın, bu kadar saldırıyor” diyorlar. CHP’yi anlamak lazım. CHP’nin en iyi bildiği şey kavga çıkarmak. Bir yandan en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar, öte yandan eğer dışarıda birileri ile kavga etmeseler, kendi içlerinde kavgaya tutuşurlar. Onun için sürekli olarak dışarıda kavga edecek birilerini bulmaları gerek. Sonuçta kendileri dayak yiyecek, küçük düşecek olsalar da buna mecburlar.
CHP, Afrin operasyonu ile birlikte, kamuoyu nezdinde çok ağır bir darbe, bir yenilgi daha aldı.
Bu arada Erdoğan, Kaftancıoğlu’nun peşini bırakmıyor. Kendisine yönelik sözlerinden dolayı 700 bin TL’lik tazminat davası açtı.
Öte yandan, Kaftancıoğlu’nun sosyal mediada daha önce yaptığı paylaşımlar da tartışılmaya devam ediyor. Biliyorsunuz o mesajlarında terör örgütü PKK ve DHKP-C’nin propagandasını yaptığı anlaşılmıştı.
Kaftancıoğlu, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganına karşı çıktığı için de partinin ulusalcı, laikçi Kemalist kanadı hop oturup hop kalkıyor.
CHP ne yapsın, il başkanı yaptığı kadın CHP’nin kurucusu, varlık sebebi, sebebi hikmeti olan Mustafa Kemal’i eleştiriyor. PKK, HDP, PYD, DHKP-C propagandası yapıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun kocasının domuz eti ikramı paylaşımından şikayetçi, “Nereye gittiysem domuz eti ikramını soruyorlar” diyor.
Öte yandan, bir yandan Kılıçdaroğlu’nun partiyi Alevilere ve HDP’lilere teslim ettiği eleştirisi yapılırken, öte yandan birileri Bekaroğlu gibi bir ismin partinin üst yönetiminde yer almasını CHP’nin “dinci”lere teslim edilmesi olarak görüyor.
ÖSO›nun terör örgütü El Kaide’nin kolu olduğunu iddia eden CHP’li Öztürk Yılmaz ‹ın 15 Temmuz darbe girişiminden üç ay önce CIA ve İsrail ile görüştüğü ortaya çıktı.
CHP’li Eren Erdem, TSK’yla birlikte Zeytin Dalı Harekatı’na katılan ÖSO için ‘Kimdir bu it sürüsü’ ifadelerini kullandı.
Şimdi bu CHP mi, Afrin’i destekliyor. Afrin’i destekleyenler bu CHP’ye iyi gözle bakar mı?
CHP’lilerin aklı karışık. Bir bakıyorsunuz, bu Suriyeliler niye cephede değiller, bizim askerimizin orada ne işi var” diyorlar. “İşte Suriyeli askerler ÖSO çatısı altında savaşıyorlar” diyorsunuz, bizim eğitip, donattığımız, Suriye halkının kuva-yı milliye anlayışı ile örgütlendiği bu yapıya bir başka CHP’li çıkıyor “İt sürüsü” diyor.
Bu CHP mi, kuva-yı milliyenin devamı! Kuva-yı milliye 1. Mecliste kaldı. Lozan sonrası CHP, kuva-yı milliye ruhu ile savaştı. Kuva-yı milliye Hilafet ve saltanatın ihyası için savaşıyordu. 1. Meclisin açılışında temel inanç ve ruh buydu.
Bu CHP değil mi, hani şu Tabibler Birliği ve “aydın”(!)lar bildirisine destek veren. Kılıçdaroğlu açık açık Suriye topraklarında canını dişine takıp, ABD emperyalizminin taşeronluğuna soyunan terörist bir örgütle mücadele eden TSK’yı eleştiren ve bu mücadeleden vazgeçmeye çalışanlara sahip çıkmadı mı? CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğu yine provokatif bir dille TTB’ye sahip çıktı. O bildiriye imza koyanlar %100 ya CHP’li, ya HDP’li ya da İyi Partili..
Toplumda Afrin operasyonuna destek %80’in üstünde. %10’a yakın kişi operasyona karşı. Bunların kimler olduğunu biliyoruz. %10’a yakın bir kesim de görüşünü açıklamıyor ya da bilmiyor, bu konuda bir görüşü yok.
Aslında Kürtlerin büyük bir bölümü de, CHP’lilerin büyük bir bölümü de, Afrin operasyonuna destek veriyor..
CHP başlangıçta Afrin operasyonuna destek verir gibi yaptı ama durum ortada.
CHP ölmüş de ağlayanı yok. CHP kendini solcu diye takdim ediyor ama, artık solcu da değil. 6 ok’la da alakası yok CHP’nin!.. Cumhuriyetçi desen Cumhuriyetçi değil. O “Cumhuriyet” Partisi. “Cumhuriyet savcısı”, “Cumhuriyet Merkez Bankası” gibi bir şey. Cumhur “çoğunluk” demek. “Cumhuriyetçi” çoğunlukçu demek. Ama CHP artık “azınlıkçı” bir parti. Kendi de azınlık. Kemalist elitistlerden oluşan bir parti diyeceğim o da değil. CHP “devletçi” bir parti mi mesela. Devletçi mi kaldı memlekette. “Milliyetçi” desen, CHP ve milliyetçilik, ne alaka! “Laik” desen, ya da ideolojisini “resmi din” olarak gören bir parti “Laik” olsa ne yazar! Öyle değil mi, “Türk’ün dini Kemalizmdir”. F. Gülen’i peygamber seviyesine yükseltenler gibi, birileri de Mustafa Kemal’i adeta “Yarım ilah” kabul etmediği kaldı! “Halkçı” desen Halkçı değil, Halkın dini, kıyafeti, kültürü, geleneği, geçmişi ile sorunu olan bir parti “Halkçı” olabilir mi? Halkı, Anadolu insanını aşağılayan bir anlayışla Halkçılık arasında nasıl bir bağ kurulabilir ki! (Bkz. Nevzat Tandoğan’ın gözünde Anadolu insanı). Kala kala bir “İnkılapçılık” kaldı. CHP mi, inkılabçı. Türkiye’nin en muhafazakar partisi CHP.. Hâlâ onların hayalini, 19.YY sonunda kapitalizmin, komünizmin, faşizmin gölgesinde oluşan kavramlar ve kurumlar süslüyor..
Bu konu burada bitmeyecek, yarın da devam edelim.. Selâm ve dua ile..