Hariri dosyasıyla bağlantılı en küçük bir bilgi bile çok önemliydi. Çünkü; Büyük Ortadoğu Suikastleri'nin en önemlilerinden biriydi. Açıklanacak her bilgi, verilecek her isim, işaret edilecek her ülke, 11 Eylül'den bu yana, aslında son yirmi yılda, Pakistan'dan Sudan'a kadar uzanan kuşaktaki her işgalin, iç savaşın, kitle kıyamlarının, ABD ve müttefiklerinin yeni harita girişimlerinin şifrelerini çözecektir.
Yirmi yıllık süreç bitmiş değil. Geçmişte kalmış değil. Bugün aynen devam ediyor. Özellikle 2001 yılından bu yana, BOP suikastleri kapsamında Türkiye'de birilerinin hedef alınacağından duyduğumuz korku, söz konusu ölüm zincirini dikkatle izlememizin belki de en önemli gerekçesi oldu.
Nasrallah; 2006'daki Lübnan-İsrail savaşının 4. yıldönümünde bir konuşma yaptı. 2005 yılında Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'ye İsrail'in suikast yaptığına dair ellerinde kanıtlar olduğunu açıkladı. "Elimizde bilgiler var. İsrail'i Hariri suikastiyle suçluyoruz. 9 Ağustos'ta çok önemli bir sırrı açıklayacağım. Hariri suikastinin arkasındaki suçluları açığa çıkarma imkanına sahibiz" dedi. Söz konusu açıklama; Hariri suikasti için kurulan Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu'nun Hizbullah'a mensup bazı isimleri suikastten sorumlu tutacağına yönelik işaretlerden sonra geldi.
Dün, Nasrallah'ın açıklamasını beklerken, Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı, AFP'ye bir açıklama yaptı ve "Mossad'ın suikaste karıştığına dair ellerinde deliller olduğunu, katilin gerçek kimliğini bildiklerini ve Nasrallah'ın bunu açıklayacağını, BM Komisyonu'nun Mossad'la güçlü bağları olduğunu" tekrarladı.
Lübnan eski Başbakanı'nın 14 Şubat 2005'te bir ton patlayıcı ile havaya uçurulmasından sonra çok sayıda bombalama ve suikast daha yaşandı bu ülkede. Gelişmelerin hepsi Lübnan'ı iç savaşa sürükleyip İsrail işgaline kolaylaştırmaya yönelikti. Olaylardan Suriye sorumlu tutuldu. ABD, BM üzerinden baskı uygulayarak, Güvenlik Konseyi kararları çıkartarak Suriye askerlerini Lübnan'dan çıkarttı. Lübnan İsrail saldırılarına açık hale getirildi. Bir yıl sonra da İsrail Güney Lübnan'a saldırıya geçti.
Nasrallah'ın ne açıklayacağını bilmiyoruz. Yazıyı hazırlayana kadar da söz konusu açıklama yapılmamıştı. Beklemeye devam edeceğiz.
BOP suikastleri, son yirmi yıllın gerçek tarihidir. Aydınlanması son derece zor dosyalardı bunlar. İki yıl sonra, yine ABD'nin öncelikli gündeminde bulunan Pakistan'da benzer bir cinayet işlendi. 27 Aralık 2007'de Pakistan eski Başbakanı Benazir Butto, seçim kampanyası sırasında öldürüldü. Cinayet elbette Pakistan'daki iç karmaşayla bağlantılıydı. Ama sonuçları, Lübnan'da ve diğer ülkelerde olduğu gibi hep ABD ve müttefiklerinin bölgesel hesaplarının önünü açar nitelikteydi.
Suikastin yaşandığı gün; "Babası idam edildi, bir kardeşi Paris'te zehirlendi, diğer kardeşi öldürüldü. Şimdi de kendisi ortadan kaldırıldı. Belki hiç aydınlanmayacak bir suikast bu" demiş, suikastin muhtemel sonuçlarıyla ilgili şu tespitlere yer vermiştim:
Dönemin Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref 3 Kasım'da olağanüstü hal ilan etti. 2 Kasım'da ABD'li bir istihbarat şirketi, "nükleer silahların İslamcıların ya da ordu içindeki şahin grubun eline geçmeyeceğini" açıkladı. Yani olağanüstü hal ilanından bir gün önce. 12 Kasım'da aynı gazetede AFP kaynaklı bir haber yayınlandı. ABD'nin, Pakistan nükleer silahlarını korumak için gizli bir planı olduğuna ilişkin rapordan söz ediliyordu.
Kötümser senaryo şöyleydi: Müşerref'in kontrolü kaybedeceği, siyasi krizin derinleşeceği, ABD karşıtı güçlerin nükleer silahların kontrolünü ele geçireceği ve bunun bir ya da iki yıl içinde olabileceği... Bu hesaba göre Pakistan ikinci İran olacak, nükleer güç İsrail'i tehdit edecekti. Tehlikeyi önlemek için Pakistan'a ABD askeri gönderilecek, ülke içinde operasyonlar yapılacak ve yedi yıl orada bulunulacaktı. Olaydan bir ay sonra ABD özel birlikleri Pakistan'a girmeye başladı. Butto'nun öldürülmesinden sonra ortam oluşmuştu. O günden bu yana ABD özel birlikleri ve hava araçları Pakistan içinde operasyonlar yapıyor. Ülke bugün adeta iç savaş görüntüsü yaşıyor. Belki yedi yıl tamamladığında bugünkü Pakistan'ı haritada bulamayacağız.
Senaryo aynen gerçekleşti ve devam ediyor. Lübnan'daki ve Pakistan'daki suikastler, öncesinden çizilen senaryoları uygulamak için işlendi. Bu apaçık ortada değil mi...
Bu yüzden, BOP suikastleriyle ilgili en küçük bilgi bile çok değerli. Etrafımızda yaygın cinayetler işlenirken biz Türkiye için endişeleniyorduk. Korkularımız vardı çünkü. Şükür gerçekleşmedi. Ama işleri yolunda gitseydi, bugünkünden çok daha karışık bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık.
yenişafak