O geceyi okumak

Ahmet Taşgetiren
“Süleyman Soylu güç kazandı.” Acaba? Güç mü kazandı, yoksa “yükselen” gücü bir yerlere not mu edildi?

Evet o gece bir şeyler oldu. Ama sanki “O geceden sonra hiçbir şey önceki gibi olmayacak” cümlesini bir kere daha kurmak lazım. 

“Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla…” notu düşülen bir sokağa çıkma yasağı. Sağlık Bakanı’nın “Bir daha olmasın” şerhini düşerek “Dalga” diye nitelediği kargaşa. Cumhurbaşkanına haber verilmeden gelen ve Ak Parti ana damarının “Reisin raconuna aykırı” bulduğu istifa. Soylu’yu savunmak için ve Soylu’yu racona uymaya davet edenleri yerden yere vurmak için kopan kıyamet. Soylu için araya giren MHP – BBP hamlesi. Cumhurbaşkanı’nın bu kıyamet üzerine aldığı “istifayı kabul etmeme” kararı. Soylu’nun dönüşü, sadakat bildirimi ve teşekkürü.

“Soylu güç kazandı!”

Acaba?

Doğru, Soylu tırmanıyor. 2012’de Ak Partiye katılmış. MKYK üyesi olmuş. Sonra ARGE’den sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, ardından Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olmuş. Sonra milletvekilliği, sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve sonra1 İçişleri Bakanlığı. Bu bir tırmanış öyküsü. Bulunduğu yerlerde göz doldurduğu muhakkak. Bunun yanında “Erdoğan’a sadakat”in altını çizen bir siyasi yürüyüş. “Güvenlik politikaları”nda başat söylem. Bu yönüyle Cumhur İttifakı’nın “Vazgeçilemez Ana bileşen”i MHP’nin hilafsız desteği. 

Ve o gecenin ortaya koyduğu bir gerçek: Seferber olan ve Ak Parti’nin “ana damarı”nın “Destursuzluk” uyarısını buldozer gibi ezen bir sosyal medya hamlesi. Ana damar dediysem yabana atmayın. “Ak Parti Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam”dan ve her durumda Erdoğan için göğsünü siper eden ve Selva Çam’a yönelik aleyhte kampanyayı “maaşlı troller”e bağlayan Ahmet Hamdi Çamlı’dan söz ediyorum. 

Soru şu: 

Acaba Soylu için harekete geçip müthiş bir sosyal medya harekâtı gerçekleştiren yüzbinlerin niteliği ne? 

Soylu’nun istifası Erdoğan’dan dönmeseydi, -ki kampanya istifanın dönmesi yönündeydi- bu grubun Erdoğan’a karşı tavrı ne olurdu? 

Bazı “Abiler” bu grubun tepkisinden tedirgin oldu ve “Merak etmeyin Reis’ten döner” açıklamaları ile grubu teskin etmeye çalıştılar.

Bu grubun niteliği? 

Bence Ak Parti’de günün ve geleceğin sorusu bu olacaktır. 

Tahminim o ki, Süleyman Soylu da ismi etrafında böyle bir kampanya yürütülmesinden rahatsız olmuştur. Çünkü bu tür öne çıkışlar, projektörlerin sizin üzerinize yönelmesi sonucunu da kaçınılmaz olarak doğuracaktır. 

Bakıldığında olay, sür’atle “Erdoğan sonrası”na ilişkin tahminlerin konusu olmuştur. 

Bakıldığında sür’atle Berat Albayrak’la ilişkilendirilmiştir.

Berat Albayrak’la ilişkilendirmenin kaçınılmaz olarak Tayyip Erdoğan’la ilişkilendirilmek anlamına geleceğini en iyi Süleyman Soylu bilir. 

İçişleri Bakanlığı en stratejik bakanlıklardan birisidir. Daha önce Teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcılığının stratejik niteliği gibi. 

Bu stratejik alanların emanet edildiği bir isimdir Süleyman Soylu

İçişleri Bakanlığı’nda belli alanların şu veya bu güç odağına teslim edilmesinin ne tür sonuçlar doğurduğunu en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan bilir. Orası için görevlendirilen her kişi için aynı kaygıları diri tutmak paranoyaya yol açabilir, ancak oraları bütün bütün kontrolsüz bırakmak da “Safmışız” denilerek geçiştirilecek bir iş olmaz. 

“Paralel yapılanma” neydi? Bir gücün devletin şu veya bu kurumunu ana aksın dışında kullanır hale gelmesi idi. Bunun en dramatik örneği Ak Parti iktidarında yaşandı. “Güvenildi, ne istedilerse verildi vs…”

Buradan sayın Soylu için bir yerlerde böyle bir kuşkunun tohumlarının atıldığını söylemek istemiyorum. 

Ama siyaset böyle bir şeydir. Ak Parti’nin, hatta Tayyip Erdoğan’ın ağzı fena halde yanmıştır, yoğurdu üfleyerek yemesi kadar tabii bir şey olamaz.  

Eminim ki o gecenin hareketliliği okunacaktır. Soylu da okuyacaktır, Erdoğan da… Ak Parti bünyesi de bir okuma gerçekleştirecektir. Bahçeli’nin – Destici’nin göğüslemesi de okunacak alana dahildir. “Normal”in ötesindedir o gece. 

Son söz: Bu iş bitmemiştir.