Hani, derler ya;
“Boşa koysam dolmuyor,
Doluya koysam almıyor.”
Bir “çaresizlik” hali...
Ben de çaresiz durumdayım!..
“Paralel’in yalanları” karşısında çaresiz kaldım... Hani, yazdıkları“yalan”lardan bir teki bile “gerçek” çıksa var ya, dişlerimi kıracağım...
Hep yalan, hep dolan!
Hep fitne, hep çirkeflik!..
Allah aşkına;
Bir haberiniz de, “ilaçlık” olsun, “doğru” çıksın da, “bravo” diyeyim!..
Ama yok!.. Hep yalan!.. Hep dolan!..
“Develerin kılavuzları eşeklerdir” ya, develer, hep “eşek”lerin arkasından giderler ya; kılavuzları “karga” olanların da, “burun”ları “necaset”ten kurtulmaz!..
Merak ediyorum;
“Paralelci”lerin kılavuzları “eşek”ler midir, yoksa “karga”lar mı?..
BEŞTEPE’NİN YOLLARI
Ben haberleri aktarayım da;
Kararı sizler verin!..
Dünkü Zaman ve Bugün gazeteleri ile “kâğıt ihtiyaçlarını Paralelci’lerin karşıladığı Taraf gazetesi”nde, “aynı okyanus”tan alındığı belli olan şöyle bir haber vardı:
“Ankara 5. İdare Mahkemesi, Atatürk Orman Çiftliği imar plânını oy birliği ile iptal etti!.. Saray’ın yolu da iptal oldu!..”
Haberlerin ayrıntısı şöyleydi: “Atatürk Orman Çiftliği alanına Saray ve Bulvar yapılmasının önünü açan imar plânının iptaliyle, 40 metrelik bağlantı yolları ve kavşaklar da kaçak duruma düştü!”
OLAYIN GERÇEĞİ
Bu haberler “resmen yalan”landı!..
Anlayacağınız; bir defa daha “Fetullahçı Terör Örgütü Medyası”nın köpürttüğü “Saray” haberi “yalan” çıktı...
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre külliye hakkında, aleyhte bir mahkeme kararı yok.
Cumhurbaşkanlığı kaynakları; Cumhurbaşkanlığı Külliyesi aleyhinde herhangi bir mahkeme kararının söz konusu olmadığını, verildiği ileri sürülen iptal karar/kararlarının hizmet binalarının hukukî ve fiilî durumunu hiçbir şekilde sakatlamadığını ifade ettiler... Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 13 Ağustos 2010 tarihli ve 2494 sayılı kararıylaonanan Atatürk Orman Çiftliği alanlarına ait 1/10.000 ölçekli Nazım İmar Planı’na ilişkin farklı davalar açılmış olduğuna ve bu davaların yargı süreçlerinin halen devam ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanlığı kaynakları, habere konu olan söz konusu iptal kararının veya kararlarının da daha evvel yürütmesi durdurulan davalara ilişkin olduğunun değerlendirildiğini söyledi.
Tezviratı adet edinen belirli kesimlerin, kafa karışıklığına yol açma umuduyla, mahkeme kararlarını çarpıtarak hizmet binalarının kaçak olduğu yönünde ortaya attıkları iddiaların da asılsız ve hukuki mesnetten yoksun olduğuna işaret edildi.
25 Haziran 2015 tarihi itibariyle Danıştay 14. Dairesi’nce verilen kararlarla, söz konusu alanın tarihi SİT özellikleri taşımadığı hükme bağlandığından, yüksek yargı kararlarıyla tamamen çürütülmüş olduğunun da altı çizildi.
Gördüğünüz gibi; “5. İdare Mahkemesi’nin kararı”ndaki kasıt bu değil ama, farzedelim ki “yazdıkları gibi”dir!..
Peki, ne olacak?..
Ne olacağını, TMMOB Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’dan öğreniyoruz!..
Hani, şu;
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki “4 bin 300 liralık iftar masası”na fiyat biçip, “242 bin lira” diyen “koltuk”lara “435 bin lira” fiyat biçen, “iftar mönüsü” ile birlikte, bu yemeğin “1 milyon lira”ya malolduğunu açıklayan(!) Tezcan Karakuş Candan vardı ya, işte o!..
Hani, sormuşlardı kendisine;
“Nasıl hesapladın?”
O da, demişti ki;
“Biz, malı gözünden tanırız!”
İşbu Tezcan Karakuş; malûmlarınız olduğu üzre, daha sonra “kıvırıp”, şu itirafta bulunmuştu:
“Biz, o masanın ihtişamlı çıkacağını zannetmiştik!.. Ne bilelim suntadan yapıldığını!”
Böylece; “Ne mal olduğunu” da gözler önüne sermişti!..
İşte bu Tezcan Karakuş Candan, dünkü Zaman, Bugün ve “kâğıt ihtiyacı Paralel tarafından karşılanan Taraf” gazetelerine demeç verip, demiş ki;
“Saray, artık katlamalı kaçaktır!.. O yollar, yok hükmündedir!.. O yolda kaza yapan sürücüler, sigortadan para alamazlar!”
SÜRÜCÜ DE YOK HÜKMÜNDE!
Uyarıya bak, uyarıya!..
“Yol” var ama,
“Yok” hükmünde!..
Dolayısıyla; “O yolu kullanmayın!”
Aksi halde;
“O yolu kullanır, hele de kaza yaparsanız, sigortadan para alamazsınız!”
“Malı gözünden tanıyan”(!) ve aynı zamanda “Paralel’e kılavuzluk” edenTezcan Karakuş Candan’ın bu “hayatî uyarı”sına, herkes kulak vermeli!..
Zira; “Tezcan Hanım’ın mantığı”ndan hareket edilirse, o yolda “kaza”yapıp, “yaralanan” bir sürücüyü hiçbir “hastane” kabul etmez!..
Öyle ya; o yol “yok” hükmünde!..
Allah korusun, o yolda kaza yapıp da “ölen” bir sürücünün “cenaze namazı” da kılınmaz!..
İmam efendi der ki;
“Bu mevta, yok hükmündeki bir yolda ölmüştür!.. Dolayısıyla, naaşı da yok hükmündedir!.. Naaşı yok hükmünde olan mevtanın cenaze namazı da yok hükmünde olacağından, ben bu cenaze namazını kıldırmıyorum!”
O yolda ölen bir sürücü, geride kalan “mirasçı”larına “mal-mülk” de bırakamaz!..
Öyle ya; “Yok hükmündeki bir yol”da ölen sürücü de “yok hükmünde”olacağından, bırakacağı miras da “yok hükmünde” olacaktır!..
O yolda ölen bir sürücünün “naaş”ını Mezarlıklar Müdürlüğü de kabul etmez!..
Kabul etmez, çünkü;
“Yok hükmündeki bir yolda ölen bir sürücünün naaşı da yok hükmünde olacağından, mezara getirilecek naaş da yok hükmünde olacaktır!”
Dahası da var!..
Tezcan Karakuş Candan’a göre; “Yok hükmündeki bir yol”da kaza yapan bir sürücü “yok hükmünde” sayılacağından, yaptığı “kaza” da yok hükmünde olur!.. Dolayısıyla; Zaman, Bugün ve “kâğıt ihtiyacını Paralel’in karşıladığı Taraf gazeteleri” de bu “kaza” haberini veremezler!..
Niye veremezler?..
Çünkü efendim;
Hukuken(!) “yok hükmünde” olan bir yolda yapılacak “kaza” da “yok hükmünde” olacağından, “kaza haberi de yok hükmünde” olacaktır!..
Vereceği haber “yok hükmünde” olan bir gazete de, aslında “yok hükmünde”dir!..
VARLAR VE VARLIKLILAR!
Aslında, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yolu”nu bırakıp da, kafayı bu binaya takan Tezcan Karakuş Candan’ı “yok hükmünde” saysak, meseleyi, en başından halletmiş oluruz!..
Ama, ne yapalım ki; “Var”lar!..
Hem de “varlıklı”lar!..
Öyle bir “varlıklı”lar ki;
“Oda üyesi mimarlar”dan bir yılda aldıkları “harç ve haraç”ların toplamı “1 katrilyon lira”ymış!..
Peki, ne yapıyorlar bu kadar parayı?.. Nerede harcıyorlar?..
Hani, birileri; “yağı fazla bulunca poposuna sürermiş” ya, Tezcan Karakuş Candan’ın TMMOB’unun yöneticileri de, “parayı fazla bulunca”, uzaklara, çok uzaklara, taa Karayip Adaları’na gidip, “kişi başı 10 bin dolardan fazla” para harcamışlar iyi mi?..
Eee, “haraç” bu!..
Pardon, “harç” bu!..
Bir anlamda, “enayi parası!”
“Yılda 1 katrilyon haraç”, pardon “harç” parası ödeyen “enayi”ler oldukça,TMMOB’un yöneticileri de çatır çatır yer bu parayı!..
Kendilerinden bir “demeç” istendiğinde de; “Hıyarım var” diyenlerin peşinden “tuzluğu kapıp koşanlar” gibi koşarlar ve hemen bir “şampanya”,pardon pardon, “demeç” patlatırlar!..
Eee, “hıyar” dediğin de,
“Tuzsuz” yenmez ki!..
Onun içindir ki;
“Hıyar”ların yanından,
“Tuzluk” hiç eksik olmaz!..
PARALEL’İN TEZGÂHLARI!
Her neyse... Bırakalım “latife”yi de, gelelim “ciddiyet”e!..
Hani; Tezcan Karakuş Candan, “Biz, malı gözünden tanırız” demiş ve böylece “ne mal olduğunu” ortaya koymuş, sonra da “ne bileyim o masanın sunta olduğunu” deyip, hiçbir halttan anlamadığını ortaya koymuştu ya, belli ki; “Saray’ın yapısı” gibi, “Paralel Yapı”yı da bilmiyor!..
Eğer bilse, çıkar derdi ki;
l Kütahya’da “kaçak” olarak inşa edilen ve bu yüzden mühürlenen Hisar Öğrenci Yurdu’nu “cami” diye yutturup, sonra da “Vali, camiyi kapattı”diye fitne çıkaran siz!..
l CHP’li Aydın Belediyesi’ne yapılacak “yolsuzluk operasyonu”nu, operasyondan 2-3 gün önce haber verip, “yolsuzluk dosyalarının kaçırılmasını” sağlayan siz!..
lArazisi Konya Selçuklu Üniversitesi’ne ait ve üzerinde AVM bulunan bir arsaya göz koyup, o araziyi Paralel’e vermeye yanaşmayan Rektör Süleyman Okudan’ı tutuklatan, sonra da o araziye çöreklenip, üzerindeMevlâna Üniversitesi’ni inşa eden ve paraları cukkalayan siz!..
l3-4 yıl öncesinde, “Balyoz’da suçlananların tamamı mahkûm olmalıdır”diyen ama, bugün; “Balyoz’da insanlara zulmedildi” deyip, “rakkase”ler gibi kıvırmaya başlayan siz!..
l “PKK terörünün ilacı Cemaat okullarıdır. Cemaat’in okulları dağa çıkmaları önler” diyen ama bugün “İki polis şehit oldu diye Kandil’deki PKK kamplarını bombalamak mı lâzım” diyen, siz!..
lDün; “Geziciler camiyi işgal edip, ayakkabılarıyla girdiler, içeride bira ve sigara içtiler” diyen ama bugün “Yoo öyle bir şey olmadı” diyen “kıvrak dansöz”ler, siz!..
lDün, televizyonunuzdaki “Tek Türkiye” dizisinde, PKK’nın şahsında bütün Kürtleri “hain” olarak gösteren ama bugün aynı PKK’lılara “cici çocuklar”muamelesi çeken ve “HDP’lilerle kapalı kapılar ardında gizlice görüşen”siz!..
lDün; “tu kaka” ilan ettiğiniz “onbinlerce KCK’lı”ya operasyon yapıp, tutuklatan ve böylece Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibilerin önünü açan, onları parlatan ama “Kürt sorununu çözerse, sadece Tayyip Erdoğan çözer” diyen Leyla Zana gibi “Barışçı Kürtler”i yok sayan, siz!..
lKCK operasyonları için, dün; “Cemaat özür dilemeli” diyen Selahattin Demirtaş’ın “ayar”larıyla oynayıp, bugün aynı Demirtaş’ı; “Biz cemaatlerin varlığına karşı değiliz” deme noktasına getiren, siz!..
SON KULLANMA TARİHİ!
Paralel Yapı’da; daha nice “montaj, şantaj, yalan, dolan, tezgâh, numara, fitne, fesat ve üçkâğıtçılık” var ki; Tezcan Karakuş Candan bunların hiçbirini bilmez!..
Zaten bir şey de bildiği yok ya!.. Bilseydi, hiç; “Sunta masa” için “malı gözünden tanırız” deyip de, “242 bin lira” fiyat biçer miydi?..
Demek oluyor ki;
“Yuvarlak masa”dan ve “Dikdörtgen Yapı”dan anlamadığı gibi “Paralel Yapı”dan da hiç anlamıyor!..
Ama, konuşuyor!..
“Avara kasnak” gibi,
“Boşa konuşuyor!”
Fetullah Gülen Locaefendi’nin gazeteleri de, “kullanacak biri”ni buldu ya, habire kullanıyor onu!..
Kullanıyorlar kullanmasına da;
Her “mal”ın bir “son kullanma tarihi” olduğu gibi, Tezcan Karakuş Candan’ın “son kullanma tarihinin dolduğunu” bilmiyorlar!..
Çünkü, Tezcan Hanım da;
Toplumun gözünde, “yok hükmünde”dir!..
Tıpkı, “Paralelci gazeteler” gibi!..
Onlar da “yok” hükmünde!..
Öyle ya; o yol, “yok” hükmünde ise;
“Yoldaşlar” da yok hükmündedir!..
************************************************************************************
Ne zaman Paralel’in kuyruğuna bassak, ses başka yerden geliyor!
Biliyorsunuz; “Paralel’in Mustafa Sarıgül’ü destekleyeceğini!.. Paralelci memurların seçim öncesi vatandaşa ceza yağdırıp, AK Parti’ye düşman olmalarını sağlamaya çalıştıklarını!.. Seçimlerde HDP’ye oy vereceklerini”yazdığımda, “müthiş tepki” göstermişlerdi!..
“Yalan” demişlerdi, “iftira” demişlerdi, “Bu adam kafayı Paralel’le bozmuş” demişlerdi!..
Ama, ne oldu?.. “Yalan” dedikleri her şey “gerçek” çıktı!
Dünkü yazımda; “Selahattin Demirtaş, önünü Paralel’in açtığı uluslararası bir projedir” dedim ya; öyle “küfür”ler, öyle “hakaret”ler yağdırmışlar ki,“çirkefliğin” bini bi para!..
Bu “küfür ve hakaret”leri görünce, kendi kendime dedim ki; “Nasırlarına iyi basmışım!”
Anlayacağınız, yine “deşifre” oldular!..
İşte bu “küfür ve hakaret”lerden yola çıkarak diyorum ki; bu adamlar,“şahsım ve gazetem Akit” hakkında her türlü “yalan”ı uydururlar, her türlü“iftira”yı atarlar!..
Bu operasyonda; “Proje gazeteleri” ve “proje internet siteleri”ni de kullanıp, bizim hakkımızda “aslı-astarı olmayan iddialar”da bulunabilirler!..
Sakın aldanmayın bunlara!..
Ve sakın “kuşku”ya filan kapılmayın!..
Biz 12 Eylül 1993’te nerede duruyorsak, yine oradayız!..
Bilesiniz ki; “komplo teorisi” üreten “Paralel projeleri”nin bir “kuyruk acısı” vardır!..
“Projeleri tutmadığı” için, bir “kuyruk acısı” yaşıyorlar!.. İstiyorlar ki; kendileri ile “kavga” edelim de, “meşruiyet” kazansınlar ve “yerlerde sürünen tirajlarını” artırsınlar!..
Ama, onlara bu fırsatı vermeyeceğiz!..
yeniakit