Olmayan Vekillik Düşmez

Böyle bir değişikliği sağlayan bir BDP, orta vadede Öcalan'ı, Karayılan'ı, Bayık'ı Meclis'te görmek için her yolu deneyecektir.

Böyle mi olmalı?

Adeta herkes "ne olursun Meclis'e gel" diye BDP'lilere yalvarıyor.
Yakarışlar arttıkça BDP daha da kasılıyor.
Neden kendini kasıyor BDP?
Hatip Dicle TBMM'ye mutlaka girmeliymiş, AK Parti Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşmesiyle "vekil hırsızlığı" yapmış. Ve Dicle'yle birlikte 6 tutuklu BDP'li vekil salıverilmeliymiş.
BDP, Anayasa'nın milletvekili yeterliliğini düzenleyen 76. maddesi sanki kendisi için yeni çıkarılmış gibi davranıyor.
Mevcut normlara göre Hatip Dicle Meclis'e giremez.
Peki, Hatip Dicle için Anayasa'nın 76. maddesini değiştirmek doğru mu?
Kuşkusuz Anayasa'nın 76. maddesi daha özgürlükçü bir tarzda düzenlenebilir.
Düzenlenmeli de.
Ama bugüne kadar tatbik edilen bu maddenin sadece Hatip Dicle merkezli bir sorun sebebiyle, yeni anayasa inşasından önce değiştirilmesini doğru bulmuyorum.
Ama inşa edilecek yeni anayasada bu gerçekleştirilebilir.
Bu maddedeki "bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar" cümlesindeki milletvekilliği engelinde süre uzatılabilir.
Ama "terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar" milletvekili olabilmeli mi?
Bence olamamalı.
Böyle bir değişikliği sağlayan bir BDP, orta vadede Öcalan'ı, Karayılan'ı, Bayık'ı Meclis'te görmek için her yolu deneyecektir.
Tutuklu vekiller üzerinden çizdikleri yol, Öcalan'ın TBMM'deki varlığına çıkıyor.
Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklikler yapılabilir.
Yapılmalı da.
Ama yapılacak değişiklikler, silahlı terör örgütlerine silahsız yardım ve yönlendirmeleri, hiçbir şeyden haberi olmayan masum çocukların ve insanların şeytanca öldürülmesini kolaylaştıran bir "silahsız terör özgürlüğü" içermemeli.
Özgürlükçülük yapayım derken toplumun temeline dinamit koymayın.
AK Parti, Dicle'nin vekil olamamasıyla "hırsızlık" yaptı diyorlar.
Bu uygulama yıllardır böyle, yeni değil ki.
Mevcut normların işleyişine AK Parti'nin müdahale imkânı yok.
Anayasa'nın 85. maddesi gereğince Dicle hakkındaki YSK kararı, Anayasa Mahkemesi'ne götürülse bile, uygulamanın mevcut anayasaya "açık bir uygunluk" taşıdığı ortada.
1 yıl 8 aylık kesinleşmiş hapis cezasıyla milletvekilliği şartlarını baştan itibaren taşımayan Hatip Dicle, seçilme potansiyelini gösterse de hiçbir zaman vekil olamamıştır.
Vekil olabilme süreci bir hukuki işlemler bütünüdür.
Burada ise işlem baştan ölü olarak doğmuştur.
YSK sürece baştan müdahale etmese/edemese bile, Dicle'nin milletvekilliği, şartlar baştan itibaren olmadığı için yok hükmündedir.
YSK ise sadece bu "yokluk-keenlemyekün" halini tespit etmiştir o kadar.
YSK'nın yanlışı, verdiği kararda "milletvekilliğinin düşürülmesi" tabirini kullanmasıdır.
Zira olmayan şey düşmez.
Bu itibarla görev TBMM'nin değil, hukuki statüyü tespit etme durumunda olan YSK'nındır.
Tutuklu vekillerin tutukluluk hallerinin devamı kararları ise BDP'ye özgü kararlar değil.
CHP'nin iki, MHP'nin bir vekili de aynı durumda tutuklu.
Onlar da mı sokakları ateşe versin?
Sanki sadece BDP milletvekillerine özgü bir normlar dizisi uygulanıyor.
Canlı bombalardan "arkadaş" diye bahseden, "biz tümüyle silaha karşı değiliz, yani bizim de silahlı güçlerimiz vardır, biz var olmasının gerektiğini düşünüyoruz" diyen bir tutuklu BDP vekili, İnsan Hakları Örgütü'ne mi üye acaba?
Yaşananlar PKK'yı legalleştirme direnişleri...
Demokrasiyi, parlamentoyu ve siyaseti kilitlemek ve işlersiz kılmak istiyorlar.
%95'lik temsil gücüne sahip parlamentonun meşruiyetini gölgelemek istiyorlar.
Ertuğrul Kürkçü, Şişli'yi savaş alanına çeviren kanunsuz göstericiler polisçe engellenmek istendiğinde, "bu ülkede ifade özgürlüğü yok mu" diyor.
İfade özgürlüğü anlayışına bakar mısınız?
Seçilip milletvekili olmalarına rağmen Meclis'i boykot eden bir BDP'nin çözümü Meclis'te aradığına inanmalı mı?

Bugün/Gültekin Avcı

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı
Abdurrahman Dilipak: Gelin yeniden iman edelim