Biden’ın aylar öncesi konuşmasının bugün yeniden servis ediliyor olması ilginç değil mi?
Türkiye üzerinden ABD’de başka bir savaş yaşanıyor. Aslında bu savaş ABD’nin geleceği ile ilgili olmaktan çok dünyanın geleceği ile ilgili bir savaş. Yani bir “Matruşkalar savaşı” yaşanıyor. İçinde hemen her siyasi aktörün olduğu bir savaş. Yani kesinlikle bu savaş bir Trump - Biden savaşı değil. Ha şu da var; ABD seçimleri ertelenebilir. Sonuç açıklanmayabilir, Sonuç açıklanıp, mahkemelik olabilirler, ABD iç savaşa gidebilir.
Bu seçimde ABD seçmenine iki tercih sunuluyor: Ölümlerden ölüm beğen. Amerikan Demokrasisi, Amerikan halkına celladını seçme özgürlüğü veriyor sonuçta!
Birileri Trump’ın seçildiği seçimle ilgili olarak Putin’i suçlayabiliyor, ama mesela Bill Gates ya da Elon Musk’ı konuşan var mı? Aslında Amerikan seçimleri, gerçek yöneticiyi seçmek için değil, Global derin devletin merkez çiftliğine bir kahya seçiminden başka bir şey değil. Amerikan halkı, Pedofili şüphelisi Biden’ı mı ya da Donald Trump’ın hükümetinde, iş dünyasında ve medyada Şeytan’a tapan elit pedofillere karşı gizli bir savaş yürüttüğünü söyleyen QAnon’u mu tartışıyor. Bu tartışma GENDER tartışmasını da alevlendirebilir. Batıda giderek güçlenen bir Anti Gender hareketi var. Umarım Süleyman Soylu da bu konuyu gündemine alır. Çünkü MERNİS projesi içinde bu GENDER’in sanal cinsiyet kimliği, “Toplumsal Cinsiyet” tanımı olarak bizim kimliğimize işlendi.
Niye Türkiye, niye AK Parti, niye Erdoğan! Birileri niçin bize aba altından sopa gösteriyor. Bizi Suudi Veliahd Prens ve Abudabi Emiri ile bir masaya oturtmak istiyorlar. Arap Yarımadası, Doğu Akdeniz, Nil Vadisi ve Kızıldeniz koridoru, Basra koridoru, Ege ve Karadeniz’in anahtarı bizde. Biz “Kilitbahir”iz. Nasıl Doğuş ve Kıyamet kiliselerinin anahtarı bizde ise, Akdeniz’in de Karadeniz’in de Kızıldeniz’in de anahtarı bizde. İstanbul dünyanın sıfır noktasında. Buradan yüzümüzü Mekke-i Mükerreme’ye döndüğümüzde, aynı zamanda Kudüs-ü Şerif’e de dönmüş oluruz. Biz Türkiye’den Libya’ya bir münhasır bölgeden söz ediyoruz, coğrafi konum itibarı ile. Tamam, doğru, güzel de siz İstanbul’dan Mekke-i Mükerreme’ye giden, Sürre alaylarının izlediği rotaya bakın, Hicaz demiryolu, ifade ettiği değer ve mana itibarı ile Pekin’den Londra’ya giden İpek yolundan çok daha fazla değer ve anlam taşır, tabii anlayana. Ama maalesef bizim gençlerimizin çoğu bu anlamdan habersiz.
Türkiye’yi anlamlı kılan işte bu “belde-i muhayyere” olan coğrafya! Ve biz bunun anlamını unuttuk. “Meta”, alınıp - satılabilen şeylerle ömür tüketiyor, onlarla övünüyoruz. Bizim yenilmezliğimizin sırrı Calud’a karşı Talud’un komutanlığı ve “ordusunun gücü”nde değil, Davud’un sapan taşında gizli. Ki o sırra ulaşmak için, “Kesbi” anlamda Talud’un ordusunun hazırlanması gerekiyordu. Ama zafer, “Vehbi” idi. Onun için yaptıklarınızla ve sahib olduklarımızla övünmeyi bırakalım. Onlar gerekli idi ama bizi zafere götürecek onlar değil!
ABD Türkiye’yi hesaba katmadan İsrail’i düşünemez. İster ABD, ister İngiltere, AB, NATO ülkeleri, Rusya, Çin, Vatikan, Londra, Paris, Berlin, Roma bu bölge ile ilgili kim bir hesab yapıyorsa yapsın “Türkiye” ve “İslam” gerçeği görülmeden bu coğrafya üzerine kimse hesab yapmasın. “İslam”ı siyasi olarak BOP’la, teolojik olarak “CIAmade / The Cemaat” ile kontrol etmek istediler ama birisi 15 Temmuz’da, ötekisi “One minute” ile ellerinde patladı.
Şimdi “Tarihin sonu” olarak bir “Milad” gibi gördükleri, “Yeni Normal” dönem diye tanımladıkları, icabında “Medeniyetlerarası bir hesaplaşma”dan öte “Melheme-i Kübra, Armagedon, Kıyamet Savaşı” olarak tanımlanan bir dehşet günü için “Tanrıyı Kıyamete Zorlama” iddiasındaki birileri, “Tanrı” kabul ettikleri “Satan” adına, “Tanrı’nın Kırallığı’nı ilan etmek” için doğu Akdeniz’e kümelenmiş durumda. Ne demek istediğimi anlamak isteyenler “Yuhanna Vahyi”ne baksınlar. Bugün hâlâ savaş başlamamışsa, bu dehşet dengesinden dolayıdır. Bölgedeki muhtemel bir çatışmanın galibi olmaz. Bölgedeki donanmalardaki toplam infilak gücü, 2. Dünya savaşındaki toplam infilak gücünden kat kat fazladır, bunu unutmayın!. Biz Covid’i konuşurken, benim yazımı tartışırken, dünyada başka şeyler oluyor. Daha 5G, Starlink, Neurolink, Yapay zeka, Humanoid, Neom… Ama birileri 2021 Ocak’ında Davos’ta Global Great Reset” projesini açıklamaya hazırlanıyor. 2020 Aralık’ına geldiğimizde dolar geri çekilip yerine yeni bir para sistemi ilan edilebilir. Ne FED kalır, ne de LIBOR.. Bankalar, borsalar, şirketler arkası arkasına çökebilir.
Şimdi batılı kahinlerin bekledikleri güneşteki dev patlama. O beklendiği gibi olursa, günler ve belki haftalarca dünyanın büyük kesiminde elektrik üretim, dağıtım sistemleri ve tüm elektronik sistemler geri dönüşü mümkün olmayan hasarlar görebilir. Haberiniz olsun, gelecekte bugünkü yakıt, ya da petrol bazlı hammaddeler ve bugünkü elektrik üretim, dağıtım ve depolama sistemleri olmayacak. Yeni bir dünya kuruluyor. Robotlar insanların yerini alıyor, bugünkü savunma sistemlerinin olmayacağı yeni bir savunma teknolojisi ve siber ordu görev bekliyor.
Öyle ise, yeryüzünün bütün dürüst, akıllı, erdemli, cesur insanları birleşiniz. Yoksa!
Biden ne demişti ve niye aylar sonra şecaat arz ederken söylediği sözler ısıtılıp servis edilmiş olabilir.. Herkesin bu “herkesin bildiği bir sır” hükmündeki sözlerden kendine bir ders çıkarması gerekir.
Bu savaştan galib çıkmak istiyorsak, tek çıkış, tek şart Allah’ın yardımı. O, cahillere, zalimlere, müstekbirlere, mütrefinlere yardım etmez. O zaman Allah’ın yardımını engelleyen, kişi, söz ve işlerden uzaklaşalım. Kuyu’daki Yusuf’un sırrı buydu. İşi ehline verelim, istişare ve şûra yapalım. Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur.
Ha! Biz dualarımızla “ölümsüzlüğü seçtik”! Selâm ve dua ile.