Ulusalcı sol, hem Süheyl Batum"u konuşturmadı hem de Kuzu"ya saldırdı..
Batum"un da ifade ettiği gibi, yakışıksız, çirkin, Faşizan bir saldırıydı bu..
"Vurun, susturun, konuşturmayın" mantığı.. Planlı, programlı bir saldırı bu.
Herkes ötekine aynı şeyi yapacaksa, üniversite kürsüsüne çıkacak kimseyi bulamazsınız.. Herkesi yumurta yağmuruna tutmak mümkün. Bunu yapabilmek için, içinde beyin olan bir kafaya değil, iki tane kol bulmak yeterli..
Bu yaklaşımla, konserde, tiyatroda, sergi salonunda da aynı şeyi yapabilirsiniz.
O zaman sanat galerisi önündeki protestoyu niye kınıyorsunuz ki!
Biri resim sergisine girip bir sanatçının tuvaline yumurta fırlatsa, bu da mı özgürlük olacak?..
Peki, bilim, sanattan daha mı geri?! Bilim adamı, sanatçıdan daha mı değersiz?..
Bir Selimiye için bir Mimar Sinan gerek ama Selimiye"yi yıkmak için bir beyinsizin öfkesi yeter de artar bile..
Kimse bunları şirin göstermesin.. Bu gün yumurta atanların yarın bomba atmayacaklarının hiçbir garantisi yok. Aynı risk grubundaki kişiler bunlar. Sadece frekans farkı var.. Terör, bu fidanlıklardan beslenir.. Öfkesi aklını zail etmiş çevreler, her zaman birilerinin dolmuşuna binmeye hazırdır..
Olayın görüntü kayıtları incelendiğinde "kim kimdir" görülecektir. Bir kısmı kriptodur, bir kısmı profesyonel, bir kısmı hazır kıta..
Sanırım bu işte Süheyl Batum da protestoya uğrayanlardan olmasaydı, Burhan Kuzu"ya yönelik tepki daha büyük olabilir, basın ve muhalefet konuyu başka yerlere çeker, öğrencilerin masumiyeti ya da özgürlük kavramı ile açıklamaya çalışırlardı..
Bunlar da üniversite holiganları!
Bu gün yumurta, yarın bıçakla gelirler, öbür gün Molotof kokteyli! Araçları ateşe verebilirler.. Bunların önemli bir kısmı risk grubu altındaki kişiler.. Bunları, ailelerinin yakın takibe alması gerek.. Kargaşadan medet uman bazı fraksiyonların militanları da olabilir bunların bir kısmı..
Protesto edersiniz anlarım. Ama konuşmacıyı engelleyemezsiniz, ona zarar veremezsiniz, salonu tahrip edemezsiniz, o konuşmaya katılmak isteyenlerin salona girişine mani olamazsınız. Tehdit edemezsiniz, hakaret edemezsiniz.. Bunların ahlaki, hukuki, cezai sınırları vardır..
Türkiye"de derin yapıların, bu süreci engellemek için iki umudu var; siyasi krize dönüşebilecek bir şiddet ve ekonomik kriz.. Kimseyi sokağa dökmeyi başaramadılar, şimdi sanki var güçleri ile öğrencileri sokağa çekmeye çalışıyorlar gibi bir hava var..
Avrupa"da da öğrenci olayları yükselirken, birileri bu yolu deniyor olabilir.
Ama bu işin güzel bir yanı var, bu kişiler azınlıkta kalıyorlar, öğrenciler bu olaylara katılmıyor ve destek vermiyor. Bu gruplar kitleleri harekete geçirmekte acze düşünce de noktasal eylemlerle işi götürmeye çalışıyorlar..
Toplumda da bu tür eylemler genel bir kabul görmüyor. Hatta geri tepiyor. CHP"liler bile bu eylemlere karşı çıkıyor. MHP, sempatizanlarını kavgadan uzak tutmaya çalışıyor.. Yine işin diğer bir güzel yanı, basında bu olaylara destek verenler çok az, onlar da toplum nazarında hızla itibar kaybederken, bunlara destek veren siyasi çevreler de bu işten zarar görüyorlar..
Eğer maksatları AK Parti"yi yıpratmaksa, bu işten zarar gören taraf AK Parti olmayacaktır. Bunlara bakıp insanlar AK Parti"ye daha çok sahip çıkacaklardır..
Bana kalırsa bu son protesto eyleminde de plan geri tepti, bu işten eylemciler ve onlara destek verenler zararlı çıktı.. Batum"un orada bulunması ve saldırıya hedef olması, saldırganlar açısından bir felakete dönüştü..
Bu eylemciler, okula verdikleri zarar ve kişilere yönelik engelleme sonucunda sanık olabilirler.. Protestodan öteye geçildiğinde, bu konuda maddi ve manevi zarar gören herkes, zarar verenlerle mahkeme önünde hesaplaşabilir.. Sanırım birileri daha ileri gidecek olurlarsa, o zaman işin rengi değişebilir.. Polisiye tedbirler, istihbarat bu konuda son derece önemli, ama polisin güç kullanma konusunda sanırım daha dikkatli olması gerek.. Sonra birileri haksızken haklı duruma geçebilir.. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder..
Kuzu ve Batum"a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.. Selam ve dua ile..
yeniakit