Onlar Giderken Sen Nerelerdeydin?

Onlar, sevgili piyanistimiz gibi ülkelerini beğenmedikleri için değil, ülkelerinin hasretini yüreklerinde bir kurşun gibi taşıyarak gittiler. Salih Tuna'nın yazısı...

Onlar giderken sen nerelerdeydin?

Onlar gitmişlerdi. Yarım kalan öğrenimlerini tamamlamak için yaban ellerde bin bir türlü meşakkate göğüs germeyi göze almışlardı.

Başka şansları yoktu!..

Ailelerini, sevdiklerini, memleketlerini bırakıp gitmek zorunda kalmışlardı.

Çünkü iki 'tercih'ten birini seçmenin dışında yapabilecekleri hiç bir şeyleri yoktu. Ya inançları gereği taktıkları başörtülerini çıkaracaklar, ya da son sınıfta da olsalar, üniversitelerine elveda diyeceklerdi.

Onlar gittiler…

Bazıları ailelerinin imkanlarıyla, bazıları 'burslu', bazıları da uçan kuştan borç alıp daha önce ayak basmadıkları, huyunu suyunu bilmedikleri ülkelerin yolunu tuttular.

Onlar, sevgili piyanistimiz gibi ülkelerini beğenmedikleri için değil, ülkelerinin hasretini yüreklerinde bir kurşun gibi taşıyarak gittiler.

Bir de gidemeyenler vardı; zorunlu gitmek 'şansından' bile mahrum olanlar!

Yoksul, kimsesiz ve çaresizdiler…

Yalvardılar, yakardılar, ağladılar olmadı!

Milyonlarca imza topladılar kimse dönüp bakmadı!

Maruz kaldıkları haksızlığa karşı, vatanın bir ucundan diğer ucuna başörtüsüz kardeşleriyle kol kola yürüdüler…

Lakin, "çatık kaş vicdanlar" zerre miskali tınmadı.

Onlara reva görülen zulüm üzerine lakırdılar, darbı meseller, fetvalar, makaleler, kitaplar, televizyon programları, envaiçeşit tartışmalar üretildi ama değişen bir şey olmadı.

"Simge" dediler, "irtica" dediler, "mahalle baskısı" dediler, "kadınlıklarından utanıyor dediler, "a" dediler, "ba" dediler, velhasıl-ı kelam, "aba" altından soba gösterdiler ama…

"Kız kısmının okumak neyine!.." diyen anokronik zihinler bile hallerinden anladı da, bu "eğitim şart kafalılar" anlamak istemedi.

İmdi, bu haksızlık, bu zulüm, bu hoyrat vurdumduymazlık sürgit devam ederken sevgili piyanistimiz ağzını açıp da tek kelam etmedi.

Şimdi kalkmış, "Biz yüzde 30, onlar ise yüzde 70. Başka yere taşınmayı düşünüyorum…" falan diyor.

Her şeyden evvel, "biz", "siz" ne demek oluyor?

Bir futbol takımı gibi renkleri, formaları olan (sosyolojik) "bizler" ve "sizler" yok bu memlekette.

Demem o ki, sevgili piyanistimiz, "sizlerin" içinde "bizler", "bizlerin" içinde de mebzul miktarda "sizler" varsınız.

Ve, bu toptancı bakış rahatsızlığından kurtulduğunuz an, her şeyi "homojen" algılamaktan kurtulacaksınız. Bu 'tuhaflıktan' kurtulabilecek kadar yetenekli ve zeki olduğunuza da eminim.

Çünkü, "Ben gitmiyorum, siz gidiyorsunuz!", demiyor; hiç değilse, "yüzde 70" tesmiye ettiğin "bizleri" kapı dışarı etmiyorsun.

Eh, bu da bir şeydir.

Salih Tuna - Yeni Şafak

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!