Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde halka hitap etti.
Bugün burada Muğla'da çok önemli bir konu üzerinde durmak istediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Merhum Adnan Menderes, Ege'nin, bu bölgenin evladıydı. 1950 yılında milletimizin oylarını alarak iş başına geldi. Merhum Menderes'in, hatırlayın, çok önemli bir sloganı vardı; 'Yeter' diyordu, 'Yeter söz milletindir' diyordu. 2002 yılında 3 Kasım seçimlerine girerken, tıpkı merhum Menderes'in o sloganı gibi biz de şöyle bir ilave yaptık. 'Yeter, söz de karar da milletindir' dedik. Çünkü milletin kararının üzerinde karar olamaz. Millet verecek kararı. Demokraside geçerli olan nedir? Milletimizin kararı. Milletimiz karar verdi, ne oldu, sandıkta bizi seçti, emaneti bize yükledi. Ama istiyoruz ki şimdi merkezde bizi seçtiniz, yerelde de inşallah bizlere bu görevi verin. Çünkü ak belediyecilikle merkezi yönetimin bütünleşmesi, el ele vermesi demek Muğla'nın sıçrama yapması demektir. Muğla buna hasret, Muğla buna layık, Muğla bunu bekliyor. Bunun adımlarını atmamız lazım. Onun için bir hayli gayret göstermemiz gerekiyor. Kapı kapı dolaşacağız. Adım atmadığımız, çalmadığımız kapı kalmamalı."
Ziraat Bankasının yüzde 59 faizle çiftçiye, Halk Bankasının yüzde 46 faizle esnafa kredi verirken Ziraat Bankasının bugün yüzde 0-7 aralığında, Halk Bankasının yüzde 5-6 aralığında faizle kredi verdiğini belirten Erdoğan, "Nereden nereye. Görev zararıyla batan bir Ziraat Bankası vardı. Biz göreve geldiğimizde çok enteresandır, 16 milyar... Ama şimdi kazanan bir Ziraat Bankası var. Bütün bunlar bir şey gösteriyor. Artık emin ellerde olan bir Türkiye var, dürüst ellerde olan bir Türkiye var, çalmayan, çaldırmayan bir Türkiye var. Şu anda böyle bir yönetim var" ifadelerini kullandı.
"Hiç kimse, hiçbir kurum, fani olan hiçbir güç TBMM'nin üzerinde değildir"
Başbakan Erdoğan, 22 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasından hemen önce Gazi Mustafa Kemal'in, Misak-ı Milli sınırları içinde her birime, her makama bir telgraf gönderdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu telgrafı bugüne kadar birçok yerde okudum ama o telgraftaki şu ifadeye özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Diyor ki Gazi Mustafa Kemal: '23 Nisan 1920'den itibaren bütün sivil ve askeri makamların, bütün milletin başvuracağı merci Büyük Millet Meclisi olacaktır.' TBMM o günden, yani 23 Nisan 1920'den bu yana Türkiye'deki en yüksek makamdır, en yüksek mercidir. TBMM Türkiye'nin kalbidir, idare merkezidir, yasalar oradan çıkar, hükümetler oradan belirlenir, anlaşmalar orada onaylanır, kararlar orada alınır. Millet yetkisini, TBMM eliyle kullanıyor çünkü siz her zaman bizimle beraber değilsiniz ama yetkiyi kime verdiniz, Meclis'teki vekillerinize verdiniz ve o vekiller eliyle bunu kullanıyoruz. Kardeşlerim, hiç kimse, hiçbir kurum, fani olan hiçbir güç TBMM'nin üzerinde değildir. Siz sandığa gider vekilinizi seçersiniz, o vekil sizin adınıza Meclis'te karar verir. Eğer vekilden hoşnutsanız 4 yıl sonra sandık yine önünüze gelir yeniden seçersiniz. Memnun değilseniz 'hadi güle güle' dersiniz. Yetki kimde, sizde."
"Adalet mülkün esasıdır zulmün değil"
Türkiye'nin otokratik rejimle değil, demokrasiyle idare edilen bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kardeşlerim söz sizindir, karar sizindir, mühür sizdedir, yetki sizdedir. Türkiye'de zaman zaman işte sizin bu yetkinizi elinizden almak istediler. Hatırlayın, ihtilal oldu, devrimler oldu. Her ihtilalde, devrimde Türkiye 10 yıl, 15 yıl geriye gitti. Sizin kararınızı yok saydılar. Sizin bastığınız mührü dikkate almadılar. Hatta bazen ne dediler? Evet öyle adımlar attılar ki, size istedikleri gibi mühür bastırdılar, millete bunu yaptırdılar fakat ben sizin seçtiklerinizi düzmece oyunlarla, düzmece bir mahkemede yargılayanları unutmuyorum. Ben Adnan Menderes'i unutmuyorum. Fatin Rüştü Zorlu'yu unutmuyorum. Hasan Polatkan'ı unutmuyorum ama soruyorum onları idam edenleri veya idama mahkum edenleri aranızda hatırlayan var mı? Yok. Silinip gittiler ama onlar ölüm ötesinde bunun hesabını fitil fitil verecekler. Zalimler bunların hesabını vereceklerdir. Adalet mülkün esasıdır, zulmün değil. Sizin kararınızı beğenmedikleri için Meclis'in üzerinde güçler oluşturdular. Meclisi zayıflatmak istediler. İşte 11 yıldır biz bu kadar hizmet üretirken bir yandan da çok yoğun bir şekilde milli iradeyi muhafaza ediyor, milli iradenin gücüne güç katıyoruz. Bizi, kapatmak istediler bizi, düşünebiliyor musunuz? 330'un üzerinde milletvekiliyle iktidarız, bizi kapatmak için yollar aradılar ve sonunda başaramadılar. Milletimizin hayır dualarıyla, aklı selim sahibi olan yargı mensuplarıyla AK Parti yoluna devam etti."
CHP Milletvekili Kamer Genç'in Emine Erdoğan'ın konuşmasına müdahalesi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına el uzatılamaz diyenler, kadına bu noktada söz, laf, hakaret, edilemez diyenler eğer bizim Parlamentomuzun çatısı altında kalıyor da onların partisi onu ödüllendirip, muhafaza ediyorsa işte o CHP'ye hesabını sizin sormanız lazım. Öyle lafla kadına siyasi hak verilmez, lafla kadına koruma, saygı olmaz. Ben konuşamıyorum, niye? Eşim olduğu için konuşamıyorum, ama ben görüyorum ki milletimiz, kadınlarımız konuşuyor. Adını ağzıma almak ona taltif olur, onun için alamam. Dolayısıyla bunun gereğini benim milletim vakti saati geldiğinde yapar. 4 ay sonra o zihniyete Muğla en büyük dersi vermelidir" diye konuştu.
Uçak yaptınız da başörtüsüne mi takıldı
Erdoğan, "Siz uçak yaptınız da başörtüsüne mi takıldı, insansız hava aracını uçurdunuz da başörtüsü mü düşürdü. Yüksek hızlı trenleri bu ülkede hakikaten devreye soktunuz da başörtüsü mü o hızlı trenleri raydan çıkardı. Neler yaptılar neler. Başı açığıyla başı örtülüsüyle sizler benim milletimsiniz, kardeşlerimsiniz, bize düşen hepinize ayrım yapmaksızın hizmet yapmaktır. Gücümüz buradan geliyor, el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz, daha güçlü olacağız" diye konuştu.