11 Temmuz 2008'de 147 doları gören petrol fiyatları, 2008 yılının Ağustos ayından itibaren gerileyerek, Aralık ayında 36 dolara kadar düşmüştü. Libya'nın karışmasıyla birlikte, 17 Aralık 2010'da 92 dolar olan petrol fiyatları 120 dolara kadar yükseldi. Böylece, petrol fiyatları son iki buçuk yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Petrol fiyatlarındaki spekülasyona dayalı bu artış, Batılı ülkeleri korkutmaya başladı. Dünya petrol üretiminin üçte birinin, petrol yataklarının yüzde 60'ının Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde bulunuyor olması, Batılı ülkelerin endişelerinin artmasına neden oluyor. Avrupa'da tüketilen gazın üçte biri ve petrolün dörtte biri Kuzey Afrika'dan geliyor. Libya ve Cezayir, dünya petrol rezervlerinin yüzde 4'ünü, gaz rezervlerinin ise yüzde 3,5'unu elinde bulunduruyor.
Libya'da Kaddafi'ye yönelik ayaklanma, petrol fiyatlarındaki spekülasyonu tetikledi. Çünkü Libya dünyanın on ikinci, Afrika'nın en büyük üçüncü petrol ihracatçısı konumunda bulunuyor. Libya, dünya günlük petrol üretiminin yaklaşık yüzde 2'sini, OPEC'in toplam üretiminin ise yüzde 4,4'ünü yapıyor. 12 OPEC ülkesi içinde, 9. sırada Libya var. Libya'daki büyük petrol şirketlerinin üretimlerini durdurmalarıyla, Libya'nın 1,6 milyon varil olan günlük petrol üretiminin yarıya indiği tahmin ediliyor. Bu da, 87 milyon varil olan günlük dünya petrol üretiminin yüzde 1 azalması anlamına geliyor.
Artan petrol fiyatları ABD ve petrol ihraç eden ülkeleri memnun ediyor. ABD, hem kendi petrolünün hem de Kuveyt, Irak ve Suudi Arabistan petrollerinin efendisi olarak artıştan en memnun ülke konumunda. ABD'den sonra petrol fiyatlarındaki artıştan en olumlu etkilenen ülke Rusya. OPEC üyesi olmayan dönemsel olarak, petrol üretiminde Suudi Arabistan'ın önünde yer alan Rusya, bu sayede 2008'de yaşanan küresel finans krizinin etkilerinden de kurtulacaktır.
Petrol varil fiyatlarındaki her 1 dolarlık artış, petrol ihraç eden ülkelerin gelirlerinin 5 milyar dolar artmasını sağlamaktadır. Petrol fiyatlarındaki artıştan en olumsuz etkilenecek ülkeler, enerji üretiminin büyük çoğunluğu petrole bağımlı olan gelişmekte olan ülkeler olacaktır. Japonya, Hong Kong, Singapur gibi toplu taşımanın yaygın olarak kullanıldığı ülkeler, bu artıştan daha az etkileneceklerdir.
Petrol fiyatlarındaki artışın süreklilik arz etmesi durumunda, birçok ürünün satış fiyatı artacak, bu da enflasyon artışını beraberinde getirecektir. Enflasyon ise faizleri artırarak, ekonomik büyümenin düşmesine neden olacaktır. Faiz artışı ise Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetlerini yükseltecektir. Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık artış, dünya ekonomisinin büyüme hızını yüzde 1 oranında düşürmektedir. Yüksek petrol fiyatları, petrol ithal eden ülkelerden petrol ihraç eden ülkelere gelir transferine neden olmaktadır. İthalatçı ülkelerin döviz rezervleri düşmekte, halklarının alım gücü zayıflamaktadır.
Türkiye, kullandığı petrolün yüzde 93'ünü, doğalgazın ise yüzde 99'unu ithal eden bir ülke konumunda bulunuyor. Doğalgaz fiyatları, petrol fiyatlarındaki artışa endekslendiği için petrol fiyatlarındaki artış, doğalgaz fiyatlarındaki artışı da beraberinde getirecektir. İthal edilen doğalgazın yüzde 50'sinin elektrik üretiminde kullanıldığı ülkemizde, doğalgaz fiyatlarının artışıyla birlikte elektrik enerjisi fiyatları da yükselecektir. Elektrik enerjisinin sanayinin en temel girdisi olması, elektrik fiyatlarındaki artış üretim maliyetlerini ve enflasyon oranını da artıracaktır. Enflasyon oranındaki artış mevcut kur politikası ile birleştiğinde, ihracatımız da düşecektir. Fiyat artışları nedeniyle petrol ve doğalgaz ithalatına daha çok kaynak ayırmak durumunda kalacağız. İhracatın düşmesi, ithalatın artması ile cari açık daha da yükselecektir.
'Orta Vadeli Program Hedefleri'nde göre, 2011 yılında yaklaşık 19 milyon ton ham petrol ithal edilerek, 10,6 milyar dolarlık bir ödeme yapılması planlanmıştı. Yapılan hesaplamalarda, ham petrolün varil fiyatı ortalama 79,9 dolar olarak alınmıştı. Libya'daki karışıklıkla birlikte, petrolün varil fiyatı 100 doları aşmış bulunuyor. 2011 yılında petrol varil fiyatlarının ortalamasının 100 dolar olması durumunda, petrol faturamızda yapılan tahminlerde 2,7 milyar dolarlık bir artış olacaktır. Farklı bir bakış açısıyla, cari açığımız da en az 2,7 milyar dolar artacaktır.
Libya'daki gerginlik nedeniyle artacak enerji faturası, ülkemizin makro dengelerinin değişmesine neden olabilecektir. Bu felaket senaryosunda, büyüme önemli ölçüde hız kesecek, hatta 2010'da görülen yüksek büyüme oranlarına göre küçülme bile olabilecektir. Sanayideki üretim ve kapasite kullanım oranındaki artışla birlikte, azalmaya başlayan işsizlik yeniden tırmanışa geçebilecektir.
zaman