ORUÇ BİR MEKTEPTİR...

Abdullah Büyük

Oruç ibadeti, daha önceki ümmetlere olduğu gibi, “kötülüklerden korunmak için” bize de farz kılınmıştır. (Bak: Bakara:183) Allah’ın her emrinde olduğu gibi oruçta da birçok hikmetler ve bizim için pek çok faydalar olduğu bilinen bir gerçektir. Orucu Allah rızası için tutmakla beraber, bunları da göz önünde bulundurarak değerlendirmek durumundayız.

Orucun farz kılınmasında, insanî, ahlâkî, sosyal, ruhî ve sıhhî pek çok hikmeti vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Oruç, kötülüklere ve cehenneme karşı bir kalkan ve bir siperdir” (Fethul Kebir, 2/206) buyurmuştur.

Oruç, doğrudan doğruya nefsin gururunu, bencilliğini, kibrini kırar ve insana aczini, fakrını, noksanlıklarını hissettirir, kul olduğunu hatırlatır. 

Orucun hakkını vererek tutan bir kimse kelimenin tam anlamıyla ruhî olgunluğa erişir. Ruhî olgunluğa erişen kişi de, sataşmalara ve bayağılığa prim vermez. Rasûlullah’ın (s.a.v); “Oruçlu kişiye eğer birileri sataşırsa, ‘ben oruçluyum, ben oruçluyum’, desin” (Buhari-Tecrid-i Sarih Terc. 6/295) tavsiyesi hep zihninde yankılanır.

 Ramazan ayında farz olan orucu tutan bir Müslüman, bir ay boyunca sürekli Allah’ı zikir etmektedir. Gündüz, oruçlu olduğunun şuuru içinde bulunduğu için daima Allah’ı hatırlar, orucu bozacak işlerden sakınır, iftardan sonra; namaz ve benzeri ibadetlerle meşgul olur ve yatarken sahura kalkabilme heyecanını taşır. Dolayısıyla oruçlu kişinin Allah’ı hatırlamadığı bir anı yoktur. Bundan dolayı oruç, baştanbaşa bir zikirdir.

Oruç, görür gibi Allah’a inanmanın ve gerçek anlamda takvanın bir uygulamasıdır. Çünkü oruçta kişi yalnız Allah’tan korkar, hiç kimsenin kendisini görmediği zamanlarda orucunu bozmayan bir mü’min, gerçekten Allah’tan korkan, Allah’ı görür gibi ona inanan kişidir.

 Oruç, nefsi terbiye eder ve iradeyi güçlendirir. Bu sayede insan daha sabırlı ve tahammüllü olur. Peygamber Efendimiz, bir Hadis-i Şeriflerinde, “Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtı da oruç tutmaktır. Oruç, sabrın yarısıdır” (İbn Mâce, Sıyâm, 44) buyurmuşlardır. 

Oruç, müslümana yılın diğer günlerinde yiyecek bulamayıp, açlık ve yokluk çekenlerin durumunu fiilen hatırlatır, dolayısıyla aç ve açıkta bulunan insanlara yardıma koşma, onların ihtiyaçlarını giderme gayreti göstermeye iterek, fiili bir şükür yapmayı öğretir.

Oruç; kin, nefret ve bencillik gibi duygulardan insanı uzaklaştırır, huzurlu ve mutlu bir toplumun oluşmasına vesile olur.

Oruç, Müslümanı disipline sokar ve Müslümana zamanının önemini hatırlatır.

Orucun farz olmasındaki hikmetler, fertlere ve toplumlara sağladığı yararlar göz önüne alındığında, bu ibadetin, insanlara Allah’ın büyük bir ihsanı olduğu görülür. Bunun için, meşru bir mazeret olmadıkça, mutlaka oruçlarımızı tutmalıyız. Mazeretsiz Ramazan’da oruç tutmayanlar için Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Meşrû bir mazeret ve hastalık olmadan Ramazan’da tutulmayan bir gün orucun yerine, başka günlerde uzun süre tutulan oruçlar denk olmaz.” (Ebû Dâvûd, Savm,38)

Yüce Allah’ın, oruçlarımızışuurlu bir şekildetutmayı nasip etmesi duasıyla Ramazanı şerifinizi şimdiden tebrik ediyorum. 

yeniakit