Eski Adalet bakanı ve Milli Gazete yazarı İsmail Müftüoğlu bugünkü yazısında çok tartışılacak anılarını yazdı...
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın hakkının asla helal etmeyeceği üç insan tipini kendisine anlattığını belirten Müftüoğlu, Radikal yazarı Hasan Celal Güzel'in yaptığı Mesut Yılmaz tarifinden yola çıkarak, Yılmaz'la yıllarca önce yaptığı çok özel görüşmede neler konuştuklarını anlattı.
Rize bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz'ın ANAP'ın başına geçmek için kendisinden destek isteğini belirten Müftüoğlu'nun, Yılmaz'a yönelttiği sorular karşısında aldığı cevaplar Ankara gündemine bomba gibi düşecek.
Yılmaz'ın, TCK'nın 163. maddesini katıldığı Bilderberg toplantılardan aldığı destekle kaldırdıklarını onların desteği olmadan bu maddeyi hiç bir kuvvetin kaldıramayacağını söylediğini belirten Müftüoğlu Özal'ın Yılmaz'la birlikte iki kişiye daha hakkını asla helal etmeyeceğini söyledi...
ÖZAL'IN ARKASINDAN SÖVENLER
Özal'ın, "1- Benim inançlı olduğumu bildikleri halde, beni tekfirleyenler. 2- Mesut Yılmaz. 3- Çok iyiliğim dokunduğu halde aile efradıma sövenler." diye sıraladığı kişilere hakkını asla helal etmeyeceğinin söylediğini belirten Müftüoğlu, Özal'a yönelttiği "Niçin YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'yı görevden almıyorsunuz?" sorusuna; "Gücümüz yetmez." diye cevap almış...
Müftüoğlu'nun yazısındaki ilginç bölümler şöyle...
MASON MUSUNUZ?
"Bazı arkadaşların ısrarı ve sayın Mesut Yılmaz'ın daveti üzerine, İstanbul Tarabya Oteli'nde bir görüşmemiz olmuştu. Bu görüşmenin halen yaşayan şahitleri vardır. Mücahit Gülen ve İstanbul ANAP milletvekili, Fatin Rüştü Zorlu'nun damadı, Hilmi Özen.
Sayın Mesut Yılmaz'la otelde masaya oturunca, diğer arkadaşlar yanımızdan ayrıldılar. Konuşma şu şekilde gelişti:
- Davetinize teşekkür ediyoruz, buyrunuz.
- Biliyorsunuz, ANAP'ta genel başkanlık yarışına girdik. Sizin tecrübelerinizden istifade etmek istedik. Bizim lehimize çalışmanızı bekliyoruz.
- Mesut bey, biliyorsunuz ki siz muhafazakar görünen bir partinin genel başkanlık yarışına giriyorsunuz. Sormak istiyorum. Namaz kılıyor musunuz?
- Günlük kılmam ama bazen Cuma namazı kılarım.
- Millet bu yönünüzü öğrenirse oy alamazsınız.
- Milletten ziyade delege önemlidir.
- Mesut bey, geçenlerde gazetelerde eşiniz bikinili mayo ile görüntülendi. ANAP'ın başına geçecek bir insanın hanımı çok dikkatli olmalıdır, değil mi? Zira, millet sizi beyaz bir çarşaf olarak görmek ister. Oysa, hanımınızın bu resimleri beyaz çarşaf üzerinde siyah leke olarak görülmektedir.
- Önemli olan şekil değil, kalp temizliğidir.
- Bu izah, inanan insanları tatmin etmez.
- Önemli değil, alışırlar.
- Mason olduğunuz söyleniyor, ne dersiniz?
- Eskiden milliyetçiydim, şimdi ise liberalim.
- Bilderberg toplantılarına katıldığınız yazılmaktadır. Yoksa Bilderbergçi misiniz?
- Evet, Bilderbergçilerin davetine icabet ediyorum. Onlarla müşterekliğimiz var. Bir katılmamızda TCK'nın 163. maddesinin kaldırılması noktasında mutabakat sağladık. İyi de oldu. Onların desteği olmasaydı, bu maddeyi hiçbir kuvvet kaldıramazdı. Bilderberg yabancı menşeli bir kuruluştur ama faydalı hizmetler görür. Benden önce Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit de Bilderberg toplantılarına katılmışlardır. Ben Bilderberg toplantılarına katılmaktan memnunum.
- Peki, Mason musunuz?
- Yok.
- Sizi destekleyen olmazsa genel başkan olamazsınız. İçten ve dıştan destekçileriniz var mı?
- İçten bayan Semra Özal, dıştan da dostlarımız vardır.
- Hedefiniz milliyetçi, muhafazakar bir Türkiye midir?
- Zaman gösterir ama ben liberalim. Bu sözcüğün içinde her şey vardır.
- Bu düşünceler ve destekçileriniz sayesinde genel başkan olursunuz, ama sizden lider olmaz.
BU İSİMLERE HAKKINI ASLA HELAL ATMEYECEK
"Rahmetli Turgut Özal, bizimle görüşmeyi arzulamış, biz de sayın Ömer Öztürkmen'le birlikte, İstanbul Harbiye Orduevi'nde davetine icabet etmiştik. Bizi son derece nazik bir şekilde karşıladı. Odasına aldı. Hoşbeşten sonra bize dönerek; "İsmail bey, nerelerdesiniz, politika sahnesinde görünmüyorsunuz, siz son derece hareketli bir insansınız, aklımdan hep geçtiniz ama görüşme bugüne nasip oldu" dedi. Biz de kendisine milli görüş çizgisinde siyasetimizin devam ettiğini ama parti içinde bazı sebeplerden dolayı aktif olmadığımızı söyledik. Merhum Özal "öyle ise benim yeni kuracağım partide beraber olalım inşaallah" dedi.
"Türkiye'nin durumundan memnun musunuz" diye sordu. Cevabımız hayır oldu. Neden diye sordu. Biz de, büyük bir manevi tahribat var, vurgun, soygun alabildiğine, borçlanma hızla artıyor, manevi coğrafya hızla çoraklaşıyor dedik ve Türkiye'nin manevi coğrafyasını çizdikten sonra, bana cevaben "İsmail bey, ben bunları bilmiyordum" dedi. Anladım ki, manevi coğrafya ile ilgilenecek zaman bulamamıştı.
Daha sonra kendisine bazı sualler sorduk. "Niçin YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'yı görevden almıyorsunuz?" sorumuza cevabı netti: "Gücümüz yetmez."
Bu meyanda, benzer bir görüşme de, Sayın Süleyman Demirel'le gerçekleşmişti. 1. Cephe hükümeti kurulurken İhsan Sabri Çağlayangil'i Dışişleri Bakanı yapmayınız dediğimizde, "o zaman bu hükümet kurulamaz" cevabını almıştık. Demek ki, bazı güçleri ve uzantılarını aşmak mümkün olmuyor.
Daha sonra sözü alan merhum Özal, üç insan tipine hakkını hiç helal etmeyeceğini ifade ile onları şöylece sıraladı: 1- Benim inançlı olduğumu bildikleri halde, beni tekfirleyenler. 2- Mesut Yılmaz. 3- Çok iyiliğim dokunduğu halde aile efradıma sövenler.
Mesut Yılmaz'a niçin hakkını helal etmediğini sorduğumuzda, "vefasızdır da ondan" dedi, "peki niçin seçtirdiniz" dedim, cevaben "ben değil, Semra seçtirdi", "Semra hanım sizin eşiniz" deyince, "orasını karıştırmayınız" dedi.
Aile efradına sövenler meselesine gelince; "kim bunlar" dedik. Cevaben "onlardan birisi eski ANAP Ordu milletvekili Şadi Pehlivan'dır" dedi. "Niçin" deyince, cevaben "Ordu ili onu milletvekili istemedi, ben de listeye koyamadım ama Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkanı yaptım. Daha çok kazandırdım. Buna rağmen arkamızdan küfür edip, durmaktadır. İşte bunun gibi olanlar."
Merhum Turgut Özal çok dertli idi. Bizimle uzun bir sohbet yaptı. Gözünde hizmetin pırıltıları vardı. ANAP'ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve ekibine de itimadı kalmamış, yeni parti kurma çalışmalarını başlatmıştı. Ama ömrü vefa etmedi.
Milli Gazete