Dikkat et manipüle ediyorlar
ÖNCEKİ gün AKP’de adını sıkça duyduğumuz bir milletvekili arayıp, "Seni uyarmak istiyorum. Manipüle etmek isteyenler var" dedi.
Uyarısı şuydu:
"Başbakan’ın çevresindeki bir ekip, onun niyeti konusunda etrafa yanlış mesajlar veriyordu."
O dakikalarda, dün Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’e yaptığım çağrı nitelikli yazıyı yazıyordum.
Konuştuğum kişi de öyle yabana atılacak biri değildi.
Tereddüdüm kısa sürdü. Yazıyı hiç değiştirmeden yayınladım.
Çünkü ortada ne beni manipüle etmeye çalışan birileri vardı, ne de benim niyetim Hürriyet’in gücünü arkama alıp cumhurbaşkanlığı seçimine ağırlık koymaktı.
Sadece görüşlerimi anlatan bir yazı yazıyordum.
* * *
Ancak yazı bittikten sonra, içimdeki şüpheci adam uyandı ve kendi kendime bazı sorular sormaya başladım.
Mesela Türkiye’ye şöyle bir hava yayıldı:
Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanını uzlaşmayla seçmek istiyor, Abdullah Gül ise kendini empoze etmeye çalışıyor.
Erdoğan acaba "rol mü yapıyor?"
Seçimden önce, "Kardeşim Gül adayımızdır" diyen Erdoğan uzlaşma çabasında samimi mi?
Benim görüşüm şu:
Evet, Erdoğan uzlaşma arayışında samimi.
Nereden biliyorsun diye sorarsanız, ona da cevabım şu:
Etrafa, onun sıkıntısını anlatan insanlara bakıyorum.
Hepsi "çok yakın çevrede" yer almış, bugüne kadar manipülasyon defosunu görmediğimiz insanlardı.
Şimdi bütün bu imajlarını yıkıp bizi manipüle etmeye çalışmalarının bir manası olabilir miydi?
Yapıyorlarsa bunun amacı ne olabilirdi?
Benim bu sorulara cevabım yine şu:
Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanını uzlaşma yoluyla seçme konusunda son derece samimi.
Ancak onu tanıyan biri olarak şunu da rahatlıkla söyleyebilirim:
Gül, aday olmaya kalktığı takdirde Erdoğan onun karşısına dikilmez.
Ama bütün Türkiye’ye dönüp şu mesajı verebilir:
"Hiç olmazsa denedim..."
Düşünmek lazım.
Bu da yeni cumhurbaşkanının kamuoyu gözündeki imajını bozmaz mı?
* * *
Aklıma gelen bir hınzır soru da şu:
AKP, bir Anayasa değişikliği hazırlatıyor.
Bu değişiklikle cumhurbaşkanının yetkileri sınırlandırılacak.
Hatta sembolik hale getirilecek bile denebilir.
Gül bunu bildiği halde Çankaya Köşkü’ne çıkmayı neden bu kadar istiyor?
Tanıdığım Gül, böyle sembolik koltuklara aday olmaz.
O zaman akla şu ikinci soru geliyor:
Acaba stratejisinin ikinci ayağı, AKP’nin bu Anayasa değişikliğini engellemek mi?
* * *
Tabii en sona, en katı ve en acıtıcı soru kalıyor.
Eğer hem Erdoğan, hem Gül kendi pozisyonlarında samimiyse, yani Erdoğan uzlaşma istiyor, Gül de buna rağmen adaylıkta ısrar ediyorsa, çatlayan bu vazo nasıl tamir edilecek?
Yani Erdoğan ile Gül arasındaki "cohabitation" nasıl sağlanacak?
Seçim meydanlarında "uzlaşma" sözü veren Erdoğan’ın içi biraz burulmayacak mı?
Dahası, bu seçimin Gül tarafından sanki "Çankaya referandumuymuş" gibi sunulması, onun 5 yıllık başbakanlık başarısını biraz gölgelemedi mi?
Biliyorum, Erdoğan ile Gül’ün dostluğu sandığımızdan sağlam ve güçlüdür.
Ama bu buruklukların hiçbir iz bırakmayacağını söylemek de o kadar kolay değil.
Bence AKP, 22 Temmuz’daki açık zaferi, böyle bir buruklukla sakatlamamalıydı.
O nedenle Sayın Gül’ün kararını bütün bunları da düşünerek vereceğine inanıyorum.
Bu fedakárlığı emin olunuz ki kendisine büyük bir şeref olarak dönecektir.
Ertuğrul Özkök - Hürriyet