Seçim bitti. Olan oldu. Sonuç ortada. Bu veriler üzerinde bir çözüm yolu bulacaksınız.
Erdoğan da, Davutoğlu da, ilk tercihlerinin koalisyon olduğunu belirttiler. Azınlık hükümeti konusunda olumsuz görüş belirttiler. Ve ilk tercihleri MHP ve CHP. AK Parti’nin seçim konusunda rasyonel ve pragmatik bir yol izleyeceği anlaşılıyor. Acelesi yok. Rahat. Hatta hükümeti kurma sürecinde yaşanacak olanlar, koalisyon hükümeti sırasında yaşanacak olanlar, halkın bilgilenmesi ve başkanlık sisteminin niçin gerekli olduğu konusunda bol kanaat oluşması için verimli, öğretici bir süreç olacak..
Hükümeti ilk kurmayı deneyecek olan AK Parti. AK Parti % 41 oy oranı ile 1. parti ve kendinden sonra gelen 2 partinin toplamından fazla oya sahip. Garip değil mi, AK Parti % 41’le üzgün, ötekilerse mutlu.
Bu sonuçtan en çok mutlu gibi görünen HDP için aslında zor günler başlıyor. HDP bu zorluğun farkında. Onun için, AK Parti’nin azınlık hükümeti kurması fikrini savunuyor. Böylece iktidarı kendine karşı baskı altında tutmak istiyor. AK Parti’nin MHP ya da CHP ile kuracağı bir hükümet, Anayasa değişikliğini yapabilecek güçlü bir iktidar olur ve bu durum da HDP açısından sürecin dışında kalmasına sebep olabilir.
Kuşkusuz bu anayasa değişikliği kamil değişiklik olmayacak ama yine de zaman kaybetmekten daha iyi.. En azından uzlaşılan konularda ileri doğru bir adım atılmış olacaktır.
Koalisyon milletin kararı. Bu sonuçtan kimsenin AK Parti’yi eleştirecek hali yok. Böyle bir koalisyon öteki partilerin tabanında deprem oluşturabilir.. Aslında ötekilerin birbiri ile imtizacı AK Parti ile imtizaç etmelerinden daha zor bor hadisedir.. Kaldı ki, böylesine bir yamalı bohça hükümeti karşısında çok güçlü ve tek başına bir AK Parti hükümeti koalisyon ortakları için felaket olabilir.
AK Parti’nin kendini nadasa çekip, üç mum yakıp, muhalefetin halini seyretmesi, taktik olarak, seçmene “buyur verdiğin kararın sonucunu gör” mesajı kadar, çözüm olarak, bu tecrübeden yola çıkarak başkanlık sistemini, yeni bir erken seçimden sonra masaya getirmesi, hatta artık anlam ve işlevini yitiren barajı ya kaldırarak ya da daha aşağılara çekerek seçime gitmesi, AK Parti karşıtı bloğun aklını başına getirecek bir hamle olabilir..
AK Parti eğer bu krizi, bu sonucu şansa çevirmek istiyorsa, hem kendi içinde temizliğe gitmek açısından, hem de süreci kendi lehine çevirmek açısından elinde tarihi bir fırsat var.
Bana kalırsa bu işin sonunda bir erken seçim var.. Ama elbette önce koalisyon imkanlarının denenmesi gerek.. Zaten hükümet kurulamazsa seçime gidilir. Kurulursa bir süre devam eder, bu yol denenir, seçmen de neyin ne olduğunu görür. Seçim yasasında bazı değişiklikler yapılır. Belki anayasada bazı sınırlı da olsa değişiklikler yapılır ve seçime gidilir..
AK Parti ile koalisyon, AK Parti’ye ve tabanına zarar vermez ya da parti yönetiminde bir krize sebep olmaz ama, AK Parti ile kim koalisyon kurarsa kursun, hem koalisyon ortağı olan parti, hem de koalisyon dışında kalanlar açısından durum hiç de iç açıcı olmayacaktır. Kimse bunu düşünmüyor gibi sanki. AK Parti dominant bir siyasi harekettir. “Boyar madde”si fazladır. Ekonomi, dış politika, Cumhurbaşkanının siyasi angajmanları bu ortaklıkta zaten potansiyel bir kriz alanı oluşturacaktır da, bir de ortak alınan siyasi parti grubu ve o partinin tabanı açısından da durum sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. AK Parti ittifak kurduğu partinin genel başkanı değişebilir, parti bölünebilir, Bakanlar Kurulu’nda beraber yola çıktıkları kişilerle yola devam edemeyebilirler..
Genel olarak bakıldığında, evet AK Parti tek başına iktidar şansını kaybetti ama, en güçlü, hatta en rahat parti yine kendileri.
Şimdi AK Parti için bir reklam arası ya da seçmen teneffüs zili çaldı. Evet seçmen bir karar verdi ama, verdiği karardan kendisi ve memnun değil gibi sanki.
Hep diyorum ya bize şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Ben yine de diyorum ki, erken bir seçime hazır olun.. Belki hemen değil ama, bir gün mutlaka.. Bu arada hem kendi içinize bakın, hem de başkanlık sistemini anlatmak için bu fırsatı değerlendirin derim.. Bu süreç, AK Parti dışında kimseye fayda sağlamaz. HDP sürecin altında kalır. Bu kesim için bu süreç “dua ile istenen bir bela” ya dönüşebilir. CHP ve MHP için ise durum çok da farklı gözükmüyor.. Paralel Yapı, Kemalistler, Boğazdaki aşiret ve Nişantaşı sosyetesi kınalarını sandıklarına saklasınlar, karalar bağlasınlar, Netanyahu, Sisi, Mübarek de, hemen sevinmesinler öyle. Gelecek günler geçen günleri aratacak.. NTY, BBC, AFP, vs. malum medya çok da umutlanmasın, malum çevreler ve malum sermaye açısından durum pek farklı olmayacak. Pensilvanya’daki zat ve yerli ve yabancı işbirlikçileri için ise yolun sonu. Bunu biraz da siz istediniz.. Selam ve dua ile..
Not: “Dost acı söyler” derler ya, bu anlamda AK Parti’ye eleştirilerim sürecek. Yaşlı baba oğluna demiş ki, “Oğlum sen akrabalarımızı zabdet, ben düşmanlarımla başedebilirim”. Ben düşmanlarımızdan korkmuyorum, onları tanıyorum, 44 yıldır gazetecilik hayatım boyunca onlarla mücadele ediyorum. İçimizdeki cahiller ve zalimler, marka, para ve işret tutkunları, yani “Ağaç kurtları” beni daha çok endişelendiriyor..
yeniakit