Seni 1975’lerden beri takip ediyorum. Hezeyana varan görüşlerini kendinden geçercesine ağlamalarınla ve bazı âyet ve hadislere sarmalayarak kitlelere hikmet gibi sunduğun va’zettiğin günlerden beri...
***
Yüzbinlerce kızın tesettürünü Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, ‘cumhuriyete karşı eylemli bir kalkışma halinde olmak’la suçladığı 1990’larda, tesettürü, ‘furûata taallûk eden bir konudur..’ diyerek kemalistlere yardımcı olduğun ve hattâ, Orta Asya cumhuriyetlerindeki okullarına giden hanım öğretmenlere, tesettür şartlarına riayet etmemeyi emrettiğin ve onları iradesiz şekle soktuğun günlerden beri..
***
Sonra, 28 Şubat 1997 zorbalık günlerinde, bütün laik medya organlarından Erbakan’a, ‘Çekil, git.. başaramadın..’ diyerek, zamanın azgın laik paşalarına hizmet ettiğin ve onların gözüne girmek için, önlerinde süklüm-püklüm olup, ‘Okullarımı devlete devretmeye hazırım..’ dediğiniz günlerden beri..
***
Papa 2. Jean Paul ile görüşüp, ona, onunla aynı hedefleri paylaştığını ve o yolda hizmet etmeye âmâde olduğunu açıkladığın günlerden beri..
Merve Kavakçı hanım, Meclis’e başörtülü olarak girdiğinde, ‘Burası devlete meydan okuma yeri değildir, bu kadına haddini bildirin..’ diye tepinen bir laik politikacıyı ‘siyaset adamları için fazilet sembolü’ diye nitelediğin günlerden beri..
***
Filistin dâvasının bayrak isimlerinden ve onyıllar boyu tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda kalan Şeyh Ahmed Yâsin, sionist İsrail rejimi tarafından 2004 yılında katledildiğinde.. O yiğit mücadele adamını emperyalist odakların ağzıyla, ‘Ne şehidi! Terörist müslüman olamaz. Müslüman da terörist olamaz.’ gibi çarpık denklemler kurduğun ve Amerikan emperyalizmi ve diğer şeytanî güçlerin ‘terörist’ dediklerini terörist, özgürlük savaşçısı dediklerini de özgürlük savaşçısı olarak gördüğün günlerden beri..
***
İsrail rejimince Mavi Marmara gemisinde işlenen o alçakça cinayetler karşısında da, ‘otoriteden izin almadan girmişlerdi o sulara..’ diyerek, sionist haydutlar çetesini en net şekilde otorite olarak nitelediğin günlerden beri..
***
Almanya’da üniversitelerde okuyan gençlerden niceleri gelip‚ bazı ‘âbileri’nin, özel toplantılarda, ‘Ülkeyi biz yönetiyoruz.. Generaller, Müsteşarlar, Valiler, Emniyet müdürleri, Polis şefleri; hepsi elimizde.. Günü gelince Tayyib’i al-aşağı edeceğiz.. O ne ki..’ dediklerini naklettikleri günlerden beri..
Evet, seni on yıllardır elemle takip ediyordum ama bir klinik vak’ayla uğraşıyor duruma düşmekten kaçınmaya çalışıyordum.
***
Bu yüzden de, Tayyip Erdoğan 4 sene öncelerde seni Alamut Kal’ası şeyhi Hasan Sabbah’a ve bağlılarını da ‘Haşhaşiyyûn’ taifesine benzettiğinde ya da başkaları seni, ‘papaz’ olarak nitelediğinde, yine ağır bulmuştum. Ağır değil, hafif bile kaçmış meğer..
***
Ama bir gün ‘Haçlının ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiş Haçlılar..’ diyebileceğini; son zamanların ‘Papa’larının bile, zulümlerinden dolayı kilise adına özür diledikleri Haçlıları temize çıkaracak kadar vicdanının tefessüh edebileceğini hiç mi hiç düşünememiştim.
***
Geçmiş asırları dolduran Haçlı azgınlıklarını ya da Bosna’dan Irak’a, Afganistan’dan Somali’ye kadar Haçlı zihniyetinin yaptığı korkunç barbarlık ve vahşilikleri hatırlayamamış olabilirdin, ama; henüz 15 yıl öncelerdeki Irak işgalinde, sadece Ebu Gureyb zindanlarında yaşanan alçaklıkları, hür düşünceli Amerikalılar bile dünyaya utançla duyururken, zamanın Amerikan Başkanı G. W. Bush’un, ‘The Crusaders/ Haçlılar’ diye kutsadığı o askerlerinin yaptıklarını bile temize çıkaracağın tasavvur edilemezdi..
Seni artık, daha bir, ‘beyin ishali’ de denilen ‘şizofreni’li bir klinik vak’a olarak gördüğümden, sana, gönlümün dilediğince şöyle bir ‘Yuhh!’ bile diyemiyor ve kafatasını ağzından kustuğunu hâlâ da göremeyen bağlılarının zekâ seviyelerine de artık yanamıyorum.
stargazete