Önce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ziyaret ettiği Etiyopya’dan söz edeyim...
Malûm, bu ülkenin eski adı Habeşistan... Habeş Kralı Necaşi’nin memleketi... Müslümanların, Etiyopya denilince, herkes gibi, benim de aklıma ilk gelen; Bilâl-i Habeşi ve Kral Necaşi olur... Bir “köle” iken, gördüğü “işkence” ve uğradığı “zulüm”lere rağmen şereflendiği “İslâm dini”nden dönmeyen ve “Ezan’ı ilk okuyan Müslüman” olma şerefine nail olan Bilal-i Habeşi’nin doğduğu Habeşistan...
Ya, Kral Necaşi?..
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in, “Orada kimseye zulmetmeyen âdil bir hükümdar vardır” övgüsüne mazhar olan ve vefat ettiğinde de, yine Peygamber Efendimiz’in “gıyabında cenaze namazı”kıldığı Necaşi Ashame...
Evet, Kral Necaşi’nin ülkesi Etiyopya..
“Mekkeli müşrikler”in Müslümanlara yönelik “zulüm”lerinin zirveye çıktığı ve “dayanılmaz bir hâl” aldığı günlerde, kendisine “hicret” eden Müslümanlara “kucağını ilk açan” bir ülke olan Etiyopya!..
Aralarında Hz. Osman (r.a.) ve eşi olan Efendimiz (sav)’in kızı Rukiye, Zübeyr, Abdurrahman bin Avf ve Abdullah bin Mesud gibi büyük sahabelerin de bulunduğu 4’ü kadın, 12’si erkek, 16 kişilik bir sahabe kafilesini bağrına basan Etiyopya...
Evet, “Müslümanların ilk hicret ettiği” ve yıllarca huzur içinde yaşadığı ülke...
28-30 Ocak 2007’de Etiyopya’da bulunmuştum...
Tabiî; o zaman “Başbakan” olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte..
FAKİR VE YOKSUL BİR ÜLKE
Herhalde hatırlarsınız;
1-2-3 Şubat 2007 tarihli Ayna’da, “Etiyopya ile ilgili izlenimler”imi aktarmış ve özetle demiştim ki;
l “Mısır” denilince akla ilk gelen “Nil Nehri”nin çıkış noktası Etiyopyatoprakları...
Evet, “Nil sularının yüzde 85’lik bölümü” Etiyopya topraklarından çıkıp,Mısır’a doğru akıyor!..
Ama Etiyopya “susuzluk”tan kavruluyor!..
İnsanlar; sahipleri “Batılı” olan “büyük ve lüks oteller”in hemen dibindeki“5 metrekarelik teneke evleri”nin bir kenarına koydukları “bir leğen su”ile yüzlerini yıkıyor, “banyo”sunu, o su ile yapıyor!.. Tabiî, o suyu da,“bidon”larla, yüzlerce metre uzaktan taşıyorlar!..
l Etiyopya’nın Hıristiyanları, “dinlerinin ilk hâlleri” ile kalabilmiş ve bunu hâlâ yaşayabilen “gerçeğe en yakın” Hıristiyanlar!..
Batı’nın “tahrif edilmiş İncil”inden bambaşka bir “dinî yaşantı”ları var!..
Çoğu kadın, “çarşaf benzeri örtü”yle dolaşıyor!..
İbadetlerinde “kıyam” var, “rükû” var, “secde” var!..
Dahanın da dahası;
“İçki” de haram, “domuz eti” de!..
Şaşırdınız, değil mi?..
Ben de şaşırmıştım ilk duyduğumda!..
“İçki haram, domuz eti haram!”
Bana öyle geliyor ki;
“Hıristiyanlığı, ilk hâline en yakın şekli” ile yaşadıklarından olsa gerek;“Hıristiyanlığı yozlaştırmış Batı” ülkeleri, “Etiyopya’nın Hıristiyan Ortodoksları”nı, galiba “kendilerinden” saymıyor..
365 GÜNDE, SADECE 130 DOLAR!
l Gerçekten “hicap” duyulacak bir tablo var Etiyopya’da!..
Düşünebiliyor musunuz;
“75 milyon nüfuslu, 1 milyon 127 bin kilometrekarelik koca ülke”nin gayrisafi millî hasılası, sadece 9.7 milyar dolar!..
“Yıllık kişi başına düşen millî gelir” ise, sadece ve sadece 130 dolar!..
Evet, evet;
Bir Etiyopyalı, “365 gün boyunca 130 dolar ile yaşamak” zorunda!.. Yani, günde “yarım doların da altında bir para”yla!..
Ne hazindir ki;
Bu ortalamayı, biraz olsun “başkent Addis Ababa”da yaşayanlar yükseltiyor!.. Çünkü, “başkent”te oturanlar, hiç olmazsa “günde 1 dolar”kazanıyor ve enteresandır, bunu bulabilenler “mutlu” dönüyorlar “teneke ev”lerine!..
l Böyle bir tablo, ister istemez “fuhuşa davetiye” çıkarıyor!.. Acı, ama gerçek; henüz “çocuk” yaştaki körpecik kızlar bile, ya “sokak”larda, ya“otel lobileri”nde, bedenlerini kiralayacak “müşteri” bekliyor!.. Bu da, gayet tabiî olarak, “AIDS salgını”nı körüklüyor!..
Bunca “korkunç tablo”ya rağmen, “hırsızlık” ve “gasp” gibi olayların yaşanmıyor olması da, ayrıca üzerinde düşünülmeye değer!..
Üzerinde düşünülecek ve “ibret” alınacak daha epey şeye şahit olduk Etiyopya’da...
ERDOĞAN’I KARŞILAMA TÖRENİ
İşte “zenginlik içinde fakirlik ve yoksulluk” yaşayan bu ülkede, “8 yıl sonra” gördüğüm o ki, değişen bir şey yok!.
Erdoğan’ın ayağına, “eski-püskü halılar”serilmişti ki; bugün Türkiye’de “fakir ve yoksulum” diyen insanların evlerinde bile,“daha yeni, daha kaliteli halılar”görürsünüz.
Etiyopya, işte bu kadar “fakir ve yoksul” bir ülke... Nil Nehri, neredeyse Etiyopya’dan doğuyor, Mısır’a akıp bu ülkeyi ihya ediyor ama, Etiyopya susuz!. İnsanlar “teneke evler”de yaşıyor... Hem de; “5 metrekarelik bir evde, 10 kişi!”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün, işte bu Etiyopya’da, işte bu “fakir ve yoksul ülke”deydi...
Orada dedi ki;
“Gittiğimiz ülkelerde devlet, hükümet başkanlarıyla gerek şahsım, gerekse başbakanımız, bakanlarımız Paralel Yapı’nın konumunu anlatmak suretiyle buraların kapatılmasını ve buralarda bunların vermekte olduğu hizmeti Milli Eğitim Bakanlığımız vasıtasıyla verebileceğimizi kendilerine söylüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı da buna yönelik çalışmalarını şu anda tamamlamak üzere.’’
ALLAH BENİ AFFETSİN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri, beni “8 yıl geriye” götürdü...
Çünkü, Erdoğan’ın bahsettiği “Paralel Yapı okulları”ndan birine; evet,2003 yılında açılan “Necaşi Etiyopya Türk Okulu”na biz gazetecileri de götürmüşlerdi...
Orada, “128 öğrenciden biri” olan Nesrah Mazhar adlı, o zamanlar “9 yaşında” olan bir “kız öğrenci”yle tanıştırmışlardı bizi...
Nesrah Mazhar, “Osmanlı’nın Etiyopya’daki son büyükelçisi Mazhar Efendi’nin torunu”ydu ve “hazin bir hikâyesi” vardı.
İşte bu hikâyeyi, 3 Şubat 2007’de gündeme getirmiş ve “Nesrah’ın hikâyesi, aslında bizim hikayemiz” başlıklı bir yazı yazmıştım...
O yazıda, Allah günahlarımı affetsin; o gün “Cemaat” olarak, bugün“Paralel” olarak bildiğimiz “yapı” hakkında “övgüler” yağdırmıştım...
Öyle ya;
“Mazhar Efendi’nin torunu”na sahip çıkmışlar, onu okutuyorlardı!.
Değişik zamanlarda, “daha başka övgüler”de de bulunmuştum...
O zamanlar düşünüyordum ki;
“Bunlar, geleceğin Türkiye’sini hazırlıyorlar... Bu okullar; Türkiye ile dünya arasında köprü olacak!”
Öyle ya;
“Türkçe Olimpiyatları” gibi bir tablo vardı önümüzde... Bu olimpiyatlara katılan öğrenciler ne güzel “Türkçe şarkılar, türküler, şiirler” okuyorlardı!..
Daha ne olsun!..
O zaman, böyle düşünüyordum...
HİÇBİRİ TÜRKÇE BİLMİYOR!
Ama, şunu da itiraf etmeliyim:
2007’de gittiğim “Cemaat Okulu”nda Nesrah Mazhar’la tanıştığımızı söylemiştim ya, işte o esnada, içime bir “kurt” düşmüş, kafama “soru işaretleri” takılmıştı...
Çünkü Nesrah;
Evet, evet; bir“Osmanlı elçisinin torunuydu” ama,“Türkçe”bilmiyordu!..“Nasılsın?” diye sorduğumuzda, sadece “iyiyim”diyordu, o kadar!..“Saf”ız ve “iyi niyetliyiz” ya, bunun altında “çapanoğlu” aramak hiç aklımıza gelmemişti!.. ÇünküNesrah, henüz “9 yaşında bir çocuk”tu... Belki, “Türkçe”yi henüz öğrenememişti!..
Ne var ki;
Gittiğimiz “Afrika ülkeleri”nde, Tanzanya’da, Bangladeş’te ve Moğolistangibi ülkelerde, hep aynı durumla karşılaşmıştım...
Öğrencilerin hiçbiri “Türkçe” bilmiyor, “Türkçe” konuşamıyorlardı!..
İşte ondan sonradır ki;
Kafamdaki “soru işaretleri” artmaya ve bir “çengel” haline gelmeye başladı!..
Ama, yine de “iyi niyet”imi muhafaza ediyor, kendi kendime diyordum ki;
“Onlar Türkçe konuşmuyor ama, Türkçe Olimpiyatları’nı ne yapacağız?.. Türkçe Olimpiyatları’na katılan öğrenciler, sular-seller gibi şakır şakır Türkçe şarkı-türkü söylüyor, Necip Fazıl’ın, Nazım Hikmet’in şiirlerini, hem de vurgularıyla Türkçe okuyorlar!.. Durup dururken, adamların günahlarını almayayım!”
HEPSİ BİRER İLLÜZYONMUŞ!
Aradan epey zaman geçti...
Geldik 17-25 Aralık’a...
İşte o zaman “gözlerimdeki perde” kalktı, “gerçek”leri görmeye başladım.
Gördüm ki;
“Okul”lar da, “Türkçe Olimpiyatları” da, tamamen bir “illüzyon”, tamamen“aldatmaca” imiş!..
Meğer, “şarkı-türkü-şiir” okuyan o çocuklar da “Türkçe” bilmiyormuş!..
Hepsi “ezber”miş!..
O “şarkı-türkü”leri, o “şiir”leri “ezberletmişler”, çıkarmışlar sahneye!..
Millet de zannediyordu ki;
“Cemaat, 164 ülkedeki okullarıyla, Türkiye’yi temsil ediyor... Bu, ne güzel bir hizmettir!.. Çocuklara hem Türkçe öğretiyorlar, hem de İslâmî bilgiler veriyorlar!”
Uyandık... Geç de olsa, uyandık!..
Meğer, “gözlerimizi boyamışlar!”
Meğer “illüzyon”lara başvurup, gözlerimize “perde” çekmişler, resmen ve alenen “sihirbazlık” yapıp; “öyle görmemizi, öyle zannetmemizi”sağlamışlar!..
Anlayacağınız, bu konuda da, tam bir “algı operasyonu” yürütmüşler de, aldatıldığımızın farkına varamamışız!..
Gördük... Geç de olsa, gördük!..
BAŞARI DEĞİL, HIRSIZLIK!
Meğer; “başarılı ve disiplinli bir eğitim görüntüsü”nün arkasında“hırsızlık” varmış, “tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını gasp” varmış!..
“ÖSYM Soruları”nı çalmışlar!.. “KPSS”nin sorularını çalmışlar!..“Askeriye’nin soruları”nı, “Polislik sınavları”nın sorularını çalmışlar!..“Hakimlik ve Savcılık sınavları”nın sorularını bile çalmışlar!..
Öyle bir “hırsızlık” ki;
“Paralelci Abi ve Abla”lar, o sınavlarda sadece “doğru”ları değil, “yanlış”şıkları bile “hep birlikte” işaretlemişler!..
İşte bu “sahtekâr”lar, işte bu “hırsız”lar, bugün kalkmış başkalarını“hırsızlık”la suçluyor, “haram yemedik” diye efeleniyor!..
Merak ediyorum;
“Bunların kursaklarından helâl lokma geçmiş midir acaba?”
“Gariban Müslümanlar”dan “Himmet” parası toplayıp, bu “himmet”lerle,“İsrail lobilerine hizmet” eden bunlar değil mi?..
“Okullarımız çok başarılı” algısı oluşturan ama “TEOG sınavlarında ilk 10’a bile giremeyen” bunlar değil mi?..
“164 ülkedeki okulları”nda; güya “İngilizce öğretmeni” olarak istihdam ettikleri kişilerin, bulundukları ülkelerde “CIA Ajanı” olarak çalışmasına göz yuman bunlar değil mi?..
YENİ BİR DÜNYA KURULACAK!
İşte, birer “CIA üssü” gibi faaliyet gösteren o okullar, birer birer kapanacak!.. Asya’da kapanacak, Afrika’da kapanacak!.. Hiç şüpheniz olmasın ki, “Son Kullanma Tarihi” dolduğunda, Amerika’daki okulları da kapanacak!..
“Başkan, Başbakan, bakan, bürokrat ve zengin çocuklarının fahiş ücretler alınarak okutulduğu” ama “gariban çocukları”nın yüzüne bile bakılmadığı o okullar, bir bir kapanacak!..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün Etiyopya’da sarfettiği sözleri, böyle okumak gerekir!..
“Türkçe”nin öğretilmediği, “İslâmiyet”in “İ”sinin bile tebliğ edilmediği o okulların, birer “okul” değil, “ticarethane” olduğu bütün dünya tarafından görülecek ve tek tek kapatılacak!..
O okullar kapanacak,
Ve “Yeni bir dünya kurulacak!”
Bu dünyada “Paralel” olmayacak!..
*************************************************************
Su uyur, düşman uyumaz... Adım adım Kaos!
Şimdiden “uyarayım” da, ileride hiç kimse “geç kaldın” demesin!.. Yazacaklarım “komplo teorisi” değil, “Uygulamada olan plân”ın deşifresidir!..
Bilmem farkında mısınız; özellikle son aylarda, çoğu “Yahudi hakimiyeti”nde bulunan “ABD, İngiliz, Almanya televizyonları”nda, “AK Parti ve Tayyip Erdoğan” hakkında, artan bir biçimde “itibarsızlaştırma programları” yapılıyor... Bu “algı operasyonları”nın amacı, “kendi kamuoylarını, Türkiye’ye yönelik bir operasyona hazırlamak” ve “Bakın, gördünüz mü, biz haklı çıktık” diyebilmek!..
“Türkiye’deki işbirlikçileri ve ajanları” vasıtasıyla da; Cizre’de yaptıkları gibi “karışıklık” çıkartmak ve yeni bir “Gezi Kalkışması”na yol açmak istiyorlar!.. Bunun finansmanını da, “Koç’lar, Öküz’ler, Koyun’lar”karşılayacak!.. Bu “zengin”ler, Borsa’da ve Döviz’de spekülasyon yapacaklar ve Türkiye’de “ekonomik kriz”e yol açacaklar!..
Bu arada; “Müslüman(!) görünümlü, Hoca(!) kılıklı bazı kişilerin televizyonları”nda veya “internet siteleri”nde, “tozlu raflardaki kasetler”indirilecek ve “yandaş” dedikleri medya organlarını “Hükümet’i savunamaz” hâle getirecekler!..
Hasılı kelâm; hem yurt dışındaki, hem de Türkiye’deki “medya organları”nı, “sahte hoca”ları, “Boğaz Lobisi”ni kullanıp, Tayyip Erdoğanve Hükümet’i “düşürmeye” çalışacaklar!..
Ondan sonra; gelsin kaos, gelsin darbe!..
“Plân”ları budur!.. “Uyanık” olalım!..
Ve “dua” edelim... Allah bunlara fırsat vermesin!..
yeniakit