Paris sokaklarında 'jön' ve 'olgun' Türkler...
Paris sokakları şu ara Türk akademisyen ve entellektüellerinin varlığına tanıklık yapıyor. Şerif Mardin, Mete Tuncay, Selim Deringil, Zafer Toprak, Binnaz Toprak, Şükrü Hanioğlu gibi tarihçi ve sosyologlar bu sıra Paris'te biraradalar"
Hürriyetin ilanının, 1908'in, diğer ifadeyle 2. Meşrutiyet'in 100. yılının en anlamlı kutlaması Fransa'nın başkentinde yapılıyor.
Anlamlı zira Paris önce Genç Osmanlıların, ardından Jön Türklerin ana yatağını, en önemli beslenme ve yaşam havuzunu oluşturan kent"
Yüzyıl sonra tarihçilerin bu kentte bir araya gelerek yüzyıl öncesini konuşmaları elbet anlamlı"
Üstelik toplantı sadece bir akademik buluşmayı değil, bir anıyı ya da bir anmayı da içeriyor.
19. yüzyıl son çeyreği üzerine yaptığı çalışmalarla Türk tarih literatürüne önemli katkılarda bulunmuş, Yusuf Akçura'yı bizlere gerçek anlamıyla takdim etmiş ve pek çok tarihçi yetiştirmiş olan François Georgeon, bu toplantıyı düzenlerken bir de belgesel hazırlatmayı ihmal etmemiş.
Belgesel dönemin Jön Türklerinin oturdukları evleri, gittikleri kahve ve lokantaları, günlük hayatlarını konu ediyor.
Daha doğrusu 100 yıl sonra bu mekanların ve yaşamın izini sürüyor.
Umarız kısa zamanda bu belgesel Türkiye'de de gösterilir.
Tarih önemlidir"
Tarihi bilmek, anmak önemlidir"
Bilgi dışında, bu, insanın geçmişine ve kimliğine yönelik bir merakı, bir sorguyu ve bir saygıyı içerir.
Bir süreklililiğin ve bu sürekliliğe ilişkin farkındalığın işaretini oluşturur.
Tarihsel dönem ve tarihsel aktörler hakkında ne düşünürseniz düşünün bu değişmez"
Jön Türkler örneğin, bugün gündelik bilgide, gündelik hayatta toplumun muhafazakar kesimleri tarafından pek iyi anılmaz, pek iyi hatırlanmazlar.
Ayrıca başta Ermeniler olmak üzere azınlıklar için haklı olarak Jön Türk demek "kan, ölüm ve son" demektir. Jön Türkler Anadolu'da yeni ulusun etnik bir temizlik, dinsel bir standardizasyon üzerinden yapılmasını ifade eder.
1915 felaketini akla getirir Jön Türkler, Balkan Savaşı bozgununu, Sarıkamış'ı akla getirir, ilk askeri darbeyi akla getirir.
Ancak aynı Jön Türkler bu koşullarda modernitenin ilk ileri adımlarını atanlardır.
Onlarla başlayan laiklik, milliyetçilik ikilisi üzerine oturan ulus oluşturma çabaları bugün Türk elitinin, Türk yönetim anlayışının genetik mirasını oluşturur.
Süreklilik keskindir.
Jön Türklerin projeleri Kemalistlere intikal etmiştir, bu projeler bugün de Türk devlet anlayışının temelini oluşturmaya devam etmektedir.
Anadolu'yu gayrimüslimlerden arındırmak, 150 yıllık göçle Anadolu'ya akmak zorunda kalan, farklı ana diller konuşan Müslümanları Türkleştirmek (milliyetçilik), ulusun ana yapıştırıcısı İslami modernleştirmek (laiklik) ve bunu aşırı merkeziyetçi bir yapı üzerinden, tepeden inme hamlelerle gerçekleştirmek (vesayetçilik), bu projenin dört ayrı ayağıdır.
Bu dört ayaklı proje Jön Türklerin, genç cumhriyetin ve bugünün ortak projesidir.
Yol alıyoruz, ama kimi konularda aynı yerde saymaya devam ediyoruz"
Kürt sorunu, agresif bir laiklik yorumumun yarattığı tahribatlar, merkeziyetçi bir anlayışın direnci ve devamı bugünün temel sorunları"
Jön Türkleri konuşurken aslında bir yönüyle bugünü konuşuyoruz"
1912 ele alınırken, 2008'in otoriter koşulları anılıyor ve Paris'ten İstanbul'a bir hat oluşuyor."
yenişafak