Dünkü yazımda;
“12 kişinin öldüğü saldırı” için, “sıcağı sıcağına bir konu” olduğundan; daha çok “şüphe”lerden, “tahmin”lerden yola çıkmış ve olayı“yorumlamaya” çalışmıştım...
Yazının ana teması;
“Paris’teki Charlie Hebdo adlı dergiye yapılan ve 12 kişinin öldüğü saldırıyı, Müslümanların yapmadığını ama bu saldırı bahane edilerek Müslümanlara yönelik zulümlerin artacağı, Avrupa’nın Müslümanlara dar edileceği” idi...
Nitekim, öyle oldu!..
Bu saldırı bahane edilerek, başta “PEGIDA Hareketi” olmak üzere, bütünAvrupa’da, “Müslümanları hedef alan” açıklamalar yapılmaya, Müslümanlar “terörist” gösterilmeye başlandı.
Demek oluyor ki;
“Avrupa’nın böyle bir saldırıya ihtiyacı vardı!.. Böyle bir saldırı gerçekleşsin ki; Batı ülkeleri, bir yandan ülkelerindeki Müslümanlar üzerinde baskılarını arttırsın, bir yandan da halkı Müslüman ülkelerin Batı’nın güdümünden uzaklaşmaları önlensin!”
Sizin anlayacağınız;
Bu olay, sadece “terörist bir saldırı” değildir!.. Aynı zamanda “istihbarat örgütlerinin bir savaşı”dır!..
Dahası; “Siyasi mesajlar ihtiva eden” bir saldırıdır!..
Yani, “tek boyutlu” değildir!..
KİMİN İŞİNE YARAR?
Dünkü Akit’in manşeti; “Adrese teslim provokasyon” şeklindeydi...
Ben de, bu saldırının “provokasyon” olduğunu yazdım!..
Öyle ya;
Herhangi bir “saldırı” veya “sabotaj” olduğunda, Mahir Kaynak’ın sorduğu gibi, biz de sorduk;
“Bu olay, kimin işine yarar?”
Evet, kimin işine yarar?..
NATO’dan, BM’den, ABD ve AB’den gelen açıklamalar onu gösteriyor ki; bu saldırı “Müslümanların işine yaramaz!”
Hele söyleyin;
Deniliyor ki;
“Charlie Hebdo adlı dergide Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’e hakaret içeren karikatürler yayınlanıyordu!.. Ne yani, Müslüman birileri, bu hakaretlere cevap vermiş olamaz mı?”
Elbette olabilir!..
Ama, birader;
Peygamber Efendimiz’e “hakaret” içeren karikatürler “yakın zamanda”çizilmemiş ki!..
“Yakın zamanda” çizilmiş olsa, bir Müslüman; bu “tahkir”e, bu “hakaret”e bir cevap vermiş olabilir diyelim!..
Oysa, o karikatürler, “2 yıl önce” çizilmiş karikatürlere, şimdi mi cevap veriliyor?..
Yapmayın Allah aşkına!..
Bu, neye benzer bilir misiniz?..
Bu, “Hz.İsa (as)’ı 1500 yıl önce Yahudilerin öldürdüğünü yeni duyan Yeniçeri askeri”nin, bir “Yahudi”nin boğazına sarılıp, “Vayy, demek Hz. İsa’yı siz öldürdünüz ha!.. Ben de seni öldüreceğim!” demesine benzer!..
Aradan geçmiş “1500 sene” ama, Yeniçeri yeni duymuş!..
Bu olay da öyle!..
“2 yıl önceki kaikatür”den dolayı dergiye baskın yapıldığını söylemek,“akıl ve mantık dışı”dır!..
O karikatürler yakın zamanda çizilmiş olsaydı, derdim ki; “İnsanların kutsallarını tahkir ederseniz, olacağı budur!”
Ama, bir Müslüman’ın, “2 yıl önceki karikatür”den dolayı “tahrik”olduğunu söylemek, “insan aklıyla alay etmek” olur!..
Ne yani;
Bu insanlar, 2 yıldır uyuyor muydu?..
2 yıl sonra uyanan adamlara derler ki; “Uyan da balığa gidelim!”
SORULAR... SORULAR!..
Şunu söyleyeyim:
Bu olayda, “Müslümanları aklamaya çalışmak” gibi bir çaba içinde değilim... Ben, “Müslümanlar niye yapmış olamaz” fikrine “delil”ler getirme gayreti içindeyim!..
Niye yapmış olamazlar?..
Çünkü, böyle bir saldırı; “Hiçbir Müslüman’ın işine yaramaz ve Müslümanlara da hiçbir faydası yok!”
O halde “kim” veya “kimler” yapmış olabilir?.. Buyrun, eldeki “veri”lere göre, bazı “soru”lar soralım!..
Bugünkü “Dış Haberler” sayfamızda da okuyacağınız gibi; kısa adı EMISCOolan Toplumsal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi Avrupa Konseyi Temsilcisi Hümeyra Filiz demiş ki;
“Saldırıyı yapanlar, ilk önce 6 numaralı binaya giriyorlar!.. Yüzleri maskeli ve ellerinde silah olan kişiler, o binadaki insanlara derginin nerede olduğunu soruyorlar... Derginin 10 numaralı yan binada olduğunu söylemeleri üzerine de, oraya gidiyorlar!”
İlginç değil mi?..
“Yüzleri maskeli ve elleri silahlı” insanlar gelip, “adres” soruyorlar ama, içlerinden birinin “Fransız polisi”ni aramak, akıllarına gelmiyor!..
Saldırganlar, daha sonra “dergi binası”na geliyorlar... Ama her nasıl oluyorsa oluyor ve “şifreli kapı”yı geçip, “derginin bulunduğu ikinci kata”çıkıyorlar!..
Sormak gerekmez mi;
“Şifreli kapı”yı nasıl geçtiler?..
ZIRHLI VE ŞİFRELİ KAPI
Sormaya devam edelim:
Adamlar “2. kat”a çıkıyorlar ama, bu katta, yol “ikiye” ayrılıyor!.. Biri sağa, biri sola!.. Sağ tarafa gidiyorlar ve “binanın hizmetçisi” ile karşılaşıyorlar!. Ona, derginin “ne tarafta” olduğunu soruyorlar, hizmetçinin, “solda”olduğunu söylemesi üzerine geri dönüp, sol tarafa yöneliyorlar!..
Artık, “derginin kapısı”na gelmişlerdir!..
Ama kapı;
“Hem zırhlı, hem şifreli!”
Her nasıl oluyorsa, “zırhlı ve şifreli” kapıyı da geçip, o an “Yayın Kurulu Toplantısı”nda olan herkese kurşun yağdırıyorlar!..
Sonuç: 12 ölü!..
Hadi, diyelim ki; “şifre”leri, “içeriden biri”nden öğrendiler ve kapıları rahatlıkla geçtiler, peki; o gün “Geniş katılımlı Yayın Kurulu toplantısı yapılacağını” nereden biliyorlardı?..
NİYE ÇARŞAMBA?
Daha da önemlisi;
Charlie Hebdo dergisi, “Pazartesi” günleri yayınlandığı için, “Yayın Kurulu Toplantıları” da, mutad olarak “Pazartesi” günleri
Peki, her hafta“Pazartesi günleri toplandıkları”halde, bu hafta niye “Çarşamba”günü toplandılar?..
Bir önemli soru daha:
Derginin“karikatürist”leri, genelde “70-80 yaşında” adamlardır ve normalde “dergiye hiç uğramazlar”mış!..
Ama bu hafta;
Hem de “Pazartesi değil, Çarşamba” olduğu halde, kendilerine “özel bir davet” yapılmış, onlar da, dergiye gelmişler!..
Dikkat;
“Özel davet” üzerine!..
Sizce de ilginç değil mi?..
Adamlar, önce “yanlış bina”ya giriyorlar, sonra “zırhlı ve şifreli kapıları”geçiyorlar, “toplantının bu hafta Çarşamba günü, kalabalık bir katılımla yapılacağını” biliyorlar!..
Nereden biliyorlar acaba?..
Demek oluyor ki;
“İstihbaratları çok kuvvetli”
Ya da; bir “istihbarat örgütü” kendilerine yardımcı olmuş!..
Hayli enteresan!..
SOKAKLAR NİYE BOMBOŞ?..
Dahası da var:
Bu kadar “güçlü bir istihbarat”a sahip olan bu adamlar, anlaşılıyor ki,“profesyonel”dir!..
İyi ama, eyleme giden “profesyonel” bir adam, hiç “kimliğini arabada unutur” mu?..
Ve yine;
Her zaman “kalabalık” olan ve sürekli “korunan” bir mahallin, Çarşamba günü “bomboş” olması, acaba nasıl izah edilir?..
Sanki, insanlara; “Bugün saldırı günü, sokakları boşaltın” denilmiş!..
Saldırganlar da, 12 kişiyi öldürdükten sonra, adeta ellerini-kollarını sallaya sallaya olay yerinden uzaklaşmış!..
Bütün bu “veri”lere rağmen, karşımıza, yine de bir “Müslüman” çıkarsa, derim ki; “Tetikçiler” Müslüman bile çıksa, “saldırıyı sevk ve idare edenler” mutlaka ama mutlaka “istihbarat örgütlerinden biri”dir ve onlar“Müslüman” değildirler!..
Çünkü, bu işin içinde;
“Müslümanları baskı altına almak” gibi bir “strateji” vardır!..
Bu saldırı ile;
“Avrupa’da yaşayan Türk ve Arap Müslümanlara, bundan sonra Avrupa’da güvenli olarak yaşayamazsınız” mesajı verilmiştir!..
Olay, budur!..
NE KADAR ÜZÜLDÜM?
Haa, derseniz ki;
“12 kişinin ölmesine üzülmüyor musun?.. Bu saldırıyı kınamıyor musun?..”
Şahsen ben, bu konuda Alper Tan’dan pek farklı düşünmüyorum..
Alper Tan demiş ki;
“Paris’teki saldırıda 10’dan fazla ölü var... Fransa’nın Filistin’de ölenlere üzüldüğü gibi üzüldük!..
Hollande’ın Esad’ı kınadığı gibi kınadık!..”
İspanya’nın ünlü aktörlerinden biri olan Willy Toledo da demiş ki;
“Charlie Hebdo saldırısının arkasında, her yıl milyonlarca insanı öldüren Batı vardır!.. Pentagon ve NATO’nun saldırıları ülkeleri bile yok edecek seviyeye gelmişken, Paris’teki saldırı nedir ki?..”
Ben de aynısını düşünüyorum!..
Onların “Filistin’de ölen Müslümanlara üzüldükleri” ve “Esad’ı kınadıkları gibi” üzülüyor ve kınıyorum!..
Daha fazla değil!..
******************************************************************
Erol Evcil ve Batman’daki görevden almalar meselesi
Önceki günkü ve dünkü yazılarımda; “Erol Evcil’in vergi meselesi”ne ve“Batman’daki görevden almalar” konusuna değinmiştim...
l “Erol Evcil’in, 230 trilyonluk vergi borcu”na rağmen, niye “Vergi Yüzsüzleri listesinde yer almadığını” sormam üzerine, Gelirler İdaresi Başkanlığı’ndan sayın Rıza Çelen aradı... Dedi ki; “Erol Evcil’in üzerine şirket yoksa, ya da yeniden yapılandırma istemişse, vergi yüzsüzleri listesinde yer almamış olabilir!.. Biz, şirketlere bakıyoruz.”
Anladım ki, “230 trilyon borcu” olan şirket Erol Evcil’in üzerine değil, belki de “çaycı ve çorbacılar”ın üzerinedir!..
l “Batman’daki görevden almalar” meselesi üzerine de, AK Parti Batman İl Başkanı Murat Güneştekin aradı ve “görevden almalarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını” söyleyip, ekledi: “Hastane Başhekimi Elif Kılıcıkan’ın o göreve getirilmesine ben refesans oldum, onun hele de başörtüsünden dolayı görevden alınmasını nasıl isterim?.. Ben, başörtüsü için, gerekirse canımı veririm... Bu tayin ve görevden almalarla benim ve AK Parti Teşkilatı’nın hiçbir ilgisi yoktur... Bu olay, Kamu Hastaneleri Kurumu’nun takdirinde olan bir meseledir!”
Demek oluyor ki;
“Erol Evcil meselesi”nde Enerji Bakanlığı’nın, “Batman’daki görevden almalar”la ilgili olarak da, Kamu Hastaneleri Kurumu’nun birer açıklama yapmaları gerekiyor...
Bu işlerin, sonuna kadar takipçisiyim!..
yeniakit