Amerikan dışsiyaseti konusundaki değerlendirmeleriyle öne çıkan yayın organlarından Foreign Policy’de, 18 Haziran günü yayımlanan bir makale ilgi çekiciydi. Çünkü makalenin sahibi, sıradan birisi değil, G. W. Bush’un Başkanlık döneminde bir ‘ulusal güvenlik danışmanı’ olan John Hannah.. Bu kişi, ‘başta ABD ve Avrupa ile, Orta Doğu ve Türkiye için tehlikeli şahıs’ haline geldiğini yazdığı ‘Erdoğan’la bir hesaplaşmanın er ya da geç bir gün ve mutlaka yaşanacağını’ yazıyordu.
Elbette burada büyük bir boşluk bırakmış Amerikalı.. Rusya’yı da yazmalıydı. Çünkü, Erdoğan, Rusya için de rahatsız olunan bir figür..
***
Yazının asıl havası, şu.. ‘Dünya bizden sorulur. Biz dünyanın jandarmasıyız.. Dünyanın herhangi bir yerinde bir rahatsızlık olur da, o rahatsızlık bizim kontrolomüzde olmazsa, bize de zarar verir.’
Yazıda, Erdoğan’dan sadece Amerika ve Avrupa’nın rahatsız olduğundan söz edilmiyor, Ortadoğu ülkelerinin de rahatsızlığından ve dahası, onun Türkiye için de tehlikeli birisi haline geldiğinden söz ediliyor. Yani, ‘Big Brother’ hepimizi, bütün dünya adına ve en iyi şekilde gözetler; yufka yüreği hepimiz
için yanar.
‘...Ciddî bir problem.. Türkiye yavaş yavaş ama engellenilemez bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü.. Despotluk, Terörizm, İç-savaş..(...)’ diyor. Önce, kendi temennilerini medyada ve siyasî mahfillerde devamlı tekrarlıyor ve sonra da bunun gerçekte olduğu kanaatini pekiştirmeye çalışıyorlar; 150 yıl öncelerde Osmanlı üzerinde etkili hale getirilen ‘Hasta Adam’ telkıninin yine etkili olabileceği ihtimaliyle. Türkiye’nin, son yüzyılının maddî ve manevî açıdan en güçlü olduğu bir dönemi yaşadığı bu yolla gözlerden uzak tutulabileceği sanılıyor.
***
Tahmin edileceği gibi, herifçioğlu, Türkiye için de yüreğinin yandığını dile getiriyor, ama yazı yığınla yalanlarla da dolu, ve tıpkı HDP / PKK sözcüleri gibi konuşuyor. Çünkü, Çözüm Süreci’nin sona erdirip, PKK’ya karşı bir saldırıya geçenin Erdoğan olduğu ileri sürülüyor. Dahası, Erdoğan’ın DAİŞ’e destek verdiği iddia ediliyor. Bu görüşünü, USA emperyalizminin DAİŞ’le savaştırdığı YPG/ PKK güçlerini Türkiye’nin düşman bilmesine dayandırdığı tahmin edilebilir; ‘Dostumun düşmanı, düşmanımdır..’ mantığınca..
***
Haydi, aralarında sionist İsrail rejimi de bulunduğu için, Ortadoğu rejimlerinin herbirisinin üzerine bir koruma şemsiyesi açtın, Türkiye’den sana ne?
Ama hayır, böyle diyemeyiz.. Çünkü, o, kendisini hepimizin koruyucu meleği olarak sunuyor hepimize..
***
Ama, Amerikalı’nın ağzından kaçırdığı ve dehşete kapıldığı gerçek, Erdoğan’ın hâlâ da geniş bir popülariteye, büyük halk desteğine sahib olduğu..
Öyleyse, n’apmalı? Onu global bir tehlike halinde göstermeli..
Amerikan ulusal güvenliğinin işbu eski danışmanı, ‘Türkiye’de Erdoğan probleminin yıllardır inşa halinde olduğunu, USA yetkililerinin, yeryüzündeki en önemli jeo-stratejik toprakların bir bölümü üzerinde yükselen bir müttefik ülke hakkında zor kararlar almak yerine, problemin kendiliğinden hal yoluna girmesini beklediğini’ söylüyor. Ancak bu ihtiyat hesabı doğru çıkmamış; tersine, Erdoğan problemi giderek kötüleşmiş, metastas yapmış (başka yerlere sıçramış, yayılmış..) ve ABD çıkarları için büyük tehlikeler meydana getirmeyi sürdürüyormuş.. Ve, bir hesaplaşma günü er ya da geç yaşanması kaçınılmazmış.. Onun için de, ABD, zararlarını azaltma hazırlıklarına şimdi
den başlamalı.’ (?!) imiş..
***
Roma İmpararotorluğu’nun ‘Pax Romana..’ (Roma Usûlü Barış)’ında rakib ve düşmanlarına önerisi şuydu: ‘Teslim ol, barış olsun..’
Çağdaş Roma İmparatorluğu da, ‘Pax Americana’sında da aynı şeyi söylemeye çalışıyor..
Halkımız da diyor ki, ‘Dik dur, eğilme!’
stargazete