Peki sahteyse kim hazırladı?

Acaba belge, Ergenekon davasını düşürme sonucunu doğuracağı hesaplanarak hazırlanmış olmasın?

Hakan Aygün - Bugün

Peki sahteyse kim hazırladı?

Başbakan Erdoğan'ın yorumu: "Belge gerçek dışıysa vahim, doğruysa daha da vahim!"
Normal021MicrosoftInternetExplorer4

Şahsi yorumum:

"Belge doğruysa vahim, gerçek dışıysa daha vahim!"

Neden mi?

Sadece gidişatın "belgenin sahteliğine" kaymasından ötürü değil gördüğüm vehamet...

Anlatalım...

Belgeyi baştan herkes ama herkes "doğruymuş" gibi kabullendi. Kimse sahiplenmeye kalkmadı. "Eğer belge gerçekten doğruysa" diye ihtiyatla eleştirirken, ne yalan söylüyeyim ben de "belgenin doğruluğundan" hareketle yazıp, çizdim.

Çünkü, ben dahil dünya alem biliyor ki, bu kadar saçma sapan kaleme almayacak olsalar da, belgedeki görüşler askerin dünyasıyla fazlasıyla uyuşuyor.

Yani belgenin doğruluğu "zaten bilinen vehametin ilamı"ndan başka bir şey olmadığından, sadece "vahim" deyip geçilecek bir durumdu.

Başlangıçtaki havanın tersine, şimdi "belgenin sahte olduğu" rüzgarı esiyor.

Belgenin doğruluğu için tek kanıt, Genelkurmay'ın itirafı olabilirdi. Genelkurmay Başkanı yalanladı.

Ayrıca belge fotokopi. Adli Tıp da "saptanamadı" diyecek. Üstündeki imza doğru olsa bile kolayca "copy-paste" imkanı var. Savcılıkta bile orijinali olmadığına göre, eninde sonunda "belge sahte" denilecek.

Yani "son tahlil"de hukuken belgenin sahte olduğunu kabullenmek zorunda kalacağız. Ya da "gerçek olduğu saptanamadı" diyeceğiz.

Ve tüm Türkiye, "O zaman bu belgeyi kim hazırladı?"yı tartışmaya başlayacak?

Bence tek olasılık ama iki alt şıkkı var.

Tek olasılık, belgeyi askerle AK Parti ve Gülen cemaatini birbirine düşürenlerin hazırlamasıdır.

Bu olasılığa bağlı iki şık da şudur:

1-Ergenekon'da yargılananlar cephesi, aslı bambaşka olan bir belgeyi tahrif etti, "asker de artık hareketlendi, bunları temizleyip, geliyoruz" havasını yaymak için yandaşlarına dağıtım yapıyordu.

2- Genelkurmay karargahını da, Ergenekon davasına dahil etmek isteyenler hazırladı.

Önümüzdeki günlerde göreceksiniz, bu son şıkkı düşünenler içinden "cemaat işi" diyenler olacaktır.

Ama sakın inanmayın!

Niye mi?

Gülen cemaatine yakın medya, öylesine "ihtiyatsız bir şekilde" belgeyi yüzde yüz doğru sayan haberler yaptı ki, hiçbir komplocu kendisini böyle dışa vurmaz. Komplosunu yapar, başkalarını konuşsun diye bıyık altından kıs kıs gülerek seyreder.

Keza "aynı ihtiyatsızlık" ilk günden belge doğruymuş gibi açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan'da da vardı.

Belli ki, belge medyaya sızmadan AKP ve çevresi "belgenin doğruluğuna" inanmıştı.

Nitekim, Erdoğan ilk günkü yaklaşımından çark etmedi. Sivil yargıda dava açıldı.

Şimdi ne olacak?

Yetkisizlik kararı verilip, son belge Ergenekon davasına dahil edilecek.

Böylece, Genelkurmay karargahındaki halen görevdeki muvazzaflar da bazılarının arzu ettiği gibi Ergenekon'da yargılanmaya başlanacak.

Ancak belgenin doğruluğu asla ispatlanamayıp, Genelkurmay aklanacağından, Ergenekon davasının tamamı düşecektir!

Ne "ince vuruş" değil mi?

Hani cinayet filmlerinde olur ya... Birinci dakikadan "en şüpheli şahıs" vardır. Film ilerledikçe, "sürpriz" beklentisiyle "acaba en şüpheli aslında suçsuz mu" sorusu oluşur. Sona doğru, "en şüphelinin aslında suçsuz olduğu" inancı iyice pekişir. Sonunda "en şüpheli" suçsuz bulunur ama film bitmez. Ekleme son sahnede "suçsuz sanılan en şüphelinin" aslında ilk dakikadan beri doğru şekilde düşünüldüğü gibi "suçlu" olduğu ortaya çıkar. Ama aklanıp, tüydüğünden artık çok geçtir!

Ben Ergenekon davasının "muhalifleri ezme soslu" olduğuna inananlardanım. Ama "taraf" değilim. Bu yüzden benimle ters düşünenlerin ağzına bal sürecek olsam da sormam gerek:

Acaba belge, Ergenekon davasını düşürme sonucunu doğuracağı hesaplanarak hazırlanmış olmasın?

Asıl tuzağa düşenler belgeye balıklama atlayanlar olmasın?

Belgeyi kimin hazırladığı o kadar aşikar ki!

İşte sonuç budur...


Etiketler: Belge ergenekon Genelkurmay sahte

Medya-Makale Haberleri

Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak
Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı