Fransa acımasız olacak. Tamam da, aslında batılı ülkelerin “biz bu noktaya nasıl geldik” diye de sorması gerek. Evet, batılı ülkelerin bir özeleştiri de yapması gerek.
Fransa’da Aralık’ta seçimler var.. Bunu bir kenara not edelim. Bugün Fransız Parlamentosu’nda bu konu tartışılacak. Bunu da bir kenara not edelim..
Ötekileştirme, Avrupa’daki göçmenler, Afrikalılar, Müslümanlar, çok kültürlülük bundan sonra daha çok tartışılacak. Batıda ırkçılık yükselecek, bunu görmemiz gerek..
Fransızlar bu saldırıyı kendilerine karşı bir savaş olanı olarak görüyorlar. Fransızların ilk hedefleri DAEŞ kampları olacak. İkinci hedefleri Şam. Fransa, Suriye’deki terör bataklığının asıl sebebinin Esed yönetimi olduğunun farkında. 2. hedefin Esed yönetimi olması gerek. Bu konuda Rusya ve Çin’le üst düzey temaslar olacaktır. BM, AB, NATO üçlüsü ile üst düzey temas sağlanacak. Fransa Türkiye ile de işbirliği yapmak isteyecektir..
Saldırı sonrası halkın ve basının, STK’ların tavrı da ilginç. Kırmızı fularlı kız haberi yok, ya da başına silah dayanmış savcı haberi benzeri bir haber de yok.. Birileri daha dün, Paralel operasyonunda, kırmızı fularlı kız haberini hatırlatan bir üslupla yeşil başörtülü hanım haber servisi yapmıştı.
Bazen hiç bir şey göründüğü gibi değildir. Gölcük’te banka soyguncusu çarşaflı kişi kadın değil erkekti. Arapça konuşuyordu ama Arap da değildi. Sıradan bir tersane işçisiydi.. Bazen gazeteci ya da sivil toplum aktivisti, gazeteci ya da sivil bir kişi değildir. Özel sektör dediğiniz bir şirket, derin ya da paralel devletin örtülü KİT’i olabilir.
Sahi şu Fransızlar, Hürriyet ve CNN Türk’e bir kaç stajyer foto muhabir gönderseler de bu tür olaylarda nasıl fotoğraf çekilir, servis edilir öğrenseler.. Ne bir ceset, ne ağlayan, yerde sürünen insanlar, ne bir ambulans ya da hastanelerde yaşanan telaş. Ama onlar bunu bilmiyor olsalar Gezi’de bu işi yapamazlardı. Demek ki bu işler, orada öyle, burada böyle.. Fransız elçiliklerine insanlar çiçek bırakıyor. Halk, STK’lar teröre karşı, hükümetin yanında. Bizde ne oluyor. Polise saldıranlar, katil devlet diye halkı sokağa dökmeye çalışanlar. Politikacı, gazeteci, STK görünümlü, teröre yardım ve yataklık eden bir sürü adam..
Bu adamlar başı sıkışınca da batıya kaçıyor ve orada himaye görüyorlar. Bu da ilginç değil mi.. Terör örgütünün siyasi uzantısı bir parti en fazla Nişantaşı, Ulus gibi batıcı çevrelerin yaşadığı yerlerden oy alıyor..
Fransa’nın yol haritası bugün netlik kazanacak. Fransa hava, kara ve denizden Suriye’ye yönelik bir operasyon düzenleyebilir. Tabi DAEŞ de Fransa içindeki uzantıları ile buna cevap vermek isteyecektir.. Onun için Fransa’nın bu işi başlayınca bitirmesi gerek.
Şu da var, Fransa Suriye’nin garantörü. Öte yandan, Rusya’nın Suriye sahilinde askeri üssü var.. Suriye’deki İran’ın ve Hizbullah’ın askeri varlığı da bu süreçte masada olacak.. DAEŞ ve Esed rejimin durumu birlikte ele alınacak, DAEŞ olmayacaksa, PYD ve onun çevresinde oluşan silahlı grupların tasfiyesi gündeme gelecek. Özgür Suriye Ordusu ve göçmenlerin evlerine dönüşü de eş zamanlı ele alınacak.. Tabi bu süreçte Türkiye’ye yönelik terör faaliyetleri ve bunların Avrupa’daki uzantıları da masada olacaktır. Kürt, Sünni-Şiilerin statüleri de gündemde olacaktır. Bu da bu bölgedeki ülkelerin rejim, sınır ve iktidarlarında değişikliğe sebeb olabilir. Tabi sonuçta iş gelip İsrail’in varlığına gelecek. Kudüs’ün statüsü gündeme gelecek. Balfour deklarasyonu Sykes - picot gündeme gelecek.
1. Dünya Savaşı yıllarında çizilen hayali sınırlar, tayin edilen iktidar ve rejimlerle buraya kadar.. ABD, BOP hayalinden vazgeçecek mi? Cevabını arayan başka sorular da var. BM yeniden yapılandırılabilecek mi? Yoksa yapılacak işler, “eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil” olacaktır. Laf ile aleme nizam verilecektir ama, ortaya bir çözüm konmayacaktır.
Çözümsüzlüğün adı çözüm olamaz.. Eğer bu yangın bugün burada söndürülemeyecekse, yarın tarihin sonunu getirecek bir kıyamet savaşına, bir dünya savaşına bir adım daha yaklaşmış olacağız.
G20’de alınacak ilke kararları ile G20 zirvesi sona erse de, G20 çerçevesinde alınan kararlar çerçevesinde uzmanlar seviyesinde toplantılar sürdürülebilir..
Bu arada bir de şöyle düşünelim. Bu maç Türkiye’de bir Avrupa takımı ile oynansa idi ve bu saldırı gerçekleştirilseydi durum ne olurdu? Dünya basını bunu nasıl görürdü? Doğan medyası ve malum medya, muhalefet nasıl davranırdı? İktidar, polis ve istihbarat hakkında neler söylenirdi? Sahi Fransa İçişleri Bakanı istifa etmedi değil mi.. İstifa çağrısı yapan da olmadı.
Şimdi gözler Belek’te ve Paris’te olacak.. Bekleyerek göreceğiz. Selam ve dua ile..
yeniakit