Pes artık dedirten seçim vaadleri

29 Mart seçimi yaklaştı, siyasiler vaatleri yine abarttı. Müzayede havasında geçen söz verme yarışı, adayları komik durumlara düşürüyor.

Süleyman Demirel'in "Ne verirlerse benden 5 fazlası" sözü bile havada kalıyor. Vaatler ikiye ayrılır; biri, aklıselim sahibi her kişinin kolayca inandığı, gerçekleşmesi muhtemel olanlar, diğeri söylendiğinde güldürmekten öteye geçmeyen, hayal gücünün parlak örnekleri... Siyasi gelenekten midir bilinmez, seçimler öncesi liderlerin/adayların en çok başvurduğu tür ikincisi oluyor. Vaat türlerini ve ayrımını kavrayabilmiş Türk halkı, hep sabırla dinlemiş siyasetçisini. Öyle olmasa, politikacı zihninin ürettiği bu siyasi manevra 1946'dan beri kuşaktan kuşağa aktarılmazdı herhâlde.

Son yıllarda vaat geleneği biraz sekteye uğrasa da, 29 Mart yerel seçimi ile ihya edileceğe benziyor. Adayların birbirinden ilginç 'söz'leri var. Bunlar arasında en çok gündeme gelen, CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Murat Karayalçın'ın "Bilmem kaçıncı Murat içkiyi yasaklamış, ben de yoksulluğu yasaklıyorum." demesi ve 'hemşehrilik maaşı' adı altında 90 bin aileye 600 TL maaş bağlama sözü. Bir diğeri yine CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan: "400 bin kişiye maaş vereceğiz."

35 yıl önce Ordu'da bir belediye başkan adayının 'umumi tuvalet ve en ucuzundan hamam' sözü akıllara kazınmıştı. Günümüzde verilen komik ve garip seçim vaatleri ile geçmiştekiler arasında farklılık var mı acaba? İşte adayların uçuk vaatlerinden örnekler"

Özellikle büyükşehirlerin yıllardır mücadele ettiği kaçak yapılaşmaya hoşgörüyle yaklaşan adaylar var. Mesela, MHP'nin Aydın adayı Hüseyin Aksu. Olaya duygusal yaklaşan Aksu, seçilirse kaçak yapıları yıkmayacak hatta bunlara ruhsat verecek. Ayrıca fakirler 10 tona kadar suyu bedava kullanabilecek. Başkan bu fedakârlıkların gerekçesini "Kimseyi üzmek istemiyorum." ifadesiyle açıklıyor.

Siyaset rüzgârına kapılanlar arasında ünlü simalar da yok değil. Mesela DSP'nin İstanbul Üsküdar adayı ünlü tiyatrocu Levent Kırca. Oyuncu, seçilirse birkaç senedir sahili işgal eden tüp geçidin inşaat borularını kaldıracak. Sanatseverleri de unutmuyor Kırca, tiyatro ve sinemaların giriş ücretlerini kaldıracak. Kültürel beslenmenin önemine inanan sanatçı Üsküdar'da, dar gelirli vatandaşların gıda ve sağlık giderlerinin yüzde 10'unu, kültür giderlerinin yüzde 20'sini belediyenin karşılayacağını söylüyor.

Absürt seçim vaatlerine İzmir Konak'tan da hoş bir katkı var. Adaylığı YSK tarafından iptal edilen CHP'li Kemal Karataş, Rusya'dan çok etkilenmiş olmalı ki tarihî Konak Meydanı'nı yıkıp Kızıl Meydan'a benzeyen yeni bir alan inşa etmek niyetinde. Zaten Saat Kulesi'nin yerini beğenmiyor. Onu başka bir yere taşımayı planlıyor. Yeşildere'yi de ABD'deki 'The River Walk'a benzetecek.

Antalya'da medyumluk yapan Ömer Çetin Yavuncu, büyükşehir belediye başkanlığı için bağımsız aday oldu. Yavrucu adaylığa yabancı değil 22 Temmuz milletvekili seçiminde de yine bağımsız olarak siyaset meydanındaydı. Kaleiçi'nde sahibi olduğu 2 katlı ahşap binanın üst katında oturan, alt katını da resmi 'Medyum yazıhanesi' olarak kullanan Yavuncu her gün Antalya esnafını geziyor. Kendisini diğer adaylardan ayıran ön önemli özelliğin medyumluk olduğunu söylüyor. Birbirinden ilginç projele ve vaadleriyle Antalyalıları şaşırtıyor. Aday olmasını cinlerin istediğini öne süren Yavuncu, bu talebi yerine getirmek için siyasete girdiğini anlatıyor. İşte Yavuncu'nun öne çıkan vaatleri: "İlk hedefim esnaf tarafından kullanılan elektrik ve suyu bedava yapmak. Bu şaka gibi gelebilir; ama bu hizmetin gerçekleştirilebileceğini herkese göstereceğim. Ayrıca trafik sorununu çözmek için de yine cinlerden yardım alacağım."

Seçim kampanyalarına katılan milletvekilleri de partili başkan adaylarına destek çıkıyor. Tokat AK Parti Milletvekili Hüseyin Gülsün, 36 bin nüfuslu Zile için 1 milyar dolarlık abartılı bir yatırım sözü veriyor. Ekonomik krizle artan işsizliğe çözüm Çorum'un bağımsız adayı Davulcu Arif Vural'dan geliyor: "Seçilirsem salça fabrikası kuracağım. İşsizliği bitireceğim." DSP'nin Esenler adayı Zekeriya Beyaz, İstanbul'un kalabalığına çözüm buluyor: "Yerli yabancı marketleri, alışveriş merkezlerini kentin dışına taşıyacağım." Ekonomi endeksli başka bir vaat de CHP'nin Elazığ adayı Haydar Saltık'tan: "Munzur Suyu'nu şehre getireceğim, su faturalarını tedavülden kaldıracağım."

Adayların dudak uçuklatacak projelerinin sonu gelmiyor. Hatta 'kadınlara özel' tasarlanmış projeler bulunuyor. 'Hiçbir partinin adaylığını kabul etmeyip' kadın-erkek eşitliğini savunan Samsun'un bağımsız adayı Celal Uyar'ın böbrek hastası kadınlara yönelik hassasiyeti merak uyandırıyor: "Hasta, zorluklarla çalışan kadınların kolaylıkla ekmeğini kazanabilmesi için onları tedavi ettireceğim." Son olarak Kur'an kursu açılımıyla gündeme gelen CHP'nin İzmit Büyükşehir adayı Sefa Sirmen'in yeni vaadine bakalım. Sirmen, bütün genç kızları herhangi bir yerde çalışmasalar bile SGK'lı (Sosyal Güvenlik Kurumu) yapacak. Diğer bir sözü ise geçmiştekileri aratmıyor: çiftçilere traktör.

10 yıl öncesine göre, seçim meydanlarında verilen sözlerdeki değişiklik hayli dikkat çekici. Türk siyasi tarihinde pek çok kez meydanlara çıkmış Süleyman Demirel, unutulmaz vaatlerde bulunmuş. En akılda kalanı, 1991 seçimlerinde "Ne verirlerse benden 5 fazlası" sözü. Her ne kadar günümüz kriterlerinde 'uçuk' bir vaat gibi görünse de işe yaramış ve Demirel vatandaştan yüzde 27 oy alarak iktidara gelmiş. Turgut Özal'ın vefatı da imdadına yetişmiş. Çankaya Köşkü'ne çıkınca verdiği sözler de unutulmuş.

'Kırat'ı Demirel'den devralan Tansu Çiller de "Herkesi konut ve otomobil sahibi yapacağız" diyerek, 500 günde 2 anahtar, her mahalleye bir milyoner, her çiftçiye traktör vadetmişti. Çiller sadece 'Yeşil Kart' projesini hayata geçirebildi. Necmettin Erbakan da yıllarca, faizin kalkacağını, Taksim'e cami ve her ile bir havalimanı yaptıracağını söylemişti. Kasım 2002 seçim kampanyasına hızlı giren Genç Parti lideri Cem Uzan mazotun 1 TL olacağı, üniversite sınavının kalkacağı sözünü verdi. Bağımsız Türkiye Partisi lideri Haydar Baş ise aynı dönemde 'millî ekonomi modeli' adı altında her ev hanımına 500 TL maaş, 15 bin TL doğum ikramiyesi vereceğini, asgari ücretin de 2 bin TL olacağını anlattı meydanlarda. Bu vaatler, liderlere binlerce oy getirdi; fakat çoğu fiiliyata değil, tarihe geçti!

Son iki dönemde siyasiler daha gerçekçi davranıyor. Uçuk vaatler ise daha çok bağımsızlar ve muhalefet adaylarından geliyor. Geçmişte olduğu gibi bu uçsuz bucaksız vaatler deryası adaylara oy getirecek mi bilinmez; ama onların gülünesi ve akıl dışı sözleri yine de bir cesaret örneği"

BUNLAR DA ÇAKMA ADAY!

Güldüren vaatlerde bulunanların yanı sıra, adaylık çalışmalarına son sürat başlayıp resmî başvuruyu unutanlar da var! İstanbul Büyükşehir için bağımsız aday olduğunu iddia eden Seyfi Solukal, 'Sevgiyle geliyorum' sloganı ve ilginç projeleriyle dikkat çekiyor. Adaylık çalışmaları için internet sitesi hazırlatan Solukal, hiç üşenmeden senaryosu yazılmış seçim videoları ve şarkısı yaptırmış. Sitesinde U.C Berkeley Sosyal Bilimler'i ikincilikle bitirdiği, birinciliği ise Nobel kazanan ve ödülü kendisine ithaf eden oda arkadaşının aldığı yazıyor. Bir 'sanal aday vakası' diyebileceğimiz Solukal'ın ismi il seçim kurulunun düzenlediği listelerde geçmiyor. Son yılların favori arkadaşlık sitesi Facebook'da dahi profili var Solukal'ın. Ziyaretçi defterine yazılanlar ise birbirinden ilginç: "Boğaz Köprüsü'ne otobüs durağı yaptırın Seyfi Başkan, köprüde yürüyebilelim. Aday olmayı unutmuşsun çok mu? Yine de oyum sana! Sen gerçek misin Seyfi Başkan!" Modern insanın ihtiyaçlarını iyi tahlil eden Solukal, büyük bir kitleye oynuyor. Çağımızın problemi 'fazla kilolar'dan tutun da 'Youtube' yasağına kadar pek çok ilginç konu var gündeminde. Sanal aday, şehre çok sayıda zayıflama merkezi açarak sağlıklı yaşamayı teşvik ediyor. Hâlâ konuşulan Youtube yasağını ve DNS filtreleme uygulamasını da kaldırıyor. Vatandaş taksimetreye bakmaktan korkmasın, günün her saati taksiye rahatça binebilsin diye ticari taksilerdeki gece tarifesini de kaldırıyor. Küresel konularla yakından ilgilenen Seyfi Bey, küresel ısınmanın, İstanbul'u teğet geçmesini de sağlıyor: "Ben oldukça barajlar dolu, toprak verimli, çocuklar sağlıklı ve neşeli olacak; ben seçileceğim, küresel ısınma bitecek!" Onun başkanlığında musluğa ağzımızı dayayarak kana kana su da içebileceğimizi söylüyor. Ayrıca metro, her mahalleyi dolaşıp kapımıza kadar geliyor. Tüm bunlar, Seyfi Solukal adaylığını koysaydı, sonra da başkan seçilseydi bir ihtimal gerçekleşebilirdi! Gerçek varlığından şüphe edilen 'çakma' başkan adayı, sanal âlem üzerinde yaptıklarıyla adından söz ettiriyor.

Sanal değil ama bir 'sahte' aday fenomeni de Bilecik'ten. Bağımsız belediye başkan adayı 'Mutlucan' lakaplı Mutlu Ateş, bütün esnafın desteğini aldığını iddia ederek adaylığını balon patlatarak duyurmuş; ama adaylık başvurusuna gelince biraz ağırdan almış. Sponsor bulamadığı için başvurusunu yapamadığını söyleyen Ateş, 5 sene evvel de siyaset adamlığına girişmiş; fakat yine aday olamamış. 25 yaşındaki 'serbest meslek' sahibi Ateş, valinin, kaymakamın kendisini makamına çağırıp tebrik ettiğini söylüyor. Neden mi? Demokrasiye balans ayarı yaptığı, halk kahramanı olduğu, vatandaşın yüzünü güldürdüğü için. Çarşıda pazarda genç kızların fotoğraf çektirmek için yarıştığı Ateş, eğer aday olup seçilseydi belediyede rüşveti serbest bırakacaktı; fakat usulsüz alınan bu paranın yarısının başkana verilmesi şartıyla. Kendi nitelendirmesiyle 'nöbetçi aday', kadrosunu çoktan kurmuş. Manisa'dan ve Bakırköy'den raporlu encümen üyeleri; Mezarcı Yaşar, Rüzgâr Cemal, Tenekeci Niyazi. Demokrasinin sadece akıllıların işi olmadığını söyleyen 'Mutlucan'ın hedefleri arasında milletvekili olmak, hatta devletin daha üst kademelerinde görev yapmak var. Birgün başkan seçilirse yapacağı ilk iş, Bilecik'in adını 'Ertuğrul Sancağı' diye değiştirmek olacak. Avrupa ülkelerine yapacağı üst düzey ziyaretlerle Bilecik'in Türkiye'den bağımsız olarak Avrupa Birliği'ne girmesini sağlayacak. Kırkpınar güreşlerini de Edebali Stadı'nda yaptıracak ve yağlı güreşlerin yağının karşılanması için yağ fabrikası kurduracak. Likör fabrikasından dileyen evlere şebeke çektirecek.

Hemşehrileri için her şeyi yapmaya hazır Ateş, dinî hassasiyet taşıyanları da unutmuyor; camiye gidemeyen yaşlılar için her eve mescit yaptırıyor. Perşembe akşamları ise bedava keçiboynuzu, mesir macunu ve boza dağıtıyor. Bununla da kalmıyor, Başbakan Tayyip Erdoğan gibi çocuk sahibi olmayı teşvik edip en az üç çocuk yapan kişilere hamamlardan ücretsiz hizmet sağlıyor. Halka kömür dağıtmak yerine her evin altına kömür ocağı açıyor. Duruma pragmatist yaklaşıyor ve kapalı pazara giden otobüslerin yoğunluğunu azaltmak için toplu taşıma araçlarının içine raflar monte ettiriyor. Ciddiyeti sorgulanan tüm bu vaatlerin maksadı tartışma konusu. Çünkü Ateş'in vaatleri biraz hiciv niteliği taşıyor. Kendisi de bu konuda sır vermiyor ve bir dahaki seçimde yine aday olacağını söylüyor.

AKSİYON

Politika Haberleri

HÜDA PAR'dan Bahçeli'nin çıkışına ilişkin ilk açıklama
HÜDA PAR'dan çok sert açıklama! İpini koparmış haysiyetsizler...
HÜDA PAR Milletvekilleri Meclis'te Şehid Heniyye ve Yahya Sinvar posterlerini açtı
HÜDA PAR'dan soykırım davası açıklaması: Gecikmiş de olsa önemli bir adım
"Ülkemde siyonist istemiyorum"