AK Parti kongresi, bol şiirli bir kongre idi.
Eskiden beri, hani şartlar oluşsa da "Poetika ve Politika" diye bir program yapılsa diye düşünmüşümdür.
Poetika ile politika arasında ince bir çizgi vardır.. Poetika insanın sezgileri ile hayata tanıklığının ahenkli bir dışavurumudur belki de.. Eğer hayal; gerçeğin anası ise, Poetika da hayali gerçekleştirmenin bir aracı olabilir..
Mesela etik ile estetik arasında da bir kan bağı olduğunu düşünenlerdenim.. Belki de etik, estetiğin davranışa yansıyan biçimdir..
Poetika ve politika arasındaki yakınlığın en iyi tanıklarından biri de Erdoğandır.. Bir şiir okudu, hayatı değişti.. ve şiir okumaya devam ediyor..
Erdoğan o şiiri okuduğunda, "artık muhtar bile olamaz" diyorlardı, o başkanlığa yürüyor..
"Onbaşı olamayacakların general olduğu ülke" diye yazdı diye bir arkadaşımız, 312 General bir olup, bize dava açmışlardı. O dava hala devam ediyor.. İşin ilginç yanı, bugün o 312 Generalden birçoğu, onbaşı değil "er" oldu!..
Erdoğan Kongrede hedef büyüttü, Cumhuriyetin 100. yılından, Alparslanın Anadoluyu fethinin 1000. yılına uzandı.. Gençlere bu manevi sorumluluğu miras bıraktı.
Said-i Nursinin eserlerinde "Dinle ey nefsim" diye başlar bir çok bölüm.. Umarım bu kongre dosta düşmana bir mesaj olur ve bu mesajları AK Partinin milletvekilleri, teşkilat mensupları, belediye başkanları ve kadroları da dinler.. Ve herkes bu anlamda yeniden kendi nefsini hesaba çeker..
Güzel hayallerin, duaların gerçekleşmesini istiyorsak, daha çok çalışmamız gerekiyor. Bu güzel hedeflerin hiç biri kendiliğinden olmayacak. Bunun için, daha bilgili, daha dürüst ve daha cesur olmamız gerekiyor. Unutmamak gerekir ki, Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez.. Fasıkları; yani büyük günah işleyenleri hidayete eriştirmez. Onun için zinadan, rüşvetten, adam kayırmadan Allah'a sığınmamız gerekir..
Erdoğan coşkulu bir konuşma yaptı..
Bu kadar büyük bir kalabalıkla bu kadar disiplinli bir kongre zor başarılır.. Madem bu olabiliyor, daha fazlasını da yapabilirler. Onun için 3 sene sonraki kongrenin, geçmiş dönem ve gelecek döneme ilişkin ciddi çalışmaların yapıldığı, il kongrelerinden damıtılarak gelen düşüncelerin tartışıldığı örnek bir kongre olmasını temenni ederim.
Artık belediye başkanları 3. Kuşak belediyecilik yapmalılar. Bu çalışmalar il ve ilçe kongrelerinde müzakere edilebilmeli. Ulusal ve uluslararası politikaların şekillenmesine referans olarak alınmalı.
Herşeyi genel merkezden ve genel başkandan beklememek gerek.. Hükümet için istihbaratın önemi neyse, bu ölçekte bir parti için de halkın şikayetlerini dinleyecek, yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını denetleyecek bir mekanizma oluşturulması gerek.. Siyaset güven değil, denetim müessesesidir. Velayet değil vekalet müessesesidir..
Unutmamak gerekir ki "iki günü birbirine eş olan aldanmıştır". Bu anlamda başarılar, daha büyük çabaları zorunlu kılar. Şimdi çıta daha da yükselmiştir.. Bu da daha çok mesai, daha verimli bir emek gerektirir..
AK Parti kongresinde Erdoğan, Erbakanın mirasına sahip çıktıkları mesajını verdi. Alparslandan başladı, Özala kadar getirdi.. Kardeş ülkeler üzerinde durdu, tarihe, toplumun inanç değerlerine vurgu yaptı. Mekke-i Mükerremeden, Medine-i Münevvereden, çevresi bereketli kılınan Kudüsten, Filistinden Suriyeden sözetti..
Partililerin; bu ülkeler, şehirler, liderlerin isimleri okunurkenki refeleksleri de önemli. O refleksler AK Parti tabanının zihniyetini yansıtıyordu bir bakıma..
Dilerim gelecek günler, geçen günleri aratmaz.. Türkiye yeniden tek parti günlerine, darbe günlerine, çetelerin oyuncağı olduğu günlere geri dönmez.
Bu kongreden çıkan sonuç şu: Türkiye yatağını arayan bir ırmak gibi, kendi yolunu ve yönünü arıyor. Bu işin sırrı ise; bu ülkenin çocuklarının genlerine nakşeden inanç değerlerinde ve bir övgü ve sövgü kitabı değil, toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimini ifade eden tarihinde yatıyor.
Tutuklanmasına sebeb olan Alparslan destanı, şimdi Erdoğan'ın hayallerini süslüyor. Hedef 2023, ardından 2071.. Selam ve dua ile..
yeniakit