Putin Erdoğan'ı Duymayınca...

Ahmet Taşgetiren

Erdoğan’ın İdlib çıkışı sonuç alacak mı?” şeklindeydi Pazar günkü yazımın başlığı. Afrika dönüşü “Bu konuda Rusya birbirimize sadık ortaklar isek, tavrını belli edecek. Ya Suriye ile olan süreci farklı yürütecek ya da Türkiye ile olan süreci farklı yürütecek, bunun başka yolu yok. Şu an itibarıyla maalesef Rusya Astana’ya da Soçi’ye de sadık değil. İdlib’de bu bombalamaları vesaire durdurdunuz durdurdunuz, durdurmadığınız takdirde bizim artık sabrımız tükeniyor. Bunlara biz bir yere kadar sabrederiz, sabrettik ama ondan sonra da biz göbeğimizi keseriz.” şeklinde konuşmuştu.

Bu sözleri “Putin’e uyarı” olarak değerlendirmiştim.

Benim yazımın iki paragrafı ise şöyleydi:

“Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sadık ortak” sorgulamasına Putin’in nasıl cevap vereceğini merak ediyorum. Lider seviyesinde dostluk lider seviyesinde sorgulamaya dönüşürse, ilişkileri kim tamir eder bilinmez.

Dileyelim Putin, Erdoğan’ın sözlerindeki derin sitemi anlasın, Türkiye’nin Rusya ile “stratejik ilişkisi”ni ne pahasına yaptığını dikkate alsın ve Esed uğruna her şeyi feda etmesin.”

Temenni boş çıktı. Ve İdlib’den şehit haberi geldi. İlk bilgiler 6 şehit, biri ağır 9 yaralı.

 

Anlaşıldığına göre “sabrımız tükenmiş, göbeğimizi kesme noktasına gelmişiz.” Rusya destekli rejim saldırılarını ve onun doğurduğu göçleri durdurmak üzere birliklerimiz harekete geçmiş ve karşıdan yapılan saldırı ile de bu can kayıpları ile karşılaşmışız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Misliyle mukabele ettiğimiz”i ve karşı taraftan 30-35 kişinin etkisiz hale getirildiğini bildiriyor. Suriye’de artık PYD ya da IŞİD gibi örgütlerle değil, doğrudan Esed’le ve onun arkasındaki güçlerle (Rusya ve İran) karşı karşıyayız. “Hedef rejim, önümüzü kesmeyin, kararlılığımızı sınayanlar yanıldıklarını anlayacaklar” sözü de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait.

Rusya ile cicim ayları sona erdi.

Aslında Suriye’de -hatta bölgede- Rusya’nın kötü hesaplarının farkındaydık. Ama “Acaba, bir süredir Batı ile ilişkileri sorunlu olan Türkiye’yi kazanmak adına Rusya ile Amerika’nın PYD-YPG hesabını bozacak bir ilişki zemini oluşur muydu?” İran’ın da dahil olduğu Astana ve Soçi mutabakatları buradan çıktı. Buna rağmen Rusya’nın bir yandan PYD-YPG ile ilişkileri sürdürdüğünü de biliyorduk.

Bundan öte çok net bir ayrışma noktası vardı. Biz Esed’le asla el sıkışmak taraftarı değildik, şimdilerde Suriye Milli Ordusu adını alan silahlı muhalif güçlere destek veriyorduk. Rusya ise Suriye’deki varlığını Esed’in davetine borçluydu ve Rejim adına bütün güç kullanmalar, Rus kuvvetlerinin desteği ile gerçekleşiyordu.

Bu ilişki bir yerde tıkanacaktı. Acaba siyasi çözüm bir an önce gerçekleşir, muhtemel çatışma önlenir miydi?

Esed ve Rusya’nın bunu istemeyeceği açıktı. Çünkü öyle bir durum, Esed’i istemeyeceği bir sonuca mecbur bırakacaktı. Gelecek kurgusunu Esed’li Suriye’ye göre kuran Rusya da bunu istemezdi.

Onun için Esed, askeri harekatı hiç durdurmadı. Rusya da ona destek verdi. Cumhuriyet gazetesine demeç veren terör uzmanı Erol Başaran Bural’a göre sahada tamamen Rus doktrini uygulanıyordu: “Rus doktrininde kullanılan araçların içinde tarlaların ve evlerin tahrip edilmesi ya da yakılması, halka topluca suçlu olarak davranılması, işkence ve kötü muamele, ayaklanmacı liderlerine suikastlar, direnişi yöneten ailelerden insanların rehin alınması, sınır dışı etme ya da topluca göç ettirme uygulamaları var”dı.

İdlib işte bu cehennemi projenin uygulandığı son yer oldu.

Rusya ya da Putin duymazlıktan geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı. “İdlib’te teröristleri bombalıyoruz” diyordu Esed ve Putin, oysa evlerin hastanelerin bombalandığı İdlib bölgesinden Türkiye yollarına düşenler kadın- çocuk, genç, yaşlı sivil insanlardı.

Erdoğan Ukrayna’ya doğru yola çıkarken “Kırım işgalini tanımadık” tarzında açıklamalar da yaptı. Bu da Rusya ile sıcak temaslar sürecinde bir süredir pek seslendirmediğimiz bir şeydi. Belli ki Rusya ile ilişkiler gerilecek. Kim bilebilirdi Türk Akımı görüntülerinden bugüne böylesine sür’atle gelineceğin.

Suriye’de Rus uçağının düşürüldüğü günlerdekine benzer yeni bir sürece girildi. İdlib’deki karşılaşma sınırlı bir sıcak teması mı ifade ediyor yoksa, arkası gelecek bir cepheleşmeyi mi?

Erdoğan “Süreçte istediğimiz neticeyi alamazsak kendi muhatabımla görüşmek suretiyle işin ciddiyetini kendilerine ileteceğiz.” dedi. Belli ki Putin’i kastediyordu. Yani “Liderler diplomasisi”ni. Bakalım 6 şehidimiz için Putin ne diyecek? Şu sıralar Trump’ın da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir telefon görüşmesi beklediğini tahmin edebiliriz.