Âlemlerin terbiyecisi olan Rabb"imizin emretmiş olduğu her bir ibadet bizleri terbiye etmek için kullandığı bir yöntem ve araçtır. Bütün ibadetlerin ortak amacı; beşeri tekâmül ettirerek, insan olmasına vesile olmaktır. İçinde bulunmuş olduğumuz Ramazan ayında yerine getirmiş olduğumuz oruç ibadetimiz ile Rabb"imiz bizleri bir aylık bir terbiyeye tabi tutuyor. Oruç ibadeti ile insana irade eğitimi yaptırılıyor. Bu durum oruç ibadetinin farz kılınışını açıklayan Bakara Suresi 183. ayette şu şekilde ifade edilir "Siz Ey iman edenler! Oruç tıpkı sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı; belki bu sayede takvaya erersiniz." Ayetin son bölümünde oruç ibadetinin gerekçesi açıklanıyor; zira oruç aç kalmak değil ruhu beslemektir. Oruç tutmak kendini tutmaktır. Oruç insana başını dik tutmayı ve imanını diri tutmayı öğretir. Bu büyük nimet ancak iradenin eğitimi ile elde edilir.
Dünya misafirhanesinin aziz misafiri olan insanın yapmış olduğu amellerinin neticesinden sorumlu olmasının iki temel ön şartı vardır. Bunlar; akıl ve iradedir. Akıl, insana Yüce Yaratıcı"nın lütfetmiş olduğu en değerli nimettir. İnsan kendisine verilen diğer bütün nimetlerin anlamını ancak akıl ile anlayabilir. Bir insanda akıl nimeti yoksa onu dünyaya sultan yapsanız dahi kendisi için hiçbir kıymet ifade etmez.
İrade ise, akıl lütfedilen insana kendisi için çizilen sınırlar içerisindeki şıklar arasında tercih yapabilme yeti ve yeteneğidir. Bir başka ifade ile Hz. Âdem (a.s.)"ın fıtratına (İlahi Programlama) konulmuş en değerli yetidir. İrade insanı melekler karşısında saygıya ve hürmete layık hale getiren özelliktir. İnsanın sonsuzluklar diyarındaki yerini belirleyecek anahtar da iradedir.
Beşerin insan olmak için atmış olduğu ilk adım olan Kelime-i Şahadette aynı zamanda ilk irade beyanı vardır. Kelime-i Şahadet, özgür irademizle hayatımızın merkezine Allah"ı ve Rasûlü"nü koyacağımıza dair bir söz vermedir.
Günlük dilde, insanlar iradeleri üzerinden tarif edilirken "iradeli veya iradesiz insan" kavramları kullanılır. Oysaki bu taksimat yanlıştır. İrade üzerinden insanları nitelemek için şöyle bir taksim yapmak daha isabetli olacaktır;
1- İradesini ruhuna, yani imanına teslim eden insan,
2- İradesini nefsine, şeytana teslim eden, peşkeş çeken insan.
Bu genel girişin ardından içerinde yaşamış olduğumuz Ramazan ayında oruç ibadetimizin maksadına uygun olarak irade eğitimimizle ilgili yapabileceklerimizi sıralayalım;
1- İrade eğitimine tasavvurdan yani çekirdekten başlamalıyız. İnsandan başlayıp herhangi bir bitki tohumuna varıncaya kadar bütün canlıların bozulması ve düzeltilmesi çekirdekten başlar. Öyleyse bu Ramazan ayında kendi özümüze dair tefekkürümüzü artıralım.
2- Günah işlemek ile günahkâr olmak arasında ciddi bir fark vardır. Ramazan ayını, günahkâr yaşamak yerine günahlarımıza tövbe etmek için bir fırsat bilelim. Fazilet dünyaya günahsız gelip buradan günahsız gitmek değil, günahlardan temizlenmesini bilmektir. Bu durumun farkına vararak beşer olmaktan insan olmaya doğru bir yol tutmalıyız.
3- İnsan ve insanlığın daha önce ortaya koyduğu eylemlerden ders almalıyız. Kur"an kıssalarını anlatılış maksatlarına uygun olarak okuyup anlamak ve onlardan gerekli dersleri çıkarmak irade eğitimimizde yolumuzu aydınlatacaktır. Bunun için Kur"an üzerindeki tefekkürümüzü Kur"an"ın inmiş olduğu bu ayda artıralım. Vahyin insanlığı hidayete çağıran çığlığına sadece "kulak" değil, "gönül" verelim. Unutmayalım ki yüreğimizin duyu organını Kur"an"a açmazsak Kur"an da kendini bize açmayacaktır.
4- "Yalnız yaşamasını bilmeyen Büyük Yalnız"a dost olamaz." (N. Topçu) Ramazan ayının son on gününde Efendimizin terk etmediği sünnetlerinden olan itikâf, insanın Rabb"ine dost olabilmesi için büyük bir fırsattır. İmkânlarımız ölçüsünde bu sünneti hayatımıza taşıyalım.
İrade eğitimi için başlangıç özelliği taşıyan bu noktalar dikkate alınırsa sonuçta irade imana teslim edilecektir. İmana teslim olan irade ise insanı sonsuzluklar diyarında öz vatanı olan cennete götürecektir.
yeniakit