Rezaletin ayyuka çıktığı, rezillerin azıp kudurduğu ve her şeyi bastırdığı yerin bir diğer adı cehennem olsa gerek.
Tam aksine, cennet denilince de benim aklıma ilk önce gözlerin ve kulakların en güzel bir şekilde huzur bulduğu, mutlu olduğu bir diyar gelir.
Zaten Rabbimiz de cennetini bizlere bu şekilde tanıtıyor; “Orada ne bir yalan söz vardır, ne bir boş söz vardır, ne bir günah söz vardır. Bütün sözler selamdır, selamettir…”
Öyle ya, peygamberlerin, sıddîkların, şehidlerin ve salihlerin yurdu elbette öyle olacaktır. Kulaklar ve dolayısıyla beyinler ve kalpler en güzel günlerini yaşayacaktır cennette.
Gözler de aynı şekilde huzur ve mutluluğun zirvesini yaşayacak cennette. İnsanın orada göreceği her şey Allah'ı hatırlatacak. “Orada ne yana baksan sonsuz nimetler ve büyük bir hükümranlık görürsün.” (İnsan 20)
Yaşadığımız şu dünyada müslümanı rahatsız eden her şey gördükleri ve duyup dinledikleri yüzünden değil midir?
Kötülerin sesi, kötülerin çıkardıkları her şeyi bastıran gürültü, kötülerin ve kötülüklerin görüntüleri dünyayı cehenneme çevirmiyor mu?
Hele bir de kötülerden de öte rezillerin, sapkınların, azgınların sesleri ve görüntüleri Müslümanı huzura ve mutluluğa hasret bırakmıyor mu?.
Susması gereken, sesleri hiç mi hiç duyulmaması gereken, var olsalar bile hiçbir yerde görünmemesi gerekenler, yani reziller, sapkınlar her yeri doldurmuşlarsa, Müslüman gözlerini açtığında hep onların görüntüsü ile karşılaşıyorsa, sokaklarda onlar varsa, ekranlarda onlar varsa bizim için işkencelerin en büyüğü değil midir?
Yaşadığınız alanı vahşi hayvanlar mı istila etse kötüdür, yoksa adi insanlar mı istila etse, rezil ve sapkın insanlar mı istila etse daha kötü olur?
Sapkınlıkta hiçbir sınır tanımayan yaratıklar, kadın- kadına, erkek-erkeğe ve daha her çeşit sapkınlığı yaşayan reziller sizin binanızda, sizin iş yerinizde, sizin okulunuzda bulunsalar, bulunmakla da kalmayıp seslerini sizden daha çok çıkarsalar, sizden daha çok göz önünde görünür olsalar, bundan daha büyük bir felaket düşünebiliyor musunuz?
Peki, bu durum niçin böyle?
Rezillik, sapkınlık ayrı bir şey, rezaletin ve sapkınlığın var olması ayrı bir şey, fakat bunların böylesine azgınlığı, böylesine üste çıkmaları, böylesine şirretleşmeleri daha başka bir şeydir.
Rezillerin böylesine azgınlığı, azizlerin, Allah Teala'nın aziz dediği müminlerin suskunluğundan kaynaklanmıyor mu?
Bunu için sesimiz daha çok çıkmalı değil mi?
Bunun için afif olanların, iffetli olanların sesleri iffetsizlerden daha çok çıkmalı değil mi?
Muhterem insanların sesleri müptezellerden daha yüksek olmalı değil mi?
Namusluların sesleri namussuzlardan daha çok çıkmalı değil mi?
Mazlumlar hiç değilse zulüm gördükleri esnada seslerini daha çok çıkartmalı değil mi?
“Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”(4/148) ayetiyle mazlumlara bu yolu açmamış mıdır?
Cennetine Darüsselam diyen Rabbimiz Müslümanlara dünyayı Darülislam yapma görevi vermedi mi?
Müslümanlar olarak en azından yaşadığımız coğrafyayı Darülislam'a, cennete benzer hale getirmemizi istemiyor mu bizden?
Bunun için güzel insanlar her yerde daha çok görünür olmalı değil mi?
Görüldüklerinde herkese Allah'ı hatırlatan insanlar hayatın bütün alanlarında daha çok görünür olmalı değil mi?
Şeytanların Ramazanda zincirlere vurulma meselesini sakının yanlış anlamış olmayalım? Herkes kendi şeytanını zincire vuracak olmasın?
Cehennem kapılarının kendiliğinden değil de herkes bizzat kendisine kapatacak olmasın?
Ve bütün bunlar için eğer bir takım bedeller ödenmesi gerekiyorsa ödenmeli değil mi?
doğruhaber