Rıhle dergisinden ilk bahsettiğim 29 Aralık 2007 tarihli yazıda, Ocak ayı itibariyle yayın hayatına merhaba diyeceğimizi belirtmiştim. Bugüne kadar gecikmemizde farklı etkenlerin rolü oldu. Tek cümleyle ifade etmek gerekirse, "daha iyisini nasıl yaparız endişesi" diyebilirim.
Bir dönem gecikmeyle de olsa, Rıhle okuyucusuyla buluştu elhamdülillah.
Gerek yazar kadrosu, gerekse muhteva olarak yelpazeyi olabildiğince geniş tutmayı hedeflediğimiz için Rıhle"nin nasıl bir dergi olduğu sorusu, doğru cevabını zaman içinde bulacak. Dolayısıyla peşin konuşmanın mümkün olduğu alanın, daha ziyade Rıhle"nin "misyonu" ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
Rıhle"nin misyonu nedir?
"Güç" hakkında ne düşüneceğimiz noktasında ya ifrat veya tefrit çizgisine savrulmakla yüz yüzeyiz.
Ortalama müslümanlardan bir kısmı (hatta "çoğunluğu") dünyanın hal-i hazırına hükmeden gücün "küresel" olarak ifade edilmesini kabul ediyor; bu da o gücün "mutlaklaştırılmasına" hizmet ediyor. İnsanlar ve toplumlar o güç ile baş etmenin mümkün olmadığına inandırılıyor. O güç ile uyumsuzluk arz eden her yapının, anlayışın ve oluşumun başarısızlığa mahkûm bulunduğu görüşü, o güce perestişin kaçınılmazlığı sonucunu doğuruyor.
Ortalama müslümanların öbür kısmı ise yukarıdaki tesbitin doğru olduğunu düşünmekle birlikte, adına hareket ettiklerini söyledikleri değerler sisteminin benzersizliği, mükemmeliyeti ve derinliği ile mütenasip olmayan, hatta yer yer ona zarar veren bir algı ve davranış biçimini benimsemiş durumda.
Evet, içinde bulunduğumuz zaman diliminde Müslümanlar olarak devasa problemlerle karşı karşıya bulunuyoruz ve fakat onlarla baş etmenin yolunun öncelikle ehliyet, dirayet ve liyakatten geçtiğini çoğu zaman göz ardı ediyoruz. Bunları belki dillendiriyoruz; ama iş meseleye hakkını vermeye gelince yetersizliğimiz ve kolaycılığımız su yüzüne çıkıveriyor"
Rıhle, okuyucusunu, ayağını doğru zemine basmaya çağırıyor. Varlığı, hayatı ve hatta Din"i, aktüalitenin, yükselen değerlerin, siyasî ya da ekonomik mülahazaların akıntısına kapılmadan anlamak, geçmişi, bugünü ve geleceği böyle bir zeminde değerlendirmek zor iştir. Üstelik bugünün dünyasında "geçer akçe" de değildir. Ama başkalarının belirlediği bir piyasada "geçer akçe" peşinde olmak bir Müslüman için "denaet"ten başkası değildir! Müslüman olmak, şu "dünya hayat"ta izzet ve asaleti muhafaza ederek yaşamak demekse eğer, niçin "mükellef" varlık olarak tarif edildiğimiz sorusunun cevabı da bellidir"
İzzete ve asalete ait olanın hızla yıpratıldığı, tüketildiği bir dünyada, direnç mekanizmalarını diri tutarak var olmak da, hayatı doğru yaşamanın imkânlarını var kılmak da ancak Müslümanlık ile mümkündür. Hayatı doğru yaşamış olan Ehl-i Sünnet seleflerimizin üzerinde yürüdüğü çizgi, bugünün dünyasına taşınmayı bekliyor. Daha doğrusu bugünün dünyası o çizgiyi arıyor"
Rıhle"nin misyonu işte bu! Müslüman olmanın, iman-ı kâmil üzere yaşamaktan daha zor olmadığı şu zamanda belki de en acil ihtiyacımız, "Allah"tan hakkıyla korkan alim"dir. Gelin görün ki, o alimi yetiştirecek olanın da alim olması gerekiyor! Neyin sıkıntısını çektiğimiz açık değil mi?!..
Bu yazıda, Rıhle"nin bu ilk sayısının içeriğinden bahsedebilirdim. Ama bunu yapmamayı tercih ettim. İstedim ki Daru"l-Hikme olarak yürümeyi göze aldığımız bu uzun yolda bizimle birlikte olun. Sesimize ses verin.
Bu köşeyi izlemeyi zaman ayırmaya değer bir iş olarak gören, burada okuduklarının önemli olduğunu düşünen insanlara sesleniyorum: Rıhle gibi, maddî anlamda herhangi bir angajmanı olmayan dergilerin yaşaması, kendisini onunla bütünleştiren okuyucuyla mümkün olabiliyor. Bendeniz bu derginin uzun soluklu olmasını, her geçen gün daha fazla sayıda insana ulaşmasını arzu ediyorum. Bu da ancak abone sisteminin oturtulmasıyla mümkün. Temsilcilik ya da abone temini konusunda katkı sunabilecek olanların bunu esirgemeyeceğine inanıyorum.
İrtibat tel: 0212 631 24 43