Resmi bir açıklama yok. Toplantı sonrası ortak bir basın açıklaması da yapılmadı.
Toplantı öncesi önemli gelişmeler yaşandı. Mesela ABD yönetimi, hem Washington’dan, hem de elçilik üzerinden açıkça Ankara’yı tehdit etti. Yaptırımdan söz etti. S400 ve yeni savunma sistemi alımları konusunda ileri bir adım atılması durumunda buna karşı atacakları adımlardan söz ettiler.
Rusya da toplantı öncesi İdlip’e yönelik hava operasyonları ile aslında Suriye konusunda Ankara’ya açık ve net bir mesaj verdi. Soçi’yi beklemedi. Tek mesaj bu da değildi aslında, Türkiye, Pakistan ve Azerbaycan ortak askeri tatbikatında Rusya yoktu. Şimdi de Rusya Azerbaycan sınırında askeri tatbikat yapıyor. Tabii Rusya da orada gözlemci. Rusya aynı zaman diliminde Afganistan sınırında Tacikistan’da askeri tatbikat yapıyor. Yani anlayacağınız, Hazar’ın dört yanında da askeri bir hareketlilik sözkonusu. Bunlar çok hayra alamet şeyler değil. Bu arada İran’ın Güney Kore ile restleşmesini de buraya not etmek gerek. Vekalet savaşlarında bazı noktalar sinir uçlarıdır. Sembolik anlamı vardır.
Dikkatlerden kaçmamıştır, Erdoğan-Putin görüşmesi ile eşzamanlı olarak Kiev’de Türkiye-Ukrayna arasında İHA anlaşması imzalanıyordu.
Sputnik Türkiye Erdoğan’ın dönüş haberini; “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı uğurladı. Soçi’de Erdoğan’la görüşen Putin: Uluslararası alanda Türkiye ile başarılı bir işbirliği yapıyoruz” şeklinde duyurdu. Bu buluşma pandemi sonrası ilk yüz yüze görüşme. 2019 başından Mart 2020’ye kadar 10 ayrı görüşme gerçekleştirildiği düşünülürse, uzun bir süre sıcak temas olmamış. Görüşmede Suriye, Libya konusu ele alındı ama bir açıklama yapılmadı. Putin ile Erdoğan’ın bundan önceki son yüz yüze görüşmesi Mart 2020’de Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleşti. İdlib’de hükümet güçleri ile Türkiye’nin kontrolündeki gruplar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı bir dönemde gerçekleşen bu görüşme beş saat sürdü, sonucunda İdlib’de çatışmasızlık ilan edilmişti, bugün durum farklı.
Zaten Rus basınına konuşan Rusya Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Andrey Kortunov toplantıdan atılım niteliğinde bir karar çıkmasının beklenmemesi gerektiğini söyledi: “İşlerin Suriye’nin gerçekten bölünmesine yol açacak seviyeye ulaşmaması için bölgenin geleceği konusunda anlaşabilirsek bu zaten ciddi bir başarı olacak. Bu toplantıda bu tür endişeler giderilirse bu çok büyük bir başarı olacak” dedi ama, ortada somut bir ilerleme yok. Görüşmelerde, Erdoğan Rusya’ya turizm, gıda, nükleer santral ve yangınlarda Rusya’nın sağladığı teknik insani yardım sebebi ile teşekkür etti.
Valday Uluslararası Tartışma Kulübü’nün Bilimsel Çalışmalar Direktörü Fyodor Lukyanov’a göre de İdlib’deki durumun gerginleşmesi ve çıkarlardaki farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda Putin-Erdoğan görüşmesinden İdlib sorununa ilişkin tam kapsamlı bir çözüm beklememek gerekiyordu:
“Taraflar çıkar dengesinin sağlanması için yeni bir yol bulmalı. Belki de kimin neyi kontrol ettiğine ilişkin konularda, öncekinden farklı bir şekillendirme yapılmalı. Fakat şu an bir şeyleri çözüme kavuşturulabileceğinden şüpheliyim, bu tamamen imkansız”dı.
“Bu görüşmede zaten Kırım, Soçi’de ele alınmayacak, Türkiye’yle bu konuda konuşulacak bir şey yok”tu.!?
Yani durum bu! Erdoğan’ı yolcu ederken Putin’den son mesaj şu: “Erdoğan’a teşekkürler. Yararlı ve kapsamlı görüşmelerimiz oldu. Temasta olacağız”. Ticari ilişkiler, ortak yatırımlar devam ediyor.
Bizim magazinsever mediamız, kendine yine bir konu buldu tabii. Türk ve Rus mediası, daha doğrusu her media dini, tarihi, sağlığı, siyaseti, bilimi ne buluyorsa magazinleştiriyor ya, yine magazinleştirecek bir şey buldu: Putin, Soçi’de yaptığı görüşme sonrasında devlet başkanlığı rezidansının önünde uğurlama yaparken Erdoğan’ın, antikor seviyesini sorması üstüne Rusya lideri, “Hatırladığıma göre 15-16 seviyesinde” dedi. Erdoğan’ın bunun düşük bir seviye olduğu yorumu yapması üzerine ise Putin: “Farklı yöntemlerle hesaplama yapılıyor. Vücudumdaki antikor seviyesinin yüksek olduğunu söylediler. (…) Sabahtan akşama dek tüm gün beraber çalıştığım yardımcım hastalandı. Benim ise antikor seviyem yüksek. Tanrıya şükür, (hastalık) bana uğramadan geçip gitti. Koronavirüs ile enfekte olmuş biriyle tüm günümü geçirmem rağmen hasta olmadım. Siz de güçlendirici doz yaptırma zamanınız gelince bu dozu vaktinde ve Spuntik V aşısı ile yaptırın.”
Daha sonra, Erdoğan’ın “Onu ben de BioNTech olarak aldım” demesi üstüne Rusya lideri, “O zaman bir sonraki sefere” cevabını verdi. Erdoğan nedense “yerli ve milli” (!) TurkoVac’dan söz etmedi!?. Bir ara biz de Türkiye’de Rusya ile Sputnik aşısı üretecektik, ondan da söz eden olmadı.
Soçi’de bunlar olurken Lancet’de yayınlanan makalede, mikrobun izole edilmediği kabul edildi. Yani bu işin tanı testi de, ilacı da, aşısı da bu durumda bilimsel değil. Lancet DSÖ bilim kurulu, FDA kadar önemli bir yayın organı tıp camiasında. Lancet’de ki CoVID bilim kurulu da, Bill Gates ile ilişkili bir fonla çıkar ilişkisi içinde olduğu gerekçesi ile lağv edildi. Hem bilim, hem siyaset magazin konusu olunca, iki devlet başkanının diyaloğu da iki ülke arasındaki önemli bir toplantının ardından akılda kalan siyasi bir magazin konusu olarak hafızalarda yerini alırken insan ister istemez, mahzun bir tebessümle başını sallamak zorunda kalıyor. Dünyanın hali bu çünkü!
2 saat 45 dakika süren toplantının özeti böyle. “Gerçekten dostlar bu tür zor günlerde belli oluyor” ama bugünün siyasetinde o “gerçek dost” yok! İç siyasette yok, dış siyasette olsun.
Erdoğan “BM Genel Kurulu’nda malum zevat bazı konuları özellikle sordu. Biz de onlara zaten gereken cevabı verdik. Çünkü attığımız adımlardan dönmemiz mümkün değil” dedi ama AB, ABD ve Rusya ile ilişkiler bu durumda iken, bundan sonra ne olacak onu zaman içinde göreceğiz. Anlayacağınız bizi zor bir kış bekliyor.
Adım Hıdır, durum budur! Peki biz bu durumda ne yapacağız: Akif diyor ki, “Allah’a dayan sa’ye sarıl, hikmete ram ol. / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!” Allah’a dayanacaksanız, elbiseleriniz, kalbiniz ve fikirleriniz, cüzdanlarınız, çevreniz, koltuğunuz temiz olmalı ve tevazu ile O’na yaklaşmalısınız!. Bunlar yoksa Allah bizden uzaklaşır ve işte o zaman işlerimizi sarp dağlara sardırır. Ya Rab bizi, rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara. Selâm ve dua ile.