Saadet Partisi'nin kongresinde yaşanan "liste krizi" ve Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un yeniden genel başkanlığa seçilmesiyle başlayan yeni dönem, doğal olarak Milli Görüş Hareketi'nin geleceği konusunda birtakım kuşku ve tartışmaları da beraberinde getirdi.
Bazı yorumcular kongrede yaşanan hadiselerin Milli Görüş hareketinde yeni bir bölünmenin işaret fişeği olduğunu ve bundan sonra partideki "Necmeddin Erbakan yanlıları" ile "Numan Kurtulmuş yanları" arasında bir ayrışma yaşanacağını ileri sürmeye başladı. Bazıları da buna paralel olarak Numan Kurtulmuş'un hazırladığı listenin partinin Erbakan'ın kontrolünden çıkma anlamına geldiğini ileri sürüyorlar.
Öncelikle bu yaklaşımın tamamen bir çarpıtmadan, gerçekleri alt üst etmekten ve kasıtlı bir manipulasyondan kaynaklandığını belirtmek gerekir.
Öncelikle Sayın Kurtulmuş'un listesiyle parti yönetimine seçilenlerin kimler olduğuna bakmak gerekir. Acaba buradaki kişiler, Milli Görüş hareketi lideri Necmeddin Erbakan hoca ile sorunlu kişiler mi? Ya da bu kişiler Erbakan hocanın liderliği ve yol göstericiliğini kabul etmiyorlar mı? Diğer bir ifadeyle, Numan Kurtulmuş Erbakan hocanın partideki çizgisini iptal mi ediyor?
Hz. Ali der ki: "Önce hakkı tanıyın, tanırsınız ehlini; önce batılı tanıyın, tanırsınız ehlini"
Burada öncelikle belirlenmesi ve miyar alınması gereken temel nokta, Milli Görüş hareketinin temel ilke ve hedeflerinin ne olduğudur. Eğer kişilere göre değişen ve sadece şahıslara indirgenen ve ona göre tutum belirlenen bir çizgi sözkonusu ise, bu Milli Görüş hareketinin kavranmadığı anlamına gelir ki, bunu kabul etmek mümkün değildir.
Kişilere endeksli tartışmalar ve tutum takınmalar, hak bir davanın mensuplarını hakkın miyarlarının dışına sürükler ve bundan sadece batıl güçler istifade eder.
Dolayısıyla, Numan Kurtulmuş'un partideki liderliği ve parti yönetimini, öncelikle belirlenen miyarlara göre tartmak ve kritik etmek gerekir. 40 yılı aşkın bir zamandır ülkemizde ve İslam dünyasında güçlü bir İslami diriliş damarı oluşturan Milli Görüş hareketi, temel sabiteleri ile ayakta duracaksa ve bu hareket İslam dünyasının geleceği ile ilgili belirleyici rolünü sürdürecekse, üzerinde durulması gereken nokta, bu hareketin ilke ve hedeflerinin korunması, yaşatılması ve bunun gereklerinin yerine getirilmesidir.
Kuşkusuz ki Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ülkemizin siyasi hayatında çok saygın bir konumu olan bir siyasetçi olarak, genelde Milli Görüş hareketine, özelde de Saadet Partisi'ne büyük bir değer kazandırmıştır. Emperyalist ve siyonistlerin ve onların içimizdeki uzantılarının yıllar boyu sergilediği komplo, saldırı ve yıkım operasyonlarına rağmen, azim ve kararlılıkla yoluna devam eden Milli Görüş hareketi, taşıdığı ilke ve hedefleri daha güçlü bir şekilde gerçekleştirebilmek için yeni dönemde güçlü bir kadro ile yoluna devam etme durumundadır.
Sayın Numan Kurtulmuş'un partideki liderliğini Milli Görüş çizgisi noktasında sorunlu görmek, ya da onun takip ettiği siyaseti Milli görüş çizgisinden bir sapma olarak tanımlamak, hem Milli Görüş hareketinin anlam ve önemini gölgelemek hem de Numan Kurtulmuş'un dürüst ve saygın şahsiyetine töhmet vurmak olur ki, bunu vicdan, insaf ve hakkaniyet ölçüleri ile izah etmek mümkün değildir.
Prof. Dr. Necmeddin Erbakan'ın liderliği ve yol göstericiliği dönemsel ve geçici bir liderlik değildir. O, bir meşale olarak tüm hayatı, mücadelesi ve şahsiyetiyle Milli Görüş hareketinin mücessem bir ifadesi olmuştur. Erbakan hoca yılmayan kişiliği, kararlı mücadelesi ve önüne koyduğu hedeflere sadakati ile Türkiyeli müslümanlara ve İslam dünyasına bir değerler manzumesi kazandırmıştır.
Milli Görüş hareketinin ikame ve idamesi de bu değerler manzumesini korumak ve yaşatmakla mümkündür. Küçük büyük, kadın erkek, avam havas herkese düşen temel görev de bu değerler manzumesini yaşatmak için el ele yürek yüreğe çalışmak ve hakkın sancağını en yükseklerde dalgalandırıncaya kadar mücadeleyi sürdürmektir.
Erbakan hocaya sadakatin göstergesi, onun ortaya koyduğu hedeflerin gerçekleştirilmesi için yılmadan, yorulmadan ve gevşekliğe düşmeden ihlas ve samimiyetle mücadele etmektir. Milli Görüş'ün anlam ve değeri de burada yatmaktadır.
Prof. Numan Kurtulmuş'a yönelik yapılacak her eleştiri ve uyarı da bu minval üzere olmalıdır. Milli görüş hareketini ne kadar ileri götürdü, bu hareketin hedef ve ilkelerine ne kadar gerçekleştirdi; hakkın savunulması için hangi başarıyı gösterdi, buna bakılıp sorgulanmalı ve değer biçilmelidir.
Devam etmek üzere...