Şahıslara değil, aslî değerlerimize bağlılık ve hizmete ayarlı bir destek
Bazılarında Erdoğan allerjisi olduğu görülüyor. Birisi, Erdoğan’ı destekleyen bir şeyler söyleyip yazınca homurdanmaya başlıyorlar. ‘Fakir’e de, -mevcud siyasî yelpazede- Erdoğan’a genel olarak destek verdiğini açıkça beyan ettiği için, ‘40 küsur yıl öncelerde, Millî Gazete’de yazdığın günlerden beri yazılarını severek okurduk, şimdi hayret ediyoruz!’ diyenler görülüyor. Bazıları bir takım müstear /takma isimlerin arkasına sığınarak, eleştirinin de ötesinde terbiye sınırlarını aşan laflar edip, 40 yıldır ağabey dediğim Temel Bey’i -bana göre büyük bir yanlışını görünce- eleştirmemi de eleştiriyorlar. Olsun da, onların tarafgirliği caiz, başkasının Erdoğan’a destek vermesi; hayır!
O gibilere sözüm şudur ki, birilerinin hoşnutluğu veya hoşnutsuzluğuna göre değil, inandığım değerlere samimî bağlılık ve hizmet etme imkânını göz önünde bulundurarak veririm desteğimi.. Ve eleştirilerimi de kimseye de hakaret etmeden dile getiririm. Herkesin memnun olması da gerekmez.
Yani, 40 yıl öncelerde de öyleydim, o çizgimden şimdi de ayrılmadığıma düşünüyorum.
***
‘Fakir’i, 1975’lerden beri okuduklarını söyleyenler unutmasınlar ki, o zaman da Erbakan’ın yanındaydım. Ama desteğim ne Erbakan’ın şahsına idi, ne de bugün Erdoğan’ın şahsına.. Sadece, inandığım değerlere samimiyetle bağlılık ve hizmet etme imkânına sahip olma durumunu esas alırım; kendimi de süzgeçten geçirmeyi unutmaksızın..
Bugün de, dünyanın bütün emperial güç odakları ve içerde de, 100 yıllık bir resmî ideolojibağlılarının şiddetle karşı çıktıkları bu millet evlâdına karınca kararınca da olsa destek vermeyi, bağlısı olduğum, inandığım değerlerin bir gereği olarak görüyorum. Kaçınılması mümkün temel yanlışlar görürsem, kendi vicdanî sorumluluğumun gereğince hareket ederim. Ama bu, her yapılan doğrudur mânâsında değildir.
***
Taa baştan beri diyorum ki, evet, milletin rey ve iradesiyle gelse bile, bugünkü sistem, temelleri Temmuz-1923’de Lozan’da dayatılan sistemdir ve bu lokomotifin şef-treni bugün bizim insanımız olsa bile, bu lokomotifin üzerinde gittiği rayları biz döşemedik ve yol haritasının genel kuralları da, emperial güç odaklarınca belirlenmiştir. Sistemin bir takım derin güçleri ve bürokratik oligarşi’nin, hattâ güçlü birlider olanErdoğan tarafından bile tamamen kırılamadığı, kendisi tarafından da itiraf olunmuştur. Yani, henüz yolun başındayız.
KK Bey, sen bunları bilmiyor musun?
KK, ‘S. Demirtaş’ın terörist olduğuna dair bir mahkeme kararı var mı?’ diyor. Hukukî konulara yabancı olanlar da bu soruyu mâkul sanır. Evet, ‘terörist’ olduğuna dair, henüz bir mahkeme kararı yoktur. Çünkü, henüz muhakemesi bitmedi ki.. Ama, terör suçu işlediğiiddiası üzerine, sanık olarak, mahkeme kararıyla tutuklanmıştır. Esasen, mahkeme kararı olmadan tutuklama olmaz.
Ve amma, KK’nın iddia ettiği gibi, o kişi, CB adayı olmak için savcılıktan ‘iyi hal’ belgesi aldıysa.. Onun cevabını da Adalet Bakanı Abdulhamid Bey vermelidir.
Ve amma.. Daha evvelki gün, Binali Yıldırım, hem de Hakkarî’de; yani, Demirtaş’ın da Hakkarî m.vetekili ve parti lideri olduğu sırada, Hakkarî Havaalanı’nın yapılmasını engellemek işin, inşaatın PKK tarafından onlarca kez saldırıya uğradığını, iş makinalarının yakıldığını, çalışan işçi ve mühendislerden nicelerinin kaçırıldığını veya öldürüldüğünü ve amma o sırada Demirtaş’ın o terör saldırıları konusunda tek kelimelik bir itiraz cümlesi bile dile getirmediğini, hem de onbinlerce Hakkarî’linin huzurunda söylüyordu.
Bunlar yalan mı, KK bey?
stargazete