İnsan, Allah"ın varlık sahnesine çıkarmış olduğu en değerli varlıktır. Kur"an bu durumu insanın en güzel şekilde (ahsen-i takvim) ve eşref-i mahlukat olarak yaratıldığını ifade ederek vurgular. Bu yaratılışın ardından akıl, irade ve vicdan nimetleriyle donatılan insan, tekamül yolculuğunun başlangıcına bırakılmıştır. Bu yolculuk, beşerin insan olma yolculuğudur. Bu yolda yürüyenler, birey olmaktan şahsiyet olmaya doğru yükselişe geçerler. Alemlerin Terbiyecisi olan Rabbimiz, insana bu yolculuğunda rehberlik etmesi için vahiyler indirmiş ve Rahmet Elçileri olan Peygamberlerini göndermiştir. Bu durum, Allah"ın insana vermiş olduğu değerin bir neticesidir. Rabbimiz en güzel şekilde yaratmış olduğu insanın kendisine verilen değeri korumasını beklemektedir. Bu bağlamda bütün ibadetlerin amaçlarından biri de insan şahsiyetini korumaktır.
Sekülerizm, Allah"ın insana vermiş olduğu değerin zıddına insanı değersizleştirmek için mücadele eden ideolojidir. Bu ideolojinin amacı, temel insani değerlerin dibe vurduğu, günahların normalleştiği, insanın birey haline geldiği bir hayat tarzını yaşanılır kılmaktır. Böylece insan, hazları için yaşayan, hayatının anlam ve amacını unutmuş bir varlık haline gelecektir. İnsanı bu şekilde değersizleştirme, onun şahsiyetini erozyona uğratma çalışmaları insanlıkla yaşıttır. Kur"an, İsrailoğullarının yahudileşme sürecini bu tehlikeye dikkat çekmek için uzun uzun anlatmıştır. Malumunuz olduğu üzere İsrailoğulları dünyevileşerek Allah"ın kendilerine vermiş olduğu değeri kaybetmişler ve yahudileşmişlerdir.
Kur"an"ın bütün uyarılarına rağmen modern dünyanın seküler ideolojileri Müslümanları da etkilemeye başlamıştır. Ülke Müslümanları olarak her geçen gün şahsiyet erozyonuna uğruyoruz. Kendi değerlerimizi farkına varmadan kaybediyoruz. Vahyin bakmamızı istediği yerden kendimize baktığımızda her geçen gün değersizleştiğimizi görüyoruz. Müslümanları şahsiyet erozyonuna uğratmak için amaçlı, planlı ve sistemli bir şekilde çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalardan birkaç tanesine dikkatlerinizi çekmek istiyoruz;
- Günahlara karşı hassasiyetlerimiz azaltılıyor. Arşı titretecek günahlara televizyon, internet ve yazılı medyadan şahit oluyoruz ama ürpermiyoruz. Çünkü izlemiş olduğumuz programlar aracılığı ile bilinç altımıza günahın normal olduğu mesajı veriliyor. İşenen günahlardan şikayetçi oluyoruz ama bu günahlara şahit olmaktan sakınmıyoruz. Unutmayalım ki Züleyha gibi günaha davet etmek ve günahın arkasından koşmak ile Hz. Yusuf(a.s) gibi günahtan kaçmak bir değildir. Mümin bir şahsiyet olmak istiyorsak modern dünyanın günah merkezlerinden ve buralarda işlenen günahlardan kaçınmalıyız. Bireysel ve toplumsal hayatımızda gözümüze ve gönlümüze hakim olmalıyız.
-Şahsiyetimize değil, imajımıza yatırım yapmamız isteniyor. Gerek ibadetlerimizde gerekse davranışlarımızda özü unutup, görünene odaklanıyoruz. İbadetlerimizin ruhu yerine şeklini önemsiyoruz. Öz ihmal edilerek görüntüye yapılan yatırımlar özün çürümesine sebep oluyor. Davranışlarımızdaki vakarla ve nebevi ahlakımızla çevremize mesaj vermek yerine, kullanmış olduğumuz aracımızla, giydiğimiz elbisenin ve elimizdeki telefonun markasıyla mesaj vermeyi tercih ediyoruz. Bu acı tablo şahsiyetimizden çok şeyi alıp götürüyor. Bu durumun farkına varıp kimliğimize ve şahsiyetimize yatırım yapmalıyız.
-Kanaatimiz elimizden alınıyor. Efendimizin dilinde en büyük zenginlik olarak tarif edilen kanaatimizi her geçen gün kaybediyoruz.. Kanaati adeta hayatımızdan çıkarıp attık, her şeyin en iyisine sahip olmak istiyoruz. Hiçbir yanımız yarım kalmasın, her bir yanımız tamam olsun istiyoruz. Bu durum bize ahireti unutturuyor ve bizi ahiret yokmuş gibi yaşamaya yönlendiriyor. Oysaki ahiretin varlığına inanan ve ona göre yaşayan mümin, ister varsıl olsun isterse yoksul olsun, imkanları olsa da olmasa da bir yanlarını yarım bırakır ve "Allah"ım yarım kalan her bir yanımı Sen cennette tamamla" der. Bunu bir hayat prensibi haline getirmeye ne kadar da çok ihtiyacımız var. Öyleyse kanaati hayat prensibi edinerek şahsiyetimizi erozyondan korumalıyız.
Bu gün Müslümanlar olarak dinimize yapacağımız en güzel hizmet, Allah"ın bize vermiş olduğu değerleri korumaya çalışarak örnek ahlakımızla ve onurlu şahsiyetimizle insanlığa numune olmaktır. Unutmayalım ki bu hizmeti ancak şahsiyetimizi erozyondan koruyarak yapabiliriz.
yeniakit