Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra bağımsızlığını ilan Orta Asya'nın en doğusundaki ülkelerden Tacikistan'da, bağımsızlığın ardından 1992'den 1997'ye kadar bir iç savaş yaşandı ve bu iç savaş sırasında 100 bine yakın Tacik hayatını kaybetti. Ülkeyi 1992'den beri yöneten İmomali Rahmon, iç savaşın getirdiği yıkımı göz önünde bulundurarak muhalefetin taleplerini dinledi ve 5 yıllık iç savaş tarafların uzlaşmasıyla sona erdi. Orta Asya'nın en fakir ülkelerinden ve yüzde 90'ı dağlık bir alandan oluşan Tacikistan, iç savaşı sona erdiren anlaşmadan 11 yıl aradan sonra bugün yine çatışmaların eşiğinde bulunuyor. 17 yıllık iktidarını sürdüren Devlet Başkanı Rahmon 12 yıl önce İslami ve seküler muhalefetle yaptığı anlaşmayı ortadan kaldıran bir dizi uygulamaya imza attı. Sovyetler sonrası Orta Asya'daki otoriter rejim geleneğini sürdüren Tacikistan'daki gelişmelerle ilgili olarak ülkenin en büyük muhalefet partisini oluşturan İslami Uyanış Partisi lideri ve parlamentodaki tek muhalif milletvekili Muhyiddin Kabiri ile Londra'da kaldığı otelde bir söyleşi gerçekleştirdik.
TACİK DİASPORASIYLA GÖRÜŞMESİNE İZİN VERİLMEDİ
İngiltere'ye Oxford ve Exeter üniversitelerinin davetlisi olarak gelen Kabiri, kanlı çatışmaların yaşandığı 1992-97 yılları arasında İslami muhalefetin temsilcisiydi. "Ben iç savaş kuşağının temsilcisiyim" diyen Kabiri, Londra'dan Moskova'ya giderek buradaki 1,5 milyonluk Tacik diasporasının temsilcileriyle görüşecekti ancak, Moskova'daki Tacikistan Büyükelçiliği bu görüşmeyi iptal etti. "Bugün Moskova'da olmam gerekiyordu ve buradaki Taciklilerle bir araya gelecektim" diyen Kabiri, büyükelçiliğin görüşmeyi iptal etmesinin sebebinin ise Şubat ayında yapılacak seçimler olduğunu kaydetti.
ŞUBAT AYINDAKİ SEÇİMLER ADİL OLMAYACAK
"Tacikistan'da 1997'de sona eren iç savaştan sonra ne değişti?" sorusuna Kabiri şöyle cevap veriyor: "Tacikistan'da iç savaşın sona ermesi hepimizin arzusuydu ve bunu gerçekleştirdik. Ancak iç savaşı bitiren ve tarafların demokratik bir Anayasa ve özgürlükler konusundaki anlaşması, son yıllarda hükümetin yasakçı uygulamalarıyla ortadan kalktı. Şubat ayında yapılacak seçimlerin adil ve eşit olması mümkün gözükmüyor. Benim bugün Moskova'da Tacik diasporasıyla görüşmem vardı ama hükümet bunu Moskova'daki Büyükelçi aracılığıyla önledi."
TACİKİSTAN DAHA DA OTORİTER BİR HAL ALDI
Tacikistan'ın komşu ülke Afganistan ve Özbekistan'daki istikrarsızlıktan etkilendiğini kaydeden Kabiri, "İç savaştan sonra ortaya çıkan iyimser havanın bugün ülkenin giderek daha da otoriterleşmesiyle kötümser bir hal aldı. Ülkedeki muhalefet, devletin otoriter ve yasakçı uygulamalarından çok huzursuz ve bunun için silahlı mücadele isteyen bile var. Ama biz ülkemizin yeniden bir çatışma ortamına girmesine izin vermeyeceğiz. Bakın, biz 10 yıl önce İslami bir devlet istiyorduk ama iç savaşı bitiren anlaşmada, ülkenin demokratik bir düzenle devam etmesinden yana tavır ortaya koyduk ve demokratik devlet İslami kültür prensibi etrafında buluştuk. Ülkeyi yönetenler daha da otoriter birhal aldı." dedi.
50 YAŞINDA SADECE ÜÇ SANTİMLİK SAKAL BIRAKILABİLİR
Kabiri'ye Tacikistan'ı daha da otoriter bir düzene götüren uygulamaları sorduğumuzda gülerek şöyle cevap veriyor: "Mesela ben 45 yaşındayım ve sakal bırakamam. Üniversitede görev yapan öğretim görevlileri ancak 50 yaşından sonra sakal bırakabilirler ve bu sakalın boyu da üç santimi geçmeyecek şekilde olmalı. Yani benim sakal bırakabilmem için 5 yıl daha beklemem gerekiyor ve bu sakalın boyu da üç santimi geçmeyecek. Ben de üniversitede çalıştığım için bu kategoriye giriyorum."
KADINLARIN CAMİLERE GİRMESİ VE BAŞÖRTÜSÜ YASAKLANDI
Sakal, Tacikistan'daki katı laik uygulamaların en uç örneğini oluşturuyor ancak yasaklar sadece sakalla sınırlı değil. Rahmon yönetimi, laiklik adına ülkedeki camilere kadınların girmesini ve devlet daireleri ile üniversitelerde başörtüsü giyilmesini yasakladı. Kabiri bu durumu şöyle açıklıyor: "İç savaş sona erdikten sonra demokratik bir anayasa etrafında uzlaştık ve bugün bu anayasa hala mevcut. Ama hükümetin bakanlarının yayınladığı yönetmeliklerle kadınların camilere girmesi, başörtüsü giyebilmesi yasaklanıyor. Tacikistan'da böylesi bir durum Sovyet döneminde bile yaşanmadı. Komünizm'in en sert yıllarında bile başörtüsü yasağı yoktu."
LAİKLİK ADINA NAMAZI BİLE YASAKLADILAR
Kabiri yasakları sıralarken bir başka ilginç örnek daha veriyor: "Bugün Tacikistan'ın hiçbir devlet dairesinde namaz kılınamaz. Hükümet bunu güya laiklik adına yasakladı. Mesela ben meclisteki odamda namaz kıldığımda bile bazı vekiller 'bu laikliğe aykırı' diyerek, namaz kılmamamı istediler. 'Namaz kılmak için ille de camiye gitmelisin' dediler."
FRANSA VE TÜRKİYE'Yİ ÖRNEK GÖSTERİYORLAR
Anayasa'nın demokratik olmasına rağmen bu yasakların dayandırıldığı dayanağı sorduğumuzda ise Kabiri ilginç bir cevap veriyor: "Biz neden böyle yapıyorsunuz dediğimiz de bize Fransa ve Türkiye'yi örnek gösteriyorlar. 'Fransa ve Türkiye de demokratik ülke ama orada başörtüsü yasağı var' diyorlar. Ama tabii sığındıkları bu mazeretler bile çok komik. Biz laikliğin din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak görüyor ve devletin vatandaşların dini inancına karışamayacağını söylüyoruz ama onlar tersini anlıyor laikliği bir din gibi uyguluyorlar. Yani ülkede bugün katı seküler bir din anlayışı enjekte ediliyor.İnsanlar bu durumdan çok rahatsız ve biz ülkenin yeni bir iç savaşa sürüklenmemesi için elimizden geleni yapıyoruz."
HÜKÜMET, ABD VE RUSYA'DAN GÜÇ ALIYOR
Hükümetin, ülkenin yeni bir iç savaşa sürüklenebileceğini bildiği halde ülkede neden 12 yıl imzalanan ve barış getiren anlaşmanın aksine katı yasakçı uygulamalar gerçekleştiriyor sorusunun cevabı için Kabiri bölgedeki Amerika ve Rusya'nın varlığını işaret ediyor: "Afganistan'ı işgal eden Amerika bölgeye yerleşti. Aynı şekilde bugün bölgede Rus askerleri de bulunuyor. Amerika Afganistan'da dini radikalizme mücadele ettiğini söyleyince, hükümet de bundan cesaret alarak ülkede dini yasaklamaya gitti. Biz, dini yasaklara karşı protesto bile yapamıyoruz. Çünkü yapsak bile, hükümetin propagandasıyla Batı'da bizler 'radikal' diye yaftalanırız ve ABD ve diğer güçler Tacik hükümetine destek verir. Bir Batılı diplomat bana Tacikistan'daki otoriter sisteme karşı Tacik halkının pek protesto gerçekleştirmediğini söyledi. Ben de ona 'Eğer protesto edersek, o zaman siz de Tacik hükümetiyle birlikte üzerimize bomba yağdırırsınız' dedim."
TACİKİSTAN NEREDE?
Orta Asya'nın dağlık bölgesinde kurulmuş olan Tacikistan devleti, güneyde Afganistan, doğuda Çin, batıda Özbekistan ve kuzeyde Kırgızistan ile komşu. Ülkenin resmi dili Farsça'ya yakın bir dil olan Tacikçe olmasına rağmen Rusça'da konuşuluyor.7,5 milyonluk nüfusun yüzde 98'i Müslümanlardan (yüzde 95 Sünni, yüzde 5 Şii) oluşurken geriye kalan yüzde 2'si de Rus Ortodokslardan ve Yahudilerden oluşuyor. Kültürel olarak İran ve Afganistan'a çok yakın olan Tacikistan'da Farsça'nın değişik lehçeleri de konuşulmaktadır. Başkenti Duşanbe ve para birimi Somoni olan Tacikistan'da kiş başına düşen milli gelir 795 Dolar civarında.