Sakarya'da 124. Başörtüsü Eylemi (FOTO)

Sakarya Başörtüsü Platformu 124. eyleminde yasağın hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapılmaksızın kaldırılmasını isterken, çeteci yapıların “iyi çocuklar”ın hamileriyle mücadele edilerek temizleneceğini ifade etti.

ADAPAZARI- Sakarya Başörtüsü Platformu, yasak karşıtı adalet mücadelesini 124. basın açıklamasıyla sürdürdü. Her hafta saat 12.30’da Bulvar AKM önünde toplanan platform mensupları adına Özgür-Der Geyve Temsilciliği tarafından okunan açıklamada, başörtüsü yasağının çözümüne ilişkin atılan adımların sadece üniversitelerle sınırlandırılmasını doğru bulmadıklarını ifade edilerek, “Başörtüsü yasağı sebebiyle okulundan, görevinden ayrılmak zorunda bırakılan, hak gaspına maruz kalan herkesin tüm hakları derhal iade edilmeli, uğradıkları maddi ve manevi tüm zararların tazminine gidilmelidir. Kamusal alan ya da laiklik dayatmalarıyla uygulanan başörtüsü yasağı, tüm resmi ve özel kurumlarda kaldırılmalı ve inancı gereği ibadet eden/örtünen insanların uğradığı ayrımcılıklara karşı haklarını koruyucu önlemler alınmalıdır. Ayrıca başörtüsü yasağıyla ilgili olan katsayı uygulaması da kaldırılmak zorundadır,” çağrısı yapıldı.

Özgür-Der Geyve Temsilcisi Mustafa Özer, gündem hakkında ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Başörtüsü yasağı, kendi Kemalist ideolojisini topluma din olarak dayatan askeri ve sivil güç odaklarının başarısızlığının göstergesidir. Yapay ideolojilerinin tutmadığını gören bu odakların, iktidarlarını kaybetmemek için her yola başvurabileceği, Ergenekon çetesiyle bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Emekli askerler öncülüğünde kurulan bu paramiliter yapıların temizlenmesi kadar, bu yapıları ortaya çıkaran bataklığın da kurutulması gerekmektedir. Sadece kuklalara yönelik hamleler kalıcı çözümler üretemez. Baskı ve şiddet yoluyla iktidar kuranların tüm kirli ilişkileri sonuna kadar götürülmediği takdirde, Şemdinli davasında olduğu gibi bugün tutuklanan “iyi çocuklar” yarın yeniden serbest bırakılabilir. Çözüm, iyi çocukların hamileriyle yüzleşmekten geçmektedir. Kan kültürüyle beslenenlerin ve kanla övünenlerin bu ülkeye yaşattıkları acıların son bulması, ancak kararlı bir iradeyle gerçekleşebilir.”

Başörtüsü eylemi boyunca “Yasak biter, direniş bitmez,” “Başörtüne sahip çık,” “Yasak sürüyor, direniş de,” “Yasakçılar yenilecek, direnenler kazanacak” yazılı dövizler taşıyan platform mensupları, ayrıca Filistin’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak da “Filistin’e, Hamas’a, direnişe bin selam” ve “Terörist ABD&İsrail Ortadoğu’dan defol!” yazılı dövizler taşıdı. Eylem “Direne direne kazanacağız” ve “Tevhid, adalet, özgürlük” sloganları ile son buldu.

Basın Açıklamasının Tam Metni

YASAKÇI VE ÇETECİ KUKLALAR KADAR KUKLACILARLA DA MÜCADELE EDİLMELİDİR!

Küresel ve yerel dengelerin değiştiği bir süreçte, başörtüsü yasağı; Türkiye’nin en öncelikli gündem maddesi olmaya devam ediyor. Partilerin tüm gündemi kilitleyen bu sorunu çözmek için attığı çekingen ve yetersiz adımlar, meydanlarda dile getirilen talepleri istenilen düzeyde karşılamasa bile; toplumsal sorunlar için yürütülecek ilkeli ve kesintisiz bir mücadelenin sonuçsuz kalamayacağını göstermesi açısından olumlu karşılanabilir.

Fakat unutulmamalıdır ki; başörtüsü sorunu, sadece başörtülü öğrencilerin yükseköğrenim hakkının gasp edilmesine indirgenemez. Yasağın boyutları çok daha geniştir. Vahyin sosyalleşmesini engelleyenlerin başörtüsü düşmanlığı yüzünden bugüne kadar okullarından ve işinden uzaklaştırılan, sürgün edilen, soruşturma geçirip ceza alan, sözlü tacize, hakarete ve hatta saldırıya uğrayan Müslüman kadın ve erkeklerin sayısı on binleri geçmiştir. Başörtüsü yasağı sebebiyle okulundan, görevinden ayrılmak zorunda bırakılan, hak gaspına maruz kalan herkesin tüm hakları derhal iade edilmeli, uğradıkları maddi ve manevi tüm zararların tazminine gidilmelidir. Kamusal alan ya da laiklik dayatmalarıyla uygulanan başörtüsü yasağı, tüm resmi ve özel kurumlarda kaldırılmalı ve inancı gereği ibadet eden/örtünen insanların uğradığı ayrımcılıklara karşı haklarını koruyucu önlemler alınmalıdır. Ayrıca başörtüsü yasağıyla ilgili olan katsayı uygulaması da kaldırılmak zorundadır.

Yasakçılar, başörtüsü yasağı ile İslam’ı hayatın içinden kovmaya çabalarken, yasağa karşı çıkan partilerin konuyu bir kılık-kıyafet düzenlemesi olarak görmeleri, hizmet alan-hizmet veren gibi başlı başına ayrımcılık kokan bir formülle ve sadece üniversiteleri kapsayan bir çözümle ortaya çıkmaları; sorunun doğru anlaşılmadığını göstermektedir. Başörtüsü sorunu, sadece bir insan hakkı ihlali, kadın ya da eğitim meselesi değildir. Ortada, sistem tarafından yıllardır uygulanan belirli bir baskı siyaseti vardır. Baskının muhatapları ise sadece üniversite öğrencileri değil; her zaman ve mekânda Müslümanca yaşamak isteyenlerdir.

Yasak, kendi çıkarlarını korumak için yasalar koyan sahte ilahların, hayatı vahye göre şekillendirmek isteyenlere karşı verdikleri mücadelenin sembolüdür. Medyaya yansıyan beyanlarından; yasakçıların asıl endişesinin, özgür bir ortam sağlandığında insanların İslam’a yönelme ve İslam’ı yaşama potansiyelinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Yargıtay ya da Danıştay gibi ideolojik kurumların, yasağın kısıtlı bir alanda dahi olsa kaldırılmasına tepki göstermesi bu yüzden anlamsız değildir. Başörtüsü yasağı, kendi Kemalist ideolojisini topluma din olarak dayatan askeri ve sivil güç odaklarının başarısızlığının göstergesidir. Yapay ideolojilerinin tutmadığını gören bu odakların, iktidarlarını kaybetmemek için her yola başvurabileceği ise Susurluk, Sauna, Atabeyler ve şimdi de Ergenekon çetesiyle bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Toplumu sürekli darbe havasında tutmak, toplumsal ve siyasal sorunları şiddetle bastırmak ve böylece menfaat düzenlerini korumak için emekli askerler öncülüğünde kurulan bu paramiliter yapıların temizlenmesi kadar, bu yapıları ortaya çıkaran bataklığın da kurutulması gerekmektedir.

Sadece kuklalara yönelik hamleler kalıcı çözümler üretemez. Toplum üzerinde baskı ve şiddet yoluyla iktidar kuranların tüm kirli ilişkileri sonuna kadar götürülmediği takdirde, Şemdinli davasında olduğu gibi bugün tutuklanan “iyi çocuklar” yarın yeniden serbest bırakılabilir. Çözüm, iyi çocukların hamileriyle yüzleşmekten geçmektedir. Kan kültürüyle beslenenlerin ve kanla övünenlerin bu ülkeye yaşattıkları acıların son bulması, ancak kararlı bir iradeyle gerçekleşebilir. Bu, tüm toplumsal sorunlar için kaçınılmaz bir durumdur. Aksi takdirde, ne militarist oligarşinin ve hukuksuz yargının egemenliği son bulur ne de başörtüsü yasağı, Kürt sorunu, 301. madde gibi temel hak ve özgürlükleri de ilgilendiren toplumsal sorunlara kesin çözüm getirilebilir!

Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, vahyin sosyalleşmesine, tevhidi bir ümmetin ve adil bir geleceğin kurulmasına yönelik bir İslami mücadelenin inşasının; Rasüllerin pratiklerinin çağımıza taşınmasıyla sağlanacağına inanıyor; yaşadığımız bu kritik sorun karşısında herkesi net bir tavır almaya, mücadele yolunda adım atmaya ve sorunların çözümü için başkalarının eline bakmak yerine elbirliği yapmaya çağırıyoruz.



SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU adına ÖZGÜR-DER GEYVE TEMSİLCİLİĞİ

https://www.basortusuplatformlari.org  

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı