Sakarya'da 187. başörtüsü eylemi (FOTO)

Sakarya Adalet Girişimi 187'inci basın açıklamasını gerçekleştirdi.

Başörtüsü islam dininin açık emridir denerek başlanan basın açıklamasına bu zulmün pek çok gurubu iktidar ettiğine değinildi, kimsenin iktidar çıkarlarınız için inançlardan taviz verilmeyeceği dile getirildi.Ülkemizde ne gibi gizli işler döndüğünü yeni yeni bu halkın gördüğü ve bu gizli kapaklı işleri vatanı kurtarmak adına yapıldığı belirtilen açıklamada bizden olarak gördüğümüz iktidarda olan ve daha önce iktidarlarda bulunan partilerin müslümanların inançlarından ne anladığını gözler önüne serildiği belirtilen basın açıklamasında son olarak dünyadaki başörtüsü zulmlerini gündeme getirdi ortadoğudan amerikaya kadar bu zulmün iktidarlar tarafından başörtüsünün islami bir kimlik olduğunun farkında olunduğu dile getirildi.

Basın açıklamasının tam metni:

İNANÇLARIMIZDAN TAVİZ VERMEYECEĞİZ

SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ Başörtüsü Platformu 187. Basın Açıklaması


Bir kez daha insan hak ve özgürlüklerinin üzerine çekilmeye çalışılan karanlık senaryoları dağıtmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Başörtüsü İslâm Dininin açık emridir, Kuran'ın açık emridir. Bu başörtüsü meselesi ne bereketli bir problemmiş ki pek çok siyasi anlayışı iktidar etti, pek çoğunu da iktidardan etti. Bizler hiçbir politik duruşun yanında ya da karşısında olmaksızın özgürlüklerimiz için Allah'a sığınıp mücadeleye devam edeceğiz. Buradan bütün yönetici ve politikacılara sesleniyoruz ki; Bu mesele inancımızın, imanımızın gereğidir ve sizlerin dünyalık çıkar hesaplarınıza fedâ edemeyiz, etmeyeceğiz de.

Son birkaç yıldır ülkemizde yoğun olarak konuşulan ve bundan sonrada ülkenin kaderini belirlemede milat olacağını umduğumuz bir süreçten geçiyoruz. Ülkeyi kargaşaya sürükleme planları yapan Ergenekoncuları millet hayretle takip ediyor. Ülkemizde nasıl dolaplar döndüğünü yeni fark ettiği için çok ama çok şaşkındırlar, çünkü güvendikleri dağlara karlar yağmıştır.

Bu arada Ergenekon iddianâmelerinden devamlı inciler saçılmaya devam ediyor. Bazen halkı hâkir görmeler, bazen inananlara reva görülen düşünce ve eylemler, bazen bu memleketin kaynaklarının ve paralarının nasıl cebelleze edileceğinin "mert Kıpti misâli" ifşaatları ortalara saçılıyor.

Meselâ; birisi Atatürk'ü rüyasında görüyor ve "Vatana millete hizmet etmeye hazır duruma geliyor, daha kimseye bir şey yapmadığını ve yakında hizmete başlayacağını belirterek icraatının da tesettürlülerin ağaçlarda sallandırmalar olduğunu söylüyor. (Daha önce atalarının yaptıkları gibi.) Sen önce as, sonra mahkemenin kararı açıklanır. Halka da hakaret hazır: "Direnirler mi? Bu millet güç neredeyse ona tapar. Ertesi gün bakarsın hareketi yapanların yanında yer almış." Diye hakarette hazır.

Ya bizim muhafazakâr mücahitlere ne demeli: Başörtüsü yasağı her geçen gün daha kötü bir yöne doğru ilerliyor. Başörtüsü Platformları, her Cumartesi yaptıkları eylemlerle soruna karşı eylem ve sorumluluk çağrısı yaparken; siyasi parti mensuplarının yasağı kanıksayan bir tavır içinde davranmaları süreci daha da zorlaştırıyor. Özellikle muhafazakâr partilerin tavırları şaşırtıyor. Bir süre önce İslâhiye'de AK Parti'nin başörtülü adayı şikâyet ettiği iddiaları gündeme gelmişti, şimdi de Düzce'nin Cumayeri ilçesinde Belediye Meclis toplantısı öncesi, Saadet Partisi'nden Belediye Başkanı seçilen Yakup Keleş'in, AK Parti'den Belediye Meclisi'ne seçilen Türkan Yağmur'u başörtülü olduğu gerekçesiyle yazılı bir metinle uyardığı ortaya çıktı. Yağmur, geçen dönem de bu şekilde meclis üyesi olarak görev yaptığını belirterek, itirazda bulundu.

Saadet Partisi'nden Cumayeri Belediye Başkanı Yakup Keleş, AK Partili meclis üyesinin itirazı ile ilgili olarak bir açıklama yaptı. Keleş, "Bunu bir sorun olarak algılamamak lazım. Ben sadece iç tüzük gereği başörtülü olarak meclis toplantılarına girilemeyeceğini yazılı bir metinle kendisine gönderdim. O da geçmiş dönemde böyle bir sorun olmadığını söyledi. Ben sadece yasa gereği tebliği etmek zorundaydım. Bu aslında bir sorun değil." dedi. Peki, söyler misiniz sorun olan nedir? Bu sorunun cevabını asıl bu muhafazakâr ve mücahit kardeşlerimiz vermeli değil mi? Peki öyleyse neden o insanları aday gösteriyorsunuz, yoksa Müslümanları kerizleme meselesi mi?

Türkiye'de durum böylede peki dünyada nasıl? Küresel zulüm, baskı ve hak ihlâlleri tüm hızıyla sürüyor. Yâni, Ebu Lehebler dünya dolaşıyor.

Halkının önemli bir kısmı Müslümanlardan oluşan Orta Asya yöneticilerinin başlattığı yasakçı uygulamalarla bu coğrafyada da Başörtüsü "Siyasi Simge" olma yolunda! İslâmi yaşam tarzının yükselişini engellemeye çalışan yöneticiler, getirilen yasaklar arasına tesettürü de asılsız bahanelerle dâhil ediyorlar. Zaman zaman "Hicap" el-Kaide ile bağlantılı gösterilirken, 10 yıl önce Özbekistan'da başlayan başörtüsü yasağı, Tacikistan ve son olarak da Kırgızistan'da uygulamaya konuldu. Yetkililerin yasak sebebi de hiç yabancımız değil, yani çok tanıdık: "Lâik Üniversitelerde dini simge ve tebliğ aracı sayılan hicabın yerinin olmadığı" iddia ediliyor. Güya hicap sadece medrese eğitimi yapan öğrenciler tarafından taşınabilirmiş. Yasağa karşı çıkanlar ise yasağın yasal bir dayanağı olmadığını, Anayasa'da başörtüsünü yasaklayan bir madde bulunmadığını, Anayasa ihlâli yapıldığını söylüyorlar. Ne kadar tanıdık değil mi, sanki benim canım ülkem?

Gelelim batıya, bâtıllara. Ne kadar hoşgörülü, insan haklarına ve özgürlüklere saygılı olduklarını söyleyip dursalar da; (Gerçi insan derken acaba maymundan geldiklerini kabul ettiklerinden dolayı hayvan haklarından bahsedipte bizler yanlış anlamış olmayalım, neyse.) Söz konusu İslâm ve Müslümanlar olduğunda ne kadar "hoşgörülü" oldukları da ortaya çıkıyor. Son olarak Belçika'nın Danıştay'ı da okullarda başörtüsünün yasaklanmasından yana görüş açıkladı. Irkçılıkla Mücadele Derneğinin (Mrax), 2005 yılında, başörtüsünü yasaklayan okullara karşı ayrımcılık ithamıyla yaptığı bir başvuruyu ve açtığı davaları değerlendiren Danıştay, söz konusu okulların ayrımcılık yapmadığına, aksine ayrımcılığa karşı önlem aldığına hükmetti. Derneği haksız bulan ve mahkeme masraflarını ödemeye mahkûm eden Danıştay, başörtüsü yasağı uygulamasının "halklar arasında dostluğu, eşitliği, kardeşliği desteklemek ve ayrımcılığı önlemek" amaçlı olduğunu savundu. Ne kadar insancıl, ne kadar şeker bir insan hakları savunması değil mi?

Bu arada garip olaylarda olmuyor değil. Amerika'dan bir haber, aman bu haberde bizi Amerikancı göstermesin temennisi ile: Nevada'nın Reno kentinde Lise'de okuyan Müslüman bir kız, başörtüsü taktığı ve Müslüman olduğu için diğer arkadaşlarının hakaretlerine maruz kaldı. Bu hakaretler yüzünden okulu terk ederek 2003′te ailesiyle birlikte göçen Mısırlı kız ile arkadaşlık eden başka bir öğrencide aynı kaderi paylaştı. Mahkemeye başvuran öğrenci, başörtüsü taktığı için ölüm tehditleri ve tacizle karşı karşıya kaldığını, ancak okul yönetiminin bunları durdurmak için bir şey yapmadığı gerekçesiyle Bölge Okul İdaresi'ne karşı dava açtı. Konu yargıcın önüne gelmeden Bölge Okul İdaresi ile öğrenci anlaşmaya vardı. Bu anlaşma çerçevesinde bahsettiğimiz ilk öğrenciye 350 bin dolar ödenecek. Okuldan ayrılmak zorunda kalan ikinci öğrencide 50 bin dolar alacak. Ayrıca idare, bu tür tacizlerin önüne geçmek için avukatlarla ortak çalışacak.

İşte böyle! Dünya zâlimlerin elinde zulümle dönerken, maalesef zulme uğrayanlarında zâlimine âşık bir şekilde savrulduğunu ibretle seyrediyoruz. Haksızlığın, Adaletsizliğin, Zulmün, Sömürünün olmadığı bir dünya oluşturabilmek için üzerimize düşeni yapmamız dilek ve temennisi ile haftaya aynı yer ve saatte buluşmak üzere.



Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına Ribat Eğitim Vakfı Adapazarı Şûbesi - Sâhir AKÇA

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı