Tevhidhaber / Haber Merkezi
Sakarya’da faaliyet gösteren 13 STK’dan oluşan Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu (SADAKAT) tarafından düzenlenen bu haftaki basın açıklamasında, 529 idam hakkındaki nihai kararın verilmesine iki gün kala, Mısır’da kurulan Minye Ceza Mahkemesi’nden çıkan karar ne olursa olsun Mısır’da direnen halkla dayanışma içinde olunacağı mesajı verildi.
SADAKAT adına yapılan açıklamada “Mısır’da halkın siyasetinin devlete temas etmesinin ve İsrail’in eskisi kadar güvende olmamasının ihtimali bile ‘devlet aklı’ tarafından hunharca cezalandırıldı.” ifadelerini kullanan Demircan, darbenin ardından cunta yönetimi tarafından İhvan’ı ve Mısır halkını iradesizleştirmeye ve teslim almaya yönelik zalimce bir baskı politikasını uygulamaya koyulduğunu ifade etti.
Tüm gelişmelere karşılık Batılı devletlerin ağzını bıçak açmadığını söyleyen Demircan, suların durulmasıyla beraber Türkiye’den çıkan sesin de kimi hesaplarla yerini suskunluğa bıraktığını belirtti. Demircan, Mısır örneğinin hesaplarımızı egemenlerle uzlaşma üzerinden değil halkların dayanışma ve direnişi üzerinden yapmamız gerektiğini tekrar gösterdiğini vurguladı.
Açıklama “Bizler Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu olarak, Mısırlı müstekbirlerin ve onların kurduğu mahkemelerin kararları ne olursa olsun direnen İhvan üyeleriyle ve direnen Mısır halkıyla birlikte olacağımızı ilan ediyoruz.” ifadeleriyle sona erdi.
Açıklama esnasında “Katil Darbe Düzeninin İdam Kararları Hükümsüzdür” yazılı pankart açılırken “Sakarya’dan Mısır’a Direnişe Bin Selam”, “İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
Öte yandan açıklamada 34 köylünün savaş uçakları tarafından bombalanılarak öldürüldüğü Roboski Katliamı’nın 850. günü dolayısıyla taşınan dövizlerde “Roboski Unutmadık Unutturmayacağız!” ifadeleri kullanıldı.
450. Hafta Basın Açıklaması:
Değerli basın mensupları, değerli Sakaryalılar
Mısır’da Tahrir meydanındaki halk ayaklanmalarıyla başlayan devrimci sürecin sonunda iktidara gelen İhvan-ı Müslimin ve Muhammed Mursi, 3 Temuz 2013’te Abdulfettah Sisi liderliğindeki askeri bir darbeyle devrildi. Mısır’ın seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanına ve aslında Mısır halkının kendi liderini seçme hakkına darbe yapan Sisi cuntası, darbenin hemen ardından İhvan üyelerini iradesizleştirmeye ve teslim almaya yönelik gaddarca bir baskı politikasını uygulamaya koydu.
Söz konusu baskı politikası kapsamında cuntacılar öncelikle darbeye karşı meydanlarda barışçıl gösterilerle direnen darbe karşıtlarının üzerine çullandı. Rabiatu’l Adeviye meydanına yapılan iki baskın katliama döndü. Bu baskınlarda en az 1200 kişi cuntacılar tarafından canice katledildi. Ardından Katil cunta yönetimi 85 senelik İhvan-ı Müslimin cemaatini Mısır’ın sosyal ve siyasal hayatından silip atmak için devletin bütün imkanlarını acımasızca seferber etti. 16 bin kişi tutuklandı, binlerce kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İhvan terör örgütü ilan edildi ve İhvan’a üye olmak başlı başına suç haline geldi.
Bütün bu süreç boyunca kimi Körfez ülkeleri darbeci katillere tam desteklerini sunarken, Batılı ülkelerin ağzınıysa bıçak açmadı. Suların durulması ve iddialara göre Körfez ülkeleriyle kimi temasların gerçekleşmesiyle beraber Türkiye’den çıkan ses de yerini suskunluğa bıraktı. Başbakan önceleri kimi yazarlar tarafından müslümanların yeni sembolü olarak tanıtılan edilen Rabia işaretini ‘tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’ olarak tarif eder oldu.
Konu hakkındaki son gelişme, darbeciler tarafından evrensel hukukun ve hatta temel insan ahlakının hunharca ihlal edilmesiyle kurulan darbe mahkemelerinden biri olan Minye mahkemesinin, Mart ayında 529 sanığın idamına hükmetmesiydi. Sanıkların katılmadığı, avukatların içeriye alınmadığı, kimseye savunmasının sorulmadığı 20 dakikalık tek bir duruşmada alınan bu idam kararları, Mısır’daki darbeci düzenin hukukla, adaletle ve insanlığın bütün değerleriyle küstahça alay etmesidir.
Değerli Sakaryalılar;
Ne söz konusu darbe halkın iradesi, ne de yargılamalar ve idam kararları adaletin tecellisidir. Aksine bu darbe ve yargılamalar zorbalığın ve tiranlığın adalete ve ahlaka meydan okumasıdır. Mısır’da yaşanan şey 25 Ocak’ta alt edilemeyen Mübarek rejiminin hortlayarak İhvan’ı ve Mısır halkını terbiyeye girişmesidir. Darbecilerin İhvan’ın üzerine adeta şehvetle ve eskilerden getirdiği bir hesabı görürcesine çullanmasının sebebi burada aranmalı. Mısır’da Sisi cuntasının İhvan mensuplarına uyguladığı baskı, işbirlikçi zalimlerin anti emperyalizmin ve halkın siyasetinin devlete temas etmesinin ihtimalini henüz kundaktayken boğazlamasıdır. Darbecilerin İhvan’a yakın kişilerin cumhurbaşkanlığı adayı olmasını yasaklaması da bu ihtimalden duydukları korkunun derinliğine işaret etmektedir.
Mısır Dışişleri Bakanı’nın idam mahkumlarının yeni seçilen cumhurbaşkanı tarafından affedilebileceğini söylemesi müstekbirlerin evrensel karakter ve küstahlığını tekrar ifşa ediyor. Mısır’da darbeciler darbeyle devirdikleri, müdahalelerle öldürdükleri, tutuklayıp cezaevine yerleştirdikleri, yargılayıp tek celsede idama mahkum ettikleri İhvan mensuplarını affedebileceklerini söylüyorlar. İhvan’ı önümüzdeki süreçte onursuz bir afla idam edilmek arasında bir tercih yapmaya zorlayabilirler.
Mısır’da halkın siyasetinin devlete temas etmesinin ve İsrail’in eskisi kadar güvende olmamasının ihtimali bile ‘devlet aklı’ tarafından hunharca cezalandırıldı. Mısır tecrübesi bizlere hesaplarımızı devlet üzerinden ve devletle uzlaşarak yapmamamız gerektiğini tekrar gösteriyor. Halkların dayanışması ve direnişinin gerek İhvan’ın, gerek İhvan’a destek olan bizlerin sırtını yaslayabileceği en somut gerçeklik olduğu tekrar anlaşıldı. Ancak bu yolla zulüm sistemlerinin yıkılabileceği, uzun soluklu ve hakiki değişikliklerin gerçekleşebileceği tekrar oraya çıktı.
2 gün sonra, yani pazartesi günü Mısır’da darbe karşıtlarını yargılamak için kurulan Minye Mahkemesi 529 kişi hakkında nihai kararı açıklayacak. Bizler Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu olarak, Mısırlı müstekbirlerin ve onların kurduğu mahkemelerin kararları ne olursa olsun direnen İhvan üyeleriyle ve direnen Mısır halkıyla birlikte olacağımızı ilan ediyoruz.
Devletlerin ve egemenlerin 25 Ocak Tahrir ruhunu teslim almaya dönük politikalarına karşı halklardan ve direnişten yana bir duruş sergileyeceğiz. Mısır halkının yıldırılıp ümitsizleştirilerek sisteme entegre edilmesine karşı bizler onuru ve adaleti savunan Mısırlı müslümanlarla dayanışma içinde olmaya gayret edeceğiz.
Allah günleri aramızda döndürüp durmaktadır.
Ve şüphesiz Allah zalimleri sevmez.
Yaşasın direnen halkların dayanışması!
Yaşasın zalimlere karşı İslamî direniş!
Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu adına
Sakarya Dayanışma Derneği